121
maç öncesi analizl yaparken, nasıl gol yiyebileceğimize dair bi yığın tahmin yaptım, kimse üstüme gelmesin; şu yediğimiz golü tahmin edebilecek olsam, gider sosyete falcısı olurum zaten...
yediğimiz golden sonra elimizden kayıp giden maçtı; ama o golü yemeseydik bile galip gelebileceğimizden pek emin değilim. emre'nin performansına diyecek yok, gözle görünüyor işte; çok iyi maç çıkarttı çocuk. umarım beşiktaş ve kayseri maçlarında olduğu gibi; performansı gözardı edilerek forması servet'e verilmez. 30. dakika civarında yediğimiz gol için; neill'in neden topu rastgele uzaklaştırmak yerine emre'ye oynadığı ve neden emre'nin yardımına gelen hiç ön libero olmadığı sorulabilir. kısa oynayabileceği biri olsaydı eğer, emre çalıma kalkışmak zorunda kalmazdı; topu rastgele uzaklaştırmaya kalksaydı, rakipten sekip yine tehlike olacaktı. bana göre emre'nin hatası; topu geriye çekip, franco'ya oynamamasıdır.
maçı izlerken "ulan koca 2 sezon 'sabri nin ortaları; ehüeheaağğ' diye geçti, bakalım onu diyenler şu kifayetsiz caner i görecek mi..." diye düşündüm. sağ olasın sözlük; görmüşsün. isabetsiz ortaları bir yana: maç 0-0, rakip bek pas hatası yapmış, ayağında topla, ceza sahasında sıfıra inmiş durumdasın; "dur serken yetişsin de öyle vurayım, bari korner kazansın takım." demenin manası yok. bu korkak oynamaktır; başka bir şey değil. sabri formayı kesin olarak aldı denilebilir sanırım; en azından sezon sonuna kadar, gerçi zaten rakibi de yok... gio sağında boşken jo'ya ara pas denemesi dışında kızdığım bir şeyi yok; güzel oynadı.
daha önceden "giovani sol açıkta etkili olamıyor, ama o etkili olsun diye keita'yı sağ kanattan almaya değmez." demiştim; sanırım değebilir. sadece gio'nun etkili oyunu değil, keita'nın sol kanadı da gayet iyi kullanabilmesi bunda etkendir. hücum hattımız çok üst düzey; tek istedikleri biraz boş alan, arkalarında pres yapan bi ön liberomsu olsa, her şey bambaşka olacak. pres sadece rakibin hücumunu kesmek için değildir, sen pres yaptıkça; kenardan defansif oynama talimatı alan rakip, mecburen arkadaşlarına yardım için ileri çıkmak zorunda kalacak. biraz pres her şeyi değiştirebilir; zira "sıfır/0" presle oynuyoruz...
elano - baros değişikliği gerekli miydi? zaten etkisiz olan barış ya da mustafa'dan biri çıkamaz mıydı? orta sahadan top dağıtımını üstlenen tek adamımız elano oyundan çıkınca, zaten rakibin futbolunu kabullenen takımımız artık pas da yapamaz hale geldi. hem ayrıca elano orta sahada pres yapmayan bir oyuncu da değil; oyundan çıkacak ön liberonun yerine geçebilirdi, barış'tan da, mustafa'dan da daha çok pres yaptı. hem baros'un oyuna girmesiyle forveti çiftlemiş falan da değiliz; jo alves'i pek etkili olmadığı kanada çektik ve maç eksiği bulunan baros'u da hedef santrafor oynattık... bence manasızdı.
önümüzdeki haftaya kadar şu ön liberoya bir çare bulmamız gerek. bunların derdi belli; rakibe basıp çalım yerlerse kötü görüntü verecek olmaktan korkuyorlar, yalandan basıyorlar. bir hafta boyunca döve döve pres yapmaya ikna etmemiz gerek.
belki sırası değil ama; leo franco da iyiydi baya lan...
yediğimiz golden sonra elimizden kayıp giden maçtı; ama o golü yemeseydik bile galip gelebileceğimizden pek emin değilim. emre'nin performansına diyecek yok, gözle görünüyor işte; çok iyi maç çıkarttı çocuk. umarım beşiktaş ve kayseri maçlarında olduğu gibi; performansı gözardı edilerek forması servet'e verilmez. 30. dakika civarında yediğimiz gol için; neill'in neden topu rastgele uzaklaştırmak yerine emre'ye oynadığı ve neden emre'nin yardımına gelen hiç ön libero olmadığı sorulabilir. kısa oynayabileceği biri olsaydı eğer, emre çalıma kalkışmak zorunda kalmazdı; topu rastgele uzaklaştırmaya kalksaydı, rakipten sekip yine tehlike olacaktı. bana göre emre'nin hatası; topu geriye çekip, franco'ya oynamamasıdır.
maçı izlerken "ulan koca 2 sezon 'sabri nin ortaları; ehüeheaağğ' diye geçti, bakalım onu diyenler şu kifayetsiz caner i görecek mi..." diye düşündüm. sağ olasın sözlük; görmüşsün. isabetsiz ortaları bir yana: maç 0-0, rakip bek pas hatası yapmış, ayağında topla, ceza sahasında sıfıra inmiş durumdasın; "dur serken yetişsin de öyle vurayım, bari korner kazansın takım." demenin manası yok. bu korkak oynamaktır; başka bir şey değil. sabri formayı kesin olarak aldı denilebilir sanırım; en azından sezon sonuna kadar, gerçi zaten rakibi de yok... gio sağında boşken jo'ya ara pas denemesi dışında kızdığım bir şeyi yok; güzel oynadı.
daha önceden "giovani sol açıkta etkili olamıyor, ama o etkili olsun diye keita'yı sağ kanattan almaya değmez." demiştim; sanırım değebilir. sadece gio'nun etkili oyunu değil, keita'nın sol kanadı da gayet iyi kullanabilmesi bunda etkendir. hücum hattımız çok üst düzey; tek istedikleri biraz boş alan, arkalarında pres yapan bi ön liberomsu olsa, her şey bambaşka olacak. pres sadece rakibin hücumunu kesmek için değildir, sen pres yaptıkça; kenardan defansif oynama talimatı alan rakip, mecburen arkadaşlarına yardım için ileri çıkmak zorunda kalacak. biraz pres her şeyi değiştirebilir; zira "sıfır/0" presle oynuyoruz...
elano - baros değişikliği gerekli miydi? zaten etkisiz olan barış ya da mustafa'dan biri çıkamaz mıydı? orta sahadan top dağıtımını üstlenen tek adamımız elano oyundan çıkınca, zaten rakibin futbolunu kabullenen takımımız artık pas da yapamaz hale geldi. hem ayrıca elano orta sahada pres yapmayan bir oyuncu da değil; oyundan çıkacak ön liberonun yerine geçebilirdi, barış'tan da, mustafa'dan da daha çok pres yaptı. hem baros'un oyuna girmesiyle forveti çiftlemiş falan da değiliz; jo alves'i pek etkili olmadığı kanada çektik ve maç eksiği bulunan baros'u da hedef santrafor oynattık... bence manasızdı.
önümüzdeki haftaya kadar şu ön liberoya bir çare bulmamız gerek. bunların derdi belli; rakibe basıp çalım yerlerse kötü görüntü verecek olmaktan korkuyorlar, yalandan basıyorlar. bir hafta boyunca döve döve pres yapmaya ikna etmemiz gerek.
belki sırası değil ama; leo franco da iyiydi baya lan...