8184
inanılacak gibi değil ama özbek yeniden galatasaray başkanı oldu.
galatasaray tarihinin, belki benim gördüklerim arasında diyebilirim ama demeyeceğim, ister abartı olarak görün ister başka türlü, en kötü başkanıydı ve yeniden seçildi. burak elmas, dursun aydın özbek'in çırağı sayılmaz bu konuda.
ama öyle bir süreçti ki yeniden seçilmesi aslında olağan durum olarak ortaya çıktı. eşref hamamcıoğlu'nun seçimi kazansa da ufak farkla kazanacağı, bunun yanında seçim sürecinde yaptıklarıyla ve yapamadıklarıyla sittin sene kazanamayacağı o kadar belliydi ki... uzun zaman sonra bir galatasaray seçim kongresini izlemedim çünkü netice belliydi. müneccim değilim. ama belliydi.
rahmetli başkan mustafa cengiz'in, galatasaray'a yeniden bir kazanım olarak yaptıklarını bu sefer sanırım geri dönüşü olmayacak şekilde kaybedecek galatasaray. en üzücü tarafı bence bu. keza dursun aydın özbek başkanlığa adaylığı ve seçilme sürecini en azından ucundan, belki iki twitten takip edenler anlayacaktır demek istediğimi.
"bu sefer belki olmaz." diyenler olacaktır. ah ah!... ):
aynı şeyleri 100 kere deneyip farklı sonuç almayı beklemek neden? bunu zaten seçildi vesaire diye söyleyenler var, bir umutla inananlar var bu umutlarına. ah ah!
fatih terim'in de son dönemlerindeki büyük hatalarından biridir bu. olmayan bir şey üzerine belki bu sefer olur diye diye ne kadar vakit kaybettiğimizi, ne ocaklar beklediğimizi, ne ilk devreler ne sezon ilk yarıları kaybettiğimizi hatırlayanlar var mı? nedenini bilen kimse var mı peki?
olmuyorsa olmuyordur. çözümler çuvala girdi sanki? memlekette adam kalmadı. gerçekten kalmamış. memlekette, galatasaray'da adam kalmamış. dönüp dolaşıp aynı yere geliyoruz.
bu sefer yanında iyi isimler -erden timur diyorlar çoğunlukla- varmış. aman ne lütuf!? yanlış anlaşılmasın buradaki lafım erden timur'a değil. ona da dokundururuz ama şimdilik mesele o değil. mesele başka. dursun aydın özbek'ten bahsediyoruz. birkaç ay sonra mehmet özbek damlar bir yerlerden. yeğenleri falan gelir bir yerlerden. mesela alamanya'dan kuzeninin yeğeni gelir de, florya'yı o yönetecektir. tanıyoruz biliyoruz. insan değişebilir. evet. insanı insan yapan en önemli özelliklerden biridir bu. ama bu adam değişmemiş. hem de hiç. güç sahiplerinin lafıyla başkan olup ağzından çıkan ilk laf florya olunca insanın bir teleleyi atıyor.
galatasaray'ın varlıklarını yok pahasına elden çıkaran adam çıkmış florya diyor. çıldırırsın. bizim genel kurul da çıldırmış zaten. gerçi rakibi de eşref hamamcıoğlu. yürüyen kendini beğenmişlik abidesi. inan kıraç'ın eşref hamamcıoğlu'nu bozduğu gibi, başka bir bozma görmedim ben son zamanlarda.
neyse işte. bir yerlerde yine bir karadenizli -memleketlim- bir yerlerde koltuğa oturuyor. aynı suyu biz de içtik emme demek suyundan değil. neyse.
banzai!!!
yok o değil.
galatasaray tarihinin, belki benim gördüklerim arasında diyebilirim ama demeyeceğim, ister abartı olarak görün ister başka türlü, en kötü başkanıydı ve yeniden seçildi. burak elmas, dursun aydın özbek'in çırağı sayılmaz bu konuda.
ama öyle bir süreçti ki yeniden seçilmesi aslında olağan durum olarak ortaya çıktı. eşref hamamcıoğlu'nun seçimi kazansa da ufak farkla kazanacağı, bunun yanında seçim sürecinde yaptıklarıyla ve yapamadıklarıyla sittin sene kazanamayacağı o kadar belliydi ki... uzun zaman sonra bir galatasaray seçim kongresini izlemedim çünkü netice belliydi. müneccim değilim. ama belliydi.
rahmetli başkan mustafa cengiz'in, galatasaray'a yeniden bir kazanım olarak yaptıklarını bu sefer sanırım geri dönüşü olmayacak şekilde kaybedecek galatasaray. en üzücü tarafı bence bu. keza dursun aydın özbek başkanlığa adaylığı ve seçilme sürecini en azından ucundan, belki iki twitten takip edenler anlayacaktır demek istediğimi.
"bu sefer belki olmaz." diyenler olacaktır. ah ah!... ):
aynı şeyleri 100 kere deneyip farklı sonuç almayı beklemek neden? bunu zaten seçildi vesaire diye söyleyenler var, bir umutla inananlar var bu umutlarına. ah ah!
fatih terim'in de son dönemlerindeki büyük hatalarından biridir bu. olmayan bir şey üzerine belki bu sefer olur diye diye ne kadar vakit kaybettiğimizi, ne ocaklar beklediğimizi, ne ilk devreler ne sezon ilk yarıları kaybettiğimizi hatırlayanlar var mı? nedenini bilen kimse var mı peki?
olmuyorsa olmuyordur. çözümler çuvala girdi sanki? memlekette adam kalmadı. gerçekten kalmamış. memlekette, galatasaray'da adam kalmamış. dönüp dolaşıp aynı yere geliyoruz.
bu sefer yanında iyi isimler -erden timur diyorlar çoğunlukla- varmış. aman ne lütuf!? yanlış anlaşılmasın buradaki lafım erden timur'a değil. ona da dokundururuz ama şimdilik mesele o değil. mesele başka. dursun aydın özbek'ten bahsediyoruz. birkaç ay sonra mehmet özbek damlar bir yerlerden. yeğenleri falan gelir bir yerlerden. mesela alamanya'dan kuzeninin yeğeni gelir de, florya'yı o yönetecektir. tanıyoruz biliyoruz. insan değişebilir. evet. insanı insan yapan en önemli özelliklerden biridir bu. ama bu adam değişmemiş. hem de hiç. güç sahiplerinin lafıyla başkan olup ağzından çıkan ilk laf florya olunca insanın bir teleleyi atıyor.
galatasaray'ın varlıklarını yok pahasına elden çıkaran adam çıkmış florya diyor. çıldırırsın. bizim genel kurul da çıldırmış zaten. gerçi rakibi de eşref hamamcıoğlu. yürüyen kendini beğenmişlik abidesi. inan kıraç'ın eşref hamamcıoğlu'nu bozduğu gibi, başka bir bozma görmedim ben son zamanlarda.
neyse işte. bir yerlerde yine bir karadenizli -memleketlim- bir yerlerde koltuğa oturuyor. aynı suyu biz de içtik emme demek suyundan değil. neyse.
banzai!!!
yok o değil.
