31225
hep eleştirelim, objektif olalım mantığında ilerledim; ama artık gına geldi. biz ne istiyoruz? agresif, ısıran, basan, pres yapan, mücadele eden, koşan, enerjik bir takım istiyoruz. şimdi yaşı biraz daha büyük olanlar bi düşünsün. 96-2000 döneminde yaşar kemal uğurlu gibi hakemlerin olduğunu düşünsün. ilk yarı bitmeden muhtemelen okan, emre kırmızı kartla çıkmıştı bile. hagi de bi noktada kayışı atardı, itiraz vs. derken o da soyunma odasının yolunu tutmuştu.
geçmiş yıllarda da biz bunu yaşadık. ilk müdahalede sarı kart, ilk itirazda kart, verilmeyen penaltılar. rakibe ise sağlanan tolerans. peki bunu ne zaman yapıyorlar? sezonun başlangıcında yapıyorlar. takım kırılıyor. ülke futbol atmosferini bilmeyen yabancı oyuncu ortamı görüyor, çekingenleşiyor. takımın psikolojisi bozuluyor. psikolog falan değilim, sosyoloji analizi de yapmıyorum; ancak birazcık tahlil yapmayı bilen herkes bunu görür. bu takım avrupa'da başarılı olurken ligde sıvamasının tek nedeni taktik analiz miydi? kesinlikle hayır!
geçtiğimiz yılki operasyonun aynısı çekiyorlar. takımın dengesini bozup, şampiyonluk yarışından kopardıktan sonra da yalandan lehimize çalınan düdükleri görmedik mi geçen yıl ikinci yarıda? bunun sadece terim'in gidişiyle ilgisi yoktu. takım zaten ilk 10'un dışında kaldıktan sonra göstermelik bir objektiflik tiyatrosu oynandı. bakın bu adamlar insan olamaz. kim, nerede, nasıl besleyip büyütmüş benim aklım almıyor artık.
bu saatten sonra da takımı eleştirmeyi bırakıyorum. gerçekten sahada o adama tekme tokat dalmayan oyuncularımızı da sabırlarından ötürü kutluyorum. erol ersoy'a dalan hagi bugün sahada olsa neler yapardı tahmin edemiyorum.
bunun adı futbol değil. istibdat döneminde oynanan bir tiyatro var. bu adamlar bizim çökmemiz için tüm kanalları zorlayacaklar. çok da bütçeyi zorlamadan hareket etmek en sağlıklısı. genç oyunculara yatırıma devam. kiralık ve kaliteli isimlere verilecek yüksek ücretler bizi zora sokacaktır. bu sistem, bu düzen olduğu sürece kadro kalitesinin, genişliğinin bir önemi kalmadı.
geçmiş yıllarda da biz bunu yaşadık. ilk müdahalede sarı kart, ilk itirazda kart, verilmeyen penaltılar. rakibe ise sağlanan tolerans. peki bunu ne zaman yapıyorlar? sezonun başlangıcında yapıyorlar. takım kırılıyor. ülke futbol atmosferini bilmeyen yabancı oyuncu ortamı görüyor, çekingenleşiyor. takımın psikolojisi bozuluyor. psikolog falan değilim, sosyoloji analizi de yapmıyorum; ancak birazcık tahlil yapmayı bilen herkes bunu görür. bu takım avrupa'da başarılı olurken ligde sıvamasının tek nedeni taktik analiz miydi? kesinlikle hayır!
geçtiğimiz yılki operasyonun aynısı çekiyorlar. takımın dengesini bozup, şampiyonluk yarışından kopardıktan sonra da yalandan lehimize çalınan düdükleri görmedik mi geçen yıl ikinci yarıda? bunun sadece terim'in gidişiyle ilgisi yoktu. takım zaten ilk 10'un dışında kaldıktan sonra göstermelik bir objektiflik tiyatrosu oynandı. bakın bu adamlar insan olamaz. kim, nerede, nasıl besleyip büyütmüş benim aklım almıyor artık.
bu saatten sonra da takımı eleştirmeyi bırakıyorum. gerçekten sahada o adama tekme tokat dalmayan oyuncularımızı da sabırlarından ötürü kutluyorum. erol ersoy'a dalan hagi bugün sahada olsa neler yapardı tahmin edemiyorum.
bunun adı futbol değil. istibdat döneminde oynanan bir tiyatro var. bu adamlar bizim çökmemiz için tüm kanalları zorlayacaklar. çok da bütçeyi zorlamadan hareket etmek en sağlıklısı. genç oyunculara yatırıma devam. kiralık ve kaliteli isimlere verilecek yüksek ücretler bizi zora sokacaktır. bu sistem, bu düzen olduğu sürece kadro kalitesinin, genişliğinin bir önemi kalmadı.
