3002
kendisi ile anlaşıldığında önyargılıydım. fakat saha üzerinde ne yaptığını görmeden çok ümitsiz olmak istemedim. bütün maçlarını heyecanla, dikkatlice, objektif şekilde izledim.
ilk hazırlık maçlarındaki oyuncu seçimlerini eleştirsem de mevcut performansları görmek istiyor olabilir diye düşünüp devam ettim. hazırlık maçı olsa da geçen sene bolca oynadığımız maçlardan farklı bir plan, hamle, cesur bir deneme görmedim. ve bunun üzerine oyuncu tercihlerindeki kötü seçimler garip şekilde inatla devam etti.
sonra sergio ilk antrenmana çıkarken görüntüleri gördüm. ömer bayram, takımın lideri gibi yanındaydı. devamında da okan hoca, aytaç, ömer, sergio top oyununa başladı. bu beni en çok rahatsız eden şey oldu o ana kadar. üzerine antrenmanda ciddiyetsiz şekilde ömer ve aytaç ikilisinin görüntüleri düştü önümüze. akabindeki hazırlık maçında mantıksız seçimleri devam etti hatta ömer bayram'a kaptanlık pazubandı verildi. okan hoca boşta olduğu sürede galatasaray'ı dikkatle takip ettiğini, çalıştığını, hazır olduğunu söylüyordu. camianın içinden çıkmış ve taraftarı da iyi bilen birisi olarak bu kadar tepki gören, üstelik hiç performans vermeyen bir oyuncuya bu kadar şans ve sorumluluk vermesi rahatsızlığımı daha çok artırdı.
devam eden hazırlık maçında kendisinin oynatmak istediği, oynatmayı vaadettiği futbol karakterine uygun bir oyun sekansı görmeyi umdum. fakat maçın belirli bir süresinde bile sekans olarak tarif ettiği oyunu rakibe kabul ettiren, boğan, ısıran bir oyun görmedim. maç maç yerleşip hatta artması gereken bu planı, bu oyun karakterini 10 dakika bile olsa görmeyi gerçekten ümit ettim. ama hiç ortaya çıkmadı. seviye ve kalite olarak bizden kat kat düşük takımlara karşı bir üstünlük kuramadık.
fatih terim ve torrent'a geçen sene biraz daha takımın başında kalmayı sağlayan faktör bireysel yetenekken (kerem), okan hocanın da bu seneki şansı yunus oldu/olacak. hazırlık maçlarında yunus'un performansı, hamza akman'ın yeni bir nefes olarak ortaya çıkması hepimizi heyecanlandırdı. fakat bu durumun takımın oyununa, bütününe ait sorunlara biraz pembe gözlük ile bakılmasını sağladığını düşünmeye başladım. üzerine seferovic de 2 maçta 2 gol bulunca dikkatler iyice yapılmayan transferlere doğru kaydı. yani hazırlık maçlarında bizi heyecanlandıran-ümitlendiren-sevindiren yine bireysel parlamalar oldu. gündeme getirip üzerinde konuşabileceğimiz takım anlayışında, oyuna dair bir sonuç yok elimizde. defanstaki yerleşimlerimiz bu sene farklı - geriden oyun kurmadaki yeni sorumluluklar ve orta sahanın buna göre konumlanması ümit veriyor - topu kazanma süremiz gayet iyi - rakip yarı alanında bunaltıcı presimiz korkutucu - kanatlarımız dışında sahanın ortasından dikine alternatif hücum planımız da var artık diye etrafınızda kaç galatasaray taraftarıyla aynı nokta üzerinde buluşabiliyoruz ki? çünkü hala bunları söyleyebilecek bir şey ortaya konulmadı.
6 maç 540 dakika. galatasaray'ın öncelikli ihtiyacı oyun olarak değişmesi değil miydi? çünkü geçen seneden gayet net doneler vardı elde. hem oyun hem oyuncu anlamında. oyunu, planı değiştirmeye olan gereklilik ömer'in, aytaç'ın, oğulcan'ın mevcut halini görmeye olan gerekliliğimizden daha fazlaydı. 540 dakikada gördüğümüz oyun anlamındaki tek değişim 4-4-2' ye dönerek formasyon denemesi oldu okan hocanın.
şanslıyız ki avrupada değiliz, ön elemelerimiz yok. yoksa bahsettiğim bu durumun, bu ümitsizliğin sonucuna hep beraber acı şekilde tanık olabilirdik. tıpkı tudor dönemindeki gibi.
lig başladığında bu takımın oyunu sihirli değnek değmişçesine mi değişecek bilmiyorum. bu kadar ümitli olamıyorum. çünkü ligin başlamasına çok az var, ligde deneme yanılma ile kaybedilecek puan ve zaman galatasaray gibi bir camia açısından büyük sorun teşkil ediyor. geçen seneki gibi bir psikolojik enkazın altından çıkmış camia için sabır pek de sihirli kelime değil, olmayacak da. bir gol ile kaçan şampiyonluk dersi önümüzde dururken sabır ile kaybedilen onlarca puan aslında geçen seneki çöküşün başlangıcıydı. fatih hocaya, torrent efendiye sabır göstere göstere küme düşüyorduk. bu yüzden okan hocanın hazırlık sürecini bu anlamda iyi değerlendirdiğini düşünmüyorum. lig sürecine bırakılan ödevler bize pahalıya patlayabilir.
genel anlamda da kendisi hakkındaki ümitsizliğimin özet sebebi hazırlık dönemini ne oyun ne de oyuncu yönetimi anlamında iyi değerlendirememesi. çünkü görününce kılavuza gerek kalmayan köy puslu şekilde belirmeye başladı önümüzde.
umuyorum ki gerçekten okan hocanın vaadettiği şeyleri görürüz lig başlayınca. çünkü ne kadar rakiplerimiz ile dalga geçip eğlensek de işimiz çok zor. başarılı veya başarısız sonuç verse de beşiktaş ve fenerbahçe'de yeni teknik adamların dokunuşu, yeni deneyişleri az da olsa belli oluyor. ki jorge jesus da takımının başında az maça çıktı. yani okan hoca hazırlık maçı oynadığı zaman dilimi içinde jorge jesus resmi maça çıkmak zorundaydı. kısa bir süre olsa da takımı bazı açılardan geliştirebildiğini gördük. ısmael ise beşiktaş ile şuana kadar başarılı değil fakat bambaşka bir şey deniyor. trabzon ve oturmuş futbol anlayışı ile abdullah avcı var, konyaspor ile bayağı başarılı performans gösteren ilhan palut var, antalya ile ümit vaadeden nuri şahin var.
okan hocanın sınavı çok zor olacak ama gönülden dilerim ki başarılı olur. evet eleştiriyoruz daha resmi maça çıkmadan fakat bahsettiğim gibi sınav yaklaştı. ben okan hocaya sınava iyi hazırlanmadığını düşündüğüm için kızıyorum. dilerim ki sınavda başarılı olur, hepimiz de mutlu oluruz.
ilk hazırlık maçlarındaki oyuncu seçimlerini eleştirsem de mevcut performansları görmek istiyor olabilir diye düşünüp devam ettim. hazırlık maçı olsa da geçen sene bolca oynadığımız maçlardan farklı bir plan, hamle, cesur bir deneme görmedim. ve bunun üzerine oyuncu tercihlerindeki kötü seçimler garip şekilde inatla devam etti.
sonra sergio ilk antrenmana çıkarken görüntüleri gördüm. ömer bayram, takımın lideri gibi yanındaydı. devamında da okan hoca, aytaç, ömer, sergio top oyununa başladı. bu beni en çok rahatsız eden şey oldu o ana kadar. üzerine antrenmanda ciddiyetsiz şekilde ömer ve aytaç ikilisinin görüntüleri düştü önümüze. akabindeki hazırlık maçında mantıksız seçimleri devam etti hatta ömer bayram'a kaptanlık pazubandı verildi. okan hoca boşta olduğu sürede galatasaray'ı dikkatle takip ettiğini, çalıştığını, hazır olduğunu söylüyordu. camianın içinden çıkmış ve taraftarı da iyi bilen birisi olarak bu kadar tepki gören, üstelik hiç performans vermeyen bir oyuncuya bu kadar şans ve sorumluluk vermesi rahatsızlığımı daha çok artırdı.
devam eden hazırlık maçında kendisinin oynatmak istediği, oynatmayı vaadettiği futbol karakterine uygun bir oyun sekansı görmeyi umdum. fakat maçın belirli bir süresinde bile sekans olarak tarif ettiği oyunu rakibe kabul ettiren, boğan, ısıran bir oyun görmedim. maç maç yerleşip hatta artması gereken bu planı, bu oyun karakterini 10 dakika bile olsa görmeyi gerçekten ümit ettim. ama hiç ortaya çıkmadı. seviye ve kalite olarak bizden kat kat düşük takımlara karşı bir üstünlük kuramadık.
fatih terim ve torrent'a geçen sene biraz daha takımın başında kalmayı sağlayan faktör bireysel yetenekken (kerem), okan hocanın da bu seneki şansı yunus oldu/olacak. hazırlık maçlarında yunus'un performansı, hamza akman'ın yeni bir nefes olarak ortaya çıkması hepimizi heyecanlandırdı. fakat bu durumun takımın oyununa, bütününe ait sorunlara biraz pembe gözlük ile bakılmasını sağladığını düşünmeye başladım. üzerine seferovic de 2 maçta 2 gol bulunca dikkatler iyice yapılmayan transferlere doğru kaydı. yani hazırlık maçlarında bizi heyecanlandıran-ümitlendiren-sevindiren yine bireysel parlamalar oldu. gündeme getirip üzerinde konuşabileceğimiz takım anlayışında, oyuna dair bir sonuç yok elimizde. defanstaki yerleşimlerimiz bu sene farklı - geriden oyun kurmadaki yeni sorumluluklar ve orta sahanın buna göre konumlanması ümit veriyor - topu kazanma süremiz gayet iyi - rakip yarı alanında bunaltıcı presimiz korkutucu - kanatlarımız dışında sahanın ortasından dikine alternatif hücum planımız da var artık diye etrafınızda kaç galatasaray taraftarıyla aynı nokta üzerinde buluşabiliyoruz ki? çünkü hala bunları söyleyebilecek bir şey ortaya konulmadı.
6 maç 540 dakika. galatasaray'ın öncelikli ihtiyacı oyun olarak değişmesi değil miydi? çünkü geçen seneden gayet net doneler vardı elde. hem oyun hem oyuncu anlamında. oyunu, planı değiştirmeye olan gereklilik ömer'in, aytaç'ın, oğulcan'ın mevcut halini görmeye olan gerekliliğimizden daha fazlaydı. 540 dakikada gördüğümüz oyun anlamındaki tek değişim 4-4-2' ye dönerek formasyon denemesi oldu okan hocanın.
şanslıyız ki avrupada değiliz, ön elemelerimiz yok. yoksa bahsettiğim bu durumun, bu ümitsizliğin sonucuna hep beraber acı şekilde tanık olabilirdik. tıpkı tudor dönemindeki gibi.
lig başladığında bu takımın oyunu sihirli değnek değmişçesine mi değişecek bilmiyorum. bu kadar ümitli olamıyorum. çünkü ligin başlamasına çok az var, ligde deneme yanılma ile kaybedilecek puan ve zaman galatasaray gibi bir camia açısından büyük sorun teşkil ediyor. geçen seneki gibi bir psikolojik enkazın altından çıkmış camia için sabır pek de sihirli kelime değil, olmayacak da. bir gol ile kaçan şampiyonluk dersi önümüzde dururken sabır ile kaybedilen onlarca puan aslında geçen seneki çöküşün başlangıcıydı. fatih hocaya, torrent efendiye sabır göstere göstere küme düşüyorduk. bu yüzden okan hocanın hazırlık sürecini bu anlamda iyi değerlendirdiğini düşünmüyorum. lig sürecine bırakılan ödevler bize pahalıya patlayabilir.
genel anlamda da kendisi hakkındaki ümitsizliğimin özet sebebi hazırlık dönemini ne oyun ne de oyuncu yönetimi anlamında iyi değerlendirememesi. çünkü görününce kılavuza gerek kalmayan köy puslu şekilde belirmeye başladı önümüzde.
umuyorum ki gerçekten okan hocanın vaadettiği şeyleri görürüz lig başlayınca. çünkü ne kadar rakiplerimiz ile dalga geçip eğlensek de işimiz çok zor. başarılı veya başarısız sonuç verse de beşiktaş ve fenerbahçe'de yeni teknik adamların dokunuşu, yeni deneyişleri az da olsa belli oluyor. ki jorge jesus da takımının başında az maça çıktı. yani okan hoca hazırlık maçı oynadığı zaman dilimi içinde jorge jesus resmi maça çıkmak zorundaydı. kısa bir süre olsa da takımı bazı açılardan geliştirebildiğini gördük. ısmael ise beşiktaş ile şuana kadar başarılı değil fakat bambaşka bir şey deniyor. trabzon ve oturmuş futbol anlayışı ile abdullah avcı var, konyaspor ile bayağı başarılı performans gösteren ilhan palut var, antalya ile ümit vaadeden nuri şahin var.
okan hocanın sınavı çok zor olacak ama gönülden dilerim ki başarılı olur. evet eleştiriyoruz daha resmi maça çıkmadan fakat bahsettiğim gibi sınav yaklaştı. ben okan hocaya sınava iyi hazırlanmadığını düşündüğüm için kızıyorum. dilerim ki sınavda başarılı olur, hepimiz de mutlu oluruz.