73
burda yetişen çocuklar son zamanlarda başka kulüplere sıkça bedelsiz olarak gidiyorlar. genelde de sebep çocukların menajerleri olarak görülüyor. daha önce bu konuda mantık dahilinde çokça açıklama yapıldı ama biraz daha üstünde durmak gerekiyor.
menajerler oyuncuların kendilerine çizdikleri kariyer yolunda ilerlemesini sağlamak için veyahut bizzat o yolu kendileri çizmek için oyuncular tarafından anlaşılan görevlilerdir ve bu görevliler oyuncuların imzaladıkları sözleşmenin maddi büyüklüğü doğrultusunda pay alırlar. kabul görmüş pay oyuncunun sözleşmesinde alacağı/alması planlanan garanti ücretin onda biri kadardır, pazarlığa göre artabilir.
para kazanmak için menajerlik yapan insanlara neden para kazanmaya çalışıyorsun neden futbolcularımızı transfer ettirmeye çalışıyosun diye kızmak saçmalık. bunun yanında oyuncuların özgür iradesini de yok saymak oluyor bu. her neyse, biraz daha içeriye dönük bakalım olaylara.
duyduğumuz, önemli isimlerden duyduğumuz, kadarıyla altyapı oyuncularımızın duş almak için sıcak suyu yok. yemek olarak dondurulmuş şinitzel tarzı şeyler yiyorlar. sosyalleşme alanları yok. üstyapıda forma bulamıyorlar. kendilerinin yerine forma bulan isimler ömer bayram, semih kaya, aytaç kara vs vs…
bu ahval ve şerait altında hiçbir oyuncuya gitmek istiyor diye kızamam. hiçbir menajere de para kazanmaya çalışıyor diye kızamam. azıcık kulüp olarak, yönetim olarak aklımız başımızda olsaydı da maddi gelir, sportif başarı getirebilecek oyuncularımızın önünde düzgün sözleşmeler ve iyi bir kariyer planı koysaydık. hepsine ihtiyaçları olsun olmasın psikologlarını, diyetisyenlerini, kişisel antrenörlerini verseydik. o saatten sonra giden futbolcu zaten gitsin, kendisine yazık eder. ama durum buyken 17-18 yaşındaki gençlere hele de avrupa’ya gitmişlerse laf etmek saçmalığın daniskası.
sanmıyorum ki daha iyi şartlarda avrupa’da çalışıp yaşama şansı olan herhangi bir sözlük yazarı “yok ben çalıştığım şirketi, patronumu, müdürümü çok seviyorum gitmek istemiyorum” desin. iğneyi başkasına, çuvaldızı kendimize.
menajerler oyuncuların kendilerine çizdikleri kariyer yolunda ilerlemesini sağlamak için veyahut bizzat o yolu kendileri çizmek için oyuncular tarafından anlaşılan görevlilerdir ve bu görevliler oyuncuların imzaladıkları sözleşmenin maddi büyüklüğü doğrultusunda pay alırlar. kabul görmüş pay oyuncunun sözleşmesinde alacağı/alması planlanan garanti ücretin onda biri kadardır, pazarlığa göre artabilir.
para kazanmak için menajerlik yapan insanlara neden para kazanmaya çalışıyorsun neden futbolcularımızı transfer ettirmeye çalışıyosun diye kızmak saçmalık. bunun yanında oyuncuların özgür iradesini de yok saymak oluyor bu. her neyse, biraz daha içeriye dönük bakalım olaylara.
duyduğumuz, önemli isimlerden duyduğumuz, kadarıyla altyapı oyuncularımızın duş almak için sıcak suyu yok. yemek olarak dondurulmuş şinitzel tarzı şeyler yiyorlar. sosyalleşme alanları yok. üstyapıda forma bulamıyorlar. kendilerinin yerine forma bulan isimler ömer bayram, semih kaya, aytaç kara vs vs…
bu ahval ve şerait altında hiçbir oyuncuya gitmek istiyor diye kızamam. hiçbir menajere de para kazanmaya çalışıyor diye kızamam. azıcık kulüp olarak, yönetim olarak aklımız başımızda olsaydı da maddi gelir, sportif başarı getirebilecek oyuncularımızın önünde düzgün sözleşmeler ve iyi bir kariyer planı koysaydık. hepsine ihtiyaçları olsun olmasın psikologlarını, diyetisyenlerini, kişisel antrenörlerini verseydik. o saatten sonra giden futbolcu zaten gitsin, kendisine yazık eder. ama durum buyken 17-18 yaşındaki gençlere hele de avrupa’ya gitmişlerse laf etmek saçmalığın daniskası.
sanmıyorum ki daha iyi şartlarda avrupa’da çalışıp yaşama şansı olan herhangi bir sözlük yazarı “yok ben çalıştığım şirketi, patronumu, müdürümü çok seviyorum gitmek istemiyorum” desin. iğneyi başkasına, çuvaldızı kendimize.