1588
ayrılmamızın üzerinden bir sene daha geçmiş olan mabedimiz. taksim stadı yıkıldığında fenerbahçe kadıköy'ün göbeğine, beşiktaş dolmabahçe'nin kıyısına gönderilirken yediğimiz ilk kazıktı aslında. millete şehrin göbeğinde yer verilirken bize o dönemki istanbul için "yazlık mesire yeri" olan mecidiye köyü layık görülmüştü. tıpkı 2003'te istanbul'un dışında, otoyol kenarında bir vadi olan seyrantepe arazisi gibi...
adını dünya dolandırıcılık tarihine yazdıran uzanların babalarını zengin eden(!) ilk büyük işlerinden biriydi. "yapının manevi değerine saygı olarak" belli bir program dahilinde yapılması planlanan yıkımı ucuna kırıcı takılı iş makinelerinin rüzgarıyla bile dökülünce bir haftada bitince daha da bir anlaşılmıştı vurulan "voli"nin miktarı. tıpkı mecidiyeköy'ün göbeğindeki araziden birilerinin vurduğu gibi...
1930'lı yılların ortalarında bir saha ve bilinen haliyle numaralı tarafındaki tahta bir tribün olarak başlayan inşaat macerası 1965 yılında nihayi haliyle tamamlanıp açılmasına kadar sürmüştü. tıpkı 1998'de köşesinde bir kubbe olan meşhur maketle başlayıp 2011 yılında güç bela açılabilen şimdiki stadımız gibi...
1970'li yıllarda boğaziçi köprüsünün inşaatı başlayıp avrupa yakasındaki viyadüğü dibinden geçince apar topar terkedilmişti. 1973'ten 1986'ya kadar lig şampiyonluğu olmadan geçen o hasret döneminde çoğunlukla viyadük inşaatı, bazen de zemin sorunu nedeniyle ama her zaman kapalıydı. kesintisiz olarak hizmet verdiği ilk sezonunda da 14 senelik hasret bitmişti. daha sonra avrupa çapında "hell" olarak nam salacak kadar başarılar yaşanıp manevi değer katarken mecidiyeköy'ün o kaotik ortamında sıkışıp kalmıştı. tıpkı dört tarafında da gelişime engel olduğu için bir tepenin üzerinde durmakta olan, metro ve patika dışında ulaşım şansı olmayan şimdiki stadımız gibi...
kim bilir belki şimdiki stadımızın avrupa çapında "hell" olarak anıldığı günleri de görürüz, tıpkı ali sami yen gibi...
--- alıntı ---
...üstünde bir sis olurdu, rakibin üzerine çökerdi. o ses kapalının tavanına vurur, sahaya şimşek gibi inerdi...
--- alıntı ---
adını dünya dolandırıcılık tarihine yazdıran uzanların babalarını zengin eden(!) ilk büyük işlerinden biriydi. "yapının manevi değerine saygı olarak" belli bir program dahilinde yapılması planlanan yıkımı ucuna kırıcı takılı iş makinelerinin rüzgarıyla bile dökülünce bir haftada bitince daha da bir anlaşılmıştı vurulan "voli"nin miktarı. tıpkı mecidiyeköy'ün göbeğindeki araziden birilerinin vurduğu gibi...
1930'lı yılların ortalarında bir saha ve bilinen haliyle numaralı tarafındaki tahta bir tribün olarak başlayan inşaat macerası 1965 yılında nihayi haliyle tamamlanıp açılmasına kadar sürmüştü. tıpkı 1998'de köşesinde bir kubbe olan meşhur maketle başlayıp 2011 yılında güç bela açılabilen şimdiki stadımız gibi...
1970'li yıllarda boğaziçi köprüsünün inşaatı başlayıp avrupa yakasındaki viyadüğü dibinden geçince apar topar terkedilmişti. 1973'ten 1986'ya kadar lig şampiyonluğu olmadan geçen o hasret döneminde çoğunlukla viyadük inşaatı, bazen de zemin sorunu nedeniyle ama her zaman kapalıydı. kesintisiz olarak hizmet verdiği ilk sezonunda da 14 senelik hasret bitmişti. daha sonra avrupa çapında "hell" olarak nam salacak kadar başarılar yaşanıp manevi değer katarken mecidiyeköy'ün o kaotik ortamında sıkışıp kalmıştı. tıpkı dört tarafında da gelişime engel olduğu için bir tepenin üzerinde durmakta olan, metro ve patika dışında ulaşım şansı olmayan şimdiki stadımız gibi...
kim bilir belki şimdiki stadımızın avrupa çapında "hell" olarak anıldığı günleri de görürüz, tıpkı ali sami yen gibi...
--- alıntı ---
...üstünde bir sis olurdu, rakibin üzerine çökerdi. o ses kapalının tavanına vurur, sahaya şimşek gibi inerdi...
--- alıntı ---