• 1379
    türkiye'nin çok fazla sosyolojik temelli problemi var.

    insani yaşam stantdartarının lüks görüldüğü bir ülkeyiz.

    başarılı ve işini iyi yapan insanları örnek almak ya da onlardan daha çok çalışıp geçmek yerine onları karalayıp aşağı çekmeye çalışan insanlardan oluşan bir ülkeyiz.

    günlük hayatta medeni olmayan, bencil ve başkasının haklarına saygı duymayan insanlardan oluşan bir ülkeyiz.

    dürüst olmayı aptallık, kibarve anlayışlı olmayı acizlik, zayıflık belirtisi olarak gören insanlardan oluşan bir ülkeyiz.

    duyulan güveni suistimal etmeye, verilen sözleri tutmamaya meyilli insanlardan oluşan bir ülkeyiz.

    güçlünün tarafında olmaya, zayıf olanı ezmeye meyilli insanlardan oluşan bir ülkeyiz.

    bunlar işin sosyolojik boyutlarının aklıma gelen bir kısmı.

    bir de tabi coğrafi keşifler, rönesans, reform, aydınlanma çağı, sanayi devrimi gibi kaçırdığımız ve batıyla aramızda 300 yıllık fark oluşturan tarihsel ve siyasi boyutları var.

    medeni kanunu 1926'da atatürk'ün getirdiği bir ülkeden bahsediyoruz sonuçta. 1926. daha yüz yıl bile olmamış!

    sonra atatürk ve inönü bir şeyler yapmışlar 20. yüzyılın ilk yarısına kadar. atatürk'ün vasiyeti ne? hayatta bilimin ve sanatın yolundan ayrılmamak ve en gelişmiş ülkelerin seviyesine ulaşmak için her daim o amaçla çalışmak. atatürk'ün bu sözünü iş yerinde mesaisine başlarken kaç kişi hatırlıyor, kaç kişi aklına getiriyor acaba çok merak ediyorum?

    türkiye'de geri kalmışlığ ismail cem'den alıntı yaparak ifade etmiştim zamanında (bkz: #2889742). bizim geri kalmışlığımızı mozambikle filan bir tutmamak gerekir. tarihi büyük olup da geri kalan türkiye'den başka ülke gelmiyor aklıma.

    işte geri kalmanın bedeli bu entrydeki kıyaslamadır. (bkz: türkiye/#3417361)

    atatürkçü olmak çağın en gelişmiş ülkeleri neleri icat ediyor, gündelik hayatta nasıl yaşıyorlar, neleri tartışıyorlarsa onları alıp ülkemizde de uygulamaktır. yani bilimin, sanatın, teknolojinin, yeniliklerin peşinde koşmaktır. her daim dünyanın en huzurlu, en mutlu, refah seviyesi en yüksek ülkelerinden ilham alıp ülkemizde de bunu sağlamaktır. başkasının yaşam tarzına saygı duymak, dil, din, ırk, cinsiyet farklılıklarından rahatsızlık duymadan herkese saygı göstermektir.

    örneğin atatürk'ün hedefi şudur; diyelim ki 1930 yılında dünyanın en gelişmiş ülkesi ingiltere'de yeni mezun bir ingiliz genç nasıl yaşıyorsa, 1930 yılında türkiye'de yaşayan yeni mezun bir türk genci de hayatını aynı koşullarda yaşayabilsin. atatürkçülük budur. bunu başarabilmek için o ülkelerle rekabet edebilecek reformları her dönem takip edip uygulamaktır atatürkçülük.

    işte onun mirasını kavrayamayan insanların son 70 yıldır verdiği oylarla sağcı, solcu farketmeksizin iktidara gelenlerin bir zincir gibi gerçekleştirdiği icraatlar neticesinde geldiğimiz noktada bugüne, 2022'ye baktığımızda o ingiliz genç dünyayı dilediği gibi gezebiliyor, araba alabiliyor, kendini geçindirecek kadar rahat bir maaş kazanabiliyorken türk genci 1 sterlinin 20,31 tl değerinde olduğu ülkesinde o ingiliz yaşıtından 20 kat daha fakir olduğu için, ne dünyayı gezebiliyor, ne dışarı çıkıp kahve içebiliyor, ne üstüne başına rahat rahat kıyafet alabiliyor. tatil yapmayı, araba almayı geçtim bile.

    keşke atatürçülüğü "sadece modern yaşamak" ya da "milli bayramlarda atatürk resmi paylaşmak" olarak algılamak yerine fikirlerini özümseyebilseydi insanlarımız.
App Store'dan indirin Google Play'den alın