resim
Franklin Edmundo Rijkaard
Görev:Teknik Direktör
Takım:Kariyer Sonu
Yaş:61
Uyruk:Hollanda
  • 1470
    --- alıntı ---

    futbol dünyasındaki herkes tarafından hem futbolculuğu hem hocalığı ile iyi tanınan biri. her anlamda “iyi” tanınır. üst düzey futbolculuğundan sonra yine üst düzey hocalık yaptı.

    şimdi galatasaray’ın başında. adnan polat’ın, galatasaray futbol takımının başarılarını sürekli kılmak için yaptığı önemli hamlelerden birinin en önemli figürü.
    biliyoruz ki, rijkaard, sistem adamı. futbol anlayışına göre, bol pas yapan, topla oynamayı seven, sürekli hücum çeşitlemeleri yapan bir takım oluşturmak istiyor.

    cruyff’un “top bizde olursa rakibimiz gol atamaz” , “futbol basit bir oyundur. zor olan, futbolu basit oynamaktir”, “üst üste 30 pas yaparsan, top kendiliğinden kale çizgisini geçer” sözlerini doğru kabul etmiş ve bu sözleri gerçekleştirecek bir takım yapan hocadır rijkaard. cruyff’un bu sözleri aslında ideal futbol takımını tarif ediyor. rijkaard’ın bunun peşinde koşması çok önemli. galatasaray için bir şans.

    bu tip futbol anlayışının çok büyük handikapları da var. özellikle türkiye gibi futbolcuların fundamental eksiklerinin çok olduğu bir ülkede. işin kötüsü futbolcularımız, rijkaard gibi bir hoca ve futbol anlayışıyla karşılaşana kadar eksikliklerini fark etmiyorlar bile. biz izleyiciler de çok fark etmiyoruz aslında.
    ne zaman ki, galatasaray bol pasla oynamaya, kaleciyi de pas organizasyonu içine sokmaya başladı, o zaman özellikle savunma oyuncularının defoları ortaya çıktı.
    yine orta saha göbeğinde savunma oynayan oyuncuların pas yapamamaları sebebiyle takım sıkıntı yapmaya başladı. geçen sezonların yıldızlarının yaldızları döküldü.

    bu açıdan bakıldığında işi zor rijkaard’ın.
    galatasaray’ın elindeki kadro rijkaard’ın istediği futbolu tam olarak oynayabilecek yapıda değil, çok eksiği var. elimizde 4 savunma ortası var, hepsi milli ama sadece ikisi pas futboluna yatkın. yine beş orta saha göbeği oyuncusu var, ama sadece bir tanesi istenen kalitede.
    diğer mevkilerde sıkıntısı yok takımın. hem kalite hem de derinlik olarak birbirini ikame edebilecek sayıda oyuncu var. hem forvet hattında hem savunma kanatlarında sıkıntısı yok.

    yeniden öğrenme sürecine giren yılların profesyonellerinin adapte olma güçlüğüne, yapılan yatırımların karşılığını alabilmek için şampiyon olma baskısı, seneye yeni statta şampiyonlar ligi oynama isteği, kadroyu güçlendirmek için yeni yatırımlara kaynak yaratma zorunluluğuna rağmen çok başarılı bir sezon geçiriyor galatasaray ve frank rijkaard.
    saha içi açısından eksikleri yok mu rijkaard’ın , var elbette. mesela en önemli bölgede topa basıp pas yapacak adamı elano’yu oyundan alması. yabancı sınırı yüzünden öyle yaptığı söyleniyor. iyi güzel de forvete oyuncu almak için orta sahayı rakibe teslim doğru değil. yabancı forvetlerden birini çıkarıp yerine yabancıyı alması daha doğruydu. tabii ki sonuçlardan sonra söylemek kolay, hoca da fark etmiştir bu yanlışını sanırım.
    ara transferde de tartışılacak kararlar alındı. bahsettiğim baskılar ve bahsetmediğim sakatlıklar sebebiyle transfer yapıldı. sonuç pek başarılı olmadı, olamayacağı da belliydi aslında. ama bir çok faktör var elbette transfer için. ihtiyaç duyulan oyuncu tipi, oyuncuların transfer olabilme durumları, ücretleri, yabancı sınırlaması gibi. her şey göz önünde bulundurulmuştur sanırım. bence yaptığı yanlışlar bunlar elbette, hata olarak kabul edilse bile çok büyük hatalar değil. hani bazılarının iddia ettiği gibi, gönderilsin, istifa etsin gibi bir durum yok. takım şampiyonluğa koşuyor, daha ne yapsın ilk senesinde.

    rijkaard, takımına istediği futbolu oynatana kadar ısrar eden, bir çok kez açıkladığı gibi b planı peşinde koşmaktansa, a planını mükemmelleştirmeye çalışan bir hoca. dünya futbol tarihi rijkaard’ın seçtiği yolun doğru olduğunun kanıtlarıyla dolu.

    ülkemizde pek bilinen, eksikliği hissedilen, talep edilen bir şey değil, bir futbol ekolüne sahip olmak. ekol yaratan, bunu sürdüren ancak kısa süren denemeler oldu sadece. en başarılı ve en yakından bildiğimiz örnek fatih terim’in 96-2000 galatasaray’ı ve devamını sağlayan dünya üçüncüsü milli takım. diğeri de ersun yanal’ın oturtmaya çalıştığı futbol anlayışı. fatih hocanın ekolü, kaos futbolu diye adlandırdığımız müthiş bir hızla, rakibe baskıyla oynanan, rakibi boğan, kazandığı toplarla hızlı oynanan bir futbol anlayışı. çok yetenekli, fiziği güçlü ve kondisyonu yüksek oyunculara ihtiyaç duyar bu futbol. ersun yanal’ın anlayışı da biraz kaos futbolu biraz pas futboluna yakın. ancak hiçbir zaman tam olarak gösterecek zamanı olmadı.

    türkiye’de talep edilen sadece başarı. sabır yok.
    bunları kıracak, geleceğe yatırım yapacak ön görülü başkanların yapacağı en önemli iş frank rijkaard gibi bir hocanın takımın başına getirilmesi. adnan polat yönetimi bunu başardı.

    büyük takım hocası olmak zordur. herhangi bir takım hocası olmak da zordur aslına bakarsanız, okul takımı bile olsa.
    25 futbolcu, 10 civarında yönetici, malzemeci, masör, yardımcı hocalar falan derken 50 civarında insanla birebir çalışırsınız. taraftar ve medyayı daha saymadım bile.
    büyük takım olunca medya ve taraftar baskısı sizi cenderenin içine sokar. bu baskıyla baş etmek hiç kolay değildir. kimisi mourinho gibi, fatih terim gibi ayar üstüne ayar verir. kimi de rijkaard gibi muhatap bile olmaz.
    iş futbol tekniği, taktiği değildir. capello, hiddink, mourinho gibi hocalar nasıl oluyor da her yerde başarılı oluyorlar. futbol atla deve değildir, sahada oynanan oyunu hepimiz görüyoruz, biliyoruz değil mi? iş sadece bu olsa ben de yaparım galatasaray’a hocalık. ama topçu beni dinlemez ki. ben olsam ben de dinlemem zaten.
    ama rijkaard’sanız 3-0 önde başlarsınız ve sonuna kadar hak etmişsinizdir zaten.

    rijkaard, sezon boyunca doğru yolda ilerledi, çok fazla taviz vermedi prensiplerinden. prensipten taviz vermedi sert bir ifade aslında, ama rijkaard’ın prensipleri o kadar insanca ve yumuşak ki, hiçbir gerilim yaratmıyor. oyun anlayışımı değiştirmem, kamp yapmam, tribünden tepki gören oyuncuyu oyundan almam rijkaard’ın prensipleri. kim böyle bir hocayla çalışmak istemez ki.

    burnu havada olmayan büyük bir özgüven var rijkaard da. daha önce de yazmıştım, basın toplantılarında, söyleşilerde sıkılıyor gibi geliyor bana. bir gün mesela “elano’yu niye çıkardınız?” diye sorduklarında , “ya boşverin bunları, gidelim boğaz’a rakı balık yapalım, bu kadar takmayın futbola kafayı” diyecek gibi geliyor.

    --- alıntı ---

    http://captano.blogspot.com/...ank-rijkaard_27.html
App Store'dan indirin Google Play'den alın