73
yaşam sevincidir. hayatın anlamıdır.
ben beyoğlu doğumluyum. galatasaary lisesi'nin yakınlarında bir hastanede doğmuşum. yani benim kaderim daha doğarken güzel yazılmış. babamın anlattığına göre babam; adımı aslan veya metin oktay koymak istemiş. ama nufus memuru artık hangi takımlıysa ikisini de koymamış, sırf bu yüzden kavga etmiş memurla. fakat ne yazık ki onun dediği değil nüfus memuru'nun ismi olmuş babam da bu gs-fb çekişmesi buraya bile taşındı, bu yerde bari barış içinde yaşasaydık diye adımı barış koymuş.
bebeklik resimlerime bakınca anlaşılabileceği gibi sarı kırmızı kıyafetlerle belli bir yaşa geldim.
4 yaşındayken babam önüme 3 büyüğünde pazardan aldığı formasını koydu. ve birini seçmemi istedi. hangisi seçersem seçeyim saygı duyacağını söyledi. ben tabi ki o sarı kırmızı formayı seçtim. babam da bu işe çok sevinip beni ilk maçıma götürdü. babmın omuzlarındayken ve daha neyin ne olduğunun farkında değilken bile o harika atmosferden ne kadar doğru bir seçim yaptığımı anlamıştım. yıllarca babamın elini tutup o mabede maç izlemeye gittim.
sonra o büyük gün geldi. (bkz: 17 mayıs 2000)
çok iyi hatırlıyorum o sabah bile şöyle söylüyorlardı;
''oluuuum.bu arsenal sizi kevgire çevirecek.''
ben sadece gülüyordum.
''tabi onlar ne anlar ki avrupa'dan galatasaray'ın gücünden.''
tabi sonrası son gülen iyi güler misali...
25 ağustos 2000'de de ha keza öyle.
ya da 14 mayıs 2006 gibi...
hep ''galatasaray'ın olduğu yerde umut vardır'' sözüne inandım. aslanlar da beni üzmedi.
benim de hayattaki en büyük zevgim sarı-kırmızı formamı giyip, mabede maç izlemee gitmek oldu.
forma parçalı da olsa, mor da olsa, beyaz da olsa, turuncu da olsa; içindeki arda da olsa,lincoln de olsa,hagi de olsa,sabri de olsa desteklemek oldu.
her gece uyumadan önce dua ederken; dualarımın içinde yer aldı.
hayatta beni en sevdiklerimden bile mutlu etti.
işte bu yüzden galatasaraylıyım.
galatasaraylılık ruhumda, kanımda var.
ben beyoğlu doğumluyum. galatasaary lisesi'nin yakınlarında bir hastanede doğmuşum. yani benim kaderim daha doğarken güzel yazılmış. babamın anlattığına göre babam; adımı aslan veya metin oktay koymak istemiş. ama nufus memuru artık hangi takımlıysa ikisini de koymamış, sırf bu yüzden kavga etmiş memurla. fakat ne yazık ki onun dediği değil nüfus memuru'nun ismi olmuş babam da bu gs-fb çekişmesi buraya bile taşındı, bu yerde bari barış içinde yaşasaydık diye adımı barış koymuş.
bebeklik resimlerime bakınca anlaşılabileceği gibi sarı kırmızı kıyafetlerle belli bir yaşa geldim.
4 yaşındayken babam önüme 3 büyüğünde pazardan aldığı formasını koydu. ve birini seçmemi istedi. hangisi seçersem seçeyim saygı duyacağını söyledi. ben tabi ki o sarı kırmızı formayı seçtim. babam da bu işe çok sevinip beni ilk maçıma götürdü. babmın omuzlarındayken ve daha neyin ne olduğunun farkında değilken bile o harika atmosferden ne kadar doğru bir seçim yaptığımı anlamıştım. yıllarca babamın elini tutup o mabede maç izlemeye gittim.
sonra o büyük gün geldi. (bkz: 17 mayıs 2000)
çok iyi hatırlıyorum o sabah bile şöyle söylüyorlardı;
''oluuuum.bu arsenal sizi kevgire çevirecek.''
ben sadece gülüyordum.
''tabi onlar ne anlar ki avrupa'dan galatasaray'ın gücünden.''
tabi sonrası son gülen iyi güler misali...
25 ağustos 2000'de de ha keza öyle.
ya da 14 mayıs 2006 gibi...
hep ''galatasaray'ın olduğu yerde umut vardır'' sözüne inandım. aslanlar da beni üzmedi.
benim de hayattaki en büyük zevgim sarı-kırmızı formamı giyip, mabede maç izlemee gitmek oldu.
forma parçalı da olsa, mor da olsa, beyaz da olsa, turuncu da olsa; içindeki arda da olsa,lincoln de olsa,hagi de olsa,sabri de olsa desteklemek oldu.
her gece uyumadan önce dua ederken; dualarımın içinde yer aldı.
hayatta beni en sevdiklerimden bile mutlu etti.
işte bu yüzden galatasaraylıyım.
galatasaraylılık ruhumda, kanımda var.