3696
üç büyükler dışında bir takımı süper lig şampiyonu yapmış bir hocaya eski efsane futbolcumuza lütfedermiş gibi yapmaya hiç gerek yok. kendisi değerli bir teknik direktördür ve "bizim oğlan" muamelesine de ihtiyacı yoktur.
nasıl bir tarzı olduğunu da yavaş yavaş görmeye başlıyoruz. yeni nesil hocalar sınıfına dahil edebileceğimiz bir anlayış söz konusu gördüğüm kadarıyla. yani işin kendi alanına düşen kısmını bolca çalışarak halleden geri kalanını diğer departmanlarla beraber yürüten bir stil. bir kere rakip takımlara çok iyi çalışarak takımları analiz ediyor. futbolculara ise direkt rehberlik ediyor. bu hem genç oyunculara özgürlük sağlıyor hem de yıldız oyuncuların egosuna halel getirmiyor.
yıldız yönetimi konusunda kendisini ancelotti stiline yakın görüyorum. onlara gereken özgürlüğü vererek, ben işimi yapıp topu size atıyorum fırsatını vermek büyük takımlar için çok önemli. ancelotti'nin yıllarca başarısının en önemli etmenidir bu.
diğer yandan takım içinde hiç kimseyle polemiğe girmeden, gayet politik bir şekilde kafasında olmayan oyuncuları da idare ediyor. bu da yine büyük takımlar için olmazsa olmaz bir özellik. bir organizmada herkese kendi istediğini hissettirebilmek başarı için çok önemli. bunu yapabilmek için de yıldız oyuncuların "karakter analizi"ne özellikle vurgu yapıyor. dikkat ederseniz mertens'ten tutun gomis'e şimdi yeni dahil olanlara kadar, hepsi takımı sahiplenmiş durumda. bu da yine okan hoca'nın yalnızca kendi işine odaklanmasını kolaylaştıran bence bilinçli bir tercih.
emre belözoğlu dahil eski takım arkadaşları okan buruk'u hep "efendi, kendi işini iyi yapan, ama istediği şeyleri hep başaran" biri olarak tanımlıyor.
bir örnek vermek isterim. 11 eylül 2022 kasımpaşa galatasaray maçı öncesi icardi'yle konuştuğunu kendisinin de hazır olmadığı için kadroda olmaması gerektiğini istişare ettiklerini bizlere anlattı. bu boşuna değildir. hem içerik olarak yıldız yönetimi ile alakalı bize ipucu verir. hem de basına bunu söyleyerek taraftar yönetimi konusunda ne kadar incelikli davrandığını gösterir.
velhasıl kelam her özelliğiyle büyük takım yönetme hüviyetinin kendisinde mevcut olduğu gözle görülen bir gerçektir. tıpkı ancelotti gibi iyi hoca mı kötü hoca mı diye tartışırken bir bakarsın sayısız kupalar müzesinde oluverir. bu iki futbol karakterinin de ortak özelliği gözle görülmeyen işleri "sinsice" hallediverirler. işleri çok basitmiş gibi gösterirler.
yolu açık olsun...
nasıl bir tarzı olduğunu da yavaş yavaş görmeye başlıyoruz. yeni nesil hocalar sınıfına dahil edebileceğimiz bir anlayış söz konusu gördüğüm kadarıyla. yani işin kendi alanına düşen kısmını bolca çalışarak halleden geri kalanını diğer departmanlarla beraber yürüten bir stil. bir kere rakip takımlara çok iyi çalışarak takımları analiz ediyor. futbolculara ise direkt rehberlik ediyor. bu hem genç oyunculara özgürlük sağlıyor hem de yıldız oyuncuların egosuna halel getirmiyor.
yıldız yönetimi konusunda kendisini ancelotti stiline yakın görüyorum. onlara gereken özgürlüğü vererek, ben işimi yapıp topu size atıyorum fırsatını vermek büyük takımlar için çok önemli. ancelotti'nin yıllarca başarısının en önemli etmenidir bu.
diğer yandan takım içinde hiç kimseyle polemiğe girmeden, gayet politik bir şekilde kafasında olmayan oyuncuları da idare ediyor. bu da yine büyük takımlar için olmazsa olmaz bir özellik. bir organizmada herkese kendi istediğini hissettirebilmek başarı için çok önemli. bunu yapabilmek için de yıldız oyuncuların "karakter analizi"ne özellikle vurgu yapıyor. dikkat ederseniz mertens'ten tutun gomis'e şimdi yeni dahil olanlara kadar, hepsi takımı sahiplenmiş durumda. bu da yine okan hoca'nın yalnızca kendi işine odaklanmasını kolaylaştıran bence bilinçli bir tercih.
emre belözoğlu dahil eski takım arkadaşları okan buruk'u hep "efendi, kendi işini iyi yapan, ama istediği şeyleri hep başaran" biri olarak tanımlıyor.
bir örnek vermek isterim. 11 eylül 2022 kasımpaşa galatasaray maçı öncesi icardi'yle konuştuğunu kendisinin de hazır olmadığı için kadroda olmaması gerektiğini istişare ettiklerini bizlere anlattı. bu boşuna değildir. hem içerik olarak yıldız yönetimi ile alakalı bize ipucu verir. hem de basına bunu söyleyerek taraftar yönetimi konusunda ne kadar incelikli davrandığını gösterir.
velhasıl kelam her özelliğiyle büyük takım yönetme hüviyetinin kendisinde mevcut olduğu gözle görülen bir gerçektir. tıpkı ancelotti gibi iyi hoca mı kötü hoca mı diye tartışırken bir bakarsın sayısız kupalar müzesinde oluverir. bu iki futbol karakterinin de ortak özelliği gözle görülmeyen işleri "sinsice" hallediverirler. işleri çok basitmiş gibi gösterirler.
yolu açık olsun...
