30281
planlama diye yola çıkıldı, planlama dedikleri sadece yaşı düşük ve biraz da adı duyulmamış isimleri almaktan öteye gitmedi. üstelik scout transferi adı altında azımsanmayacak paralar verildi bu isimlere.
şimdi gelelim atlanan, yanlış konulan teşhislere;
-yıllardır takımın kaidesi muslera, yaşı ilerlemesine rağmen arkası bir türlü doldurulamadı. idare edecek tek isim okan kocuk başka takıma kiralandı. kaç sezondur musleraya alternatif bulunamadı. scout ekibi ne yapıyor?
-victor ve marcao olduğu için şanslıyız, fakat yedek isimler değil galatasaray'ın sıradan bir anadolu takımının en fazla rotasyonu olacak isimler.
-2011 den beri sağ bek anlamında dinamik ve tekniği fena olmayan, oyun kurulumunda yardımcı olan isimlerden fayda aldık. eboue, mariano. yerlerine bir sürü isim denendi fakat bu takımda ve ligde iş yapan profillerin dışında isimler alındı. linnes, omar gibi. boey ise hala umut vadediyor.
-sol bekte ise aanholt ile yine önceki yıllara göre farklı bir profile geçtik. aanholt ne kadar yeterli, idare eder bilmiyorum. burada bir soru işareti daha.
-selçuk/melo, fernando/n'diaye gibi hatta seri/lemina'yı bile katabiliriz bu tarz 2'li ler kurulmadı bu sezon. yine farklı profillere kayıldı. barış-ayhan-mustafa üçlüsünden daha kötü bir ikili hatta 3 lü gördük taylan-berkan-cicaldau ile. ne defansif anlamda görevlerini yerine getirebildiler ne de ofansif anlamda. cicaldau'yu biraz ayrı tutarak sadece türkiye kupası maçlarında oynayabilecek isimlere "güvenildi, gözlenildi, beğenildi" ve bu adamlarla yola çıkıldı. sezonun ortasında pulgar panikle kiralandı ve sezonun sonlarına doğru oynatıldı. orta saha pozisyonunda neredeyse yedek olacak kalitede isim yok, as oyuncu ne haddimize?
-barış alper, ryan, arda, morutan, kerem kanatları ile rodrigues, onyekuru, bruma gibi isimlerden alınan katkının alınacağı "gözlendi, planlandı, memnun kalındı". kerem dışında zaten başka üretenemiz olmadı. burada morutan'ı da ayrı değerlendiriyorum. baya sahip çıkılmadı adama. ayrıca yunus gibi bi yetenek de sürgün edildi.
-diagne ve mostafa gibi asla as forvet olmayacak isimlere güvenildi. başarılı olunan yıllarda galatasarayda hep net isimler olmuştur. bu noktada da yeni maceraya atlanıldı. halil'i yine ayrı değerlendiriyorum. devre arası gomis geldi fakat yaşı ilerleyen gomis'ten verim alınanabilecek senaryo çizilmedi, o oyun oynanmadı. adamı oradan oraya koşturttuk ve ceza alanında o eski gomis yok diye gömüldü.
toplama bakınca net olarak 11 as isimden 6 pozisyonda oynayacak kalite ve yeterlilikte futbolcumuz olmadı. doğru yapılanma için doğru zaman ve belki de paramız vardı ama çok yanlış uyguladık. o şansı kaybettik ve bu durumlara geldik.
rahmetli mustafa cengiz'in de, burak elmas'ın da, fatih terim'in de, domenec torrentin de hatası azımsanmayacak kadar büyük. biz kaybettik, galatasaray kaybetti. bu saydığım isimlerin yanlış gözlemleri, hamleleri, stratejileri ile sadece biz kaybettik. ne imparator/galatasaray'ın dnasını bilen/kurt terim gerekeni yaptı ne de üst düzey lig ve takımlarda görev alan torrent. ama yine de bu noktada terim'in suçu torrent'tan ne yazık ki fazla. tanıdığımız terim'den çok başka şeyler denedi ve farklı bir profil denedi. biraz fantezi peşinde koştu desek yanılmayız sanırım. fakat biz ondan farklı bir galatasaray değil, terim'in galatarasaray'ını izlemek istedik. neredeyse 4 sene boyunca bataklığın üzerine ev yapmaya çalıştı. torrent geldi formayı dağıtamadı, teşhisi koyamadı. devir aldığı emanet çürüktü fakat teknik direktörlük meziyeti burada meydana çıkmalıydı.
son olarak diyeceğim şu ki, olan sadece biz taraftara oluyor. bu işin içinde yıllardır olanlar nasıl oluyor da bunları görmüyor da biz görebiliyoruz? sonumuz güzel olsun fakat geri kaldık.
şimdi gelelim atlanan, yanlış konulan teşhislere;
-yıllardır takımın kaidesi muslera, yaşı ilerlemesine rağmen arkası bir türlü doldurulamadı. idare edecek tek isim okan kocuk başka takıma kiralandı. kaç sezondur musleraya alternatif bulunamadı. scout ekibi ne yapıyor?
-victor ve marcao olduğu için şanslıyız, fakat yedek isimler değil galatasaray'ın sıradan bir anadolu takımının en fazla rotasyonu olacak isimler.
-2011 den beri sağ bek anlamında dinamik ve tekniği fena olmayan, oyun kurulumunda yardımcı olan isimlerden fayda aldık. eboue, mariano. yerlerine bir sürü isim denendi fakat bu takımda ve ligde iş yapan profillerin dışında isimler alındı. linnes, omar gibi. boey ise hala umut vadediyor.
-sol bekte ise aanholt ile yine önceki yıllara göre farklı bir profile geçtik. aanholt ne kadar yeterli, idare eder bilmiyorum. burada bir soru işareti daha.
-selçuk/melo, fernando/n'diaye gibi hatta seri/lemina'yı bile katabiliriz bu tarz 2'li ler kurulmadı bu sezon. yine farklı profillere kayıldı. barış-ayhan-mustafa üçlüsünden daha kötü bir ikili hatta 3 lü gördük taylan-berkan-cicaldau ile. ne defansif anlamda görevlerini yerine getirebildiler ne de ofansif anlamda. cicaldau'yu biraz ayrı tutarak sadece türkiye kupası maçlarında oynayabilecek isimlere "güvenildi, gözlenildi, beğenildi" ve bu adamlarla yola çıkıldı. sezonun ortasında pulgar panikle kiralandı ve sezonun sonlarına doğru oynatıldı. orta saha pozisyonunda neredeyse yedek olacak kalitede isim yok, as oyuncu ne haddimize?
-barış alper, ryan, arda, morutan, kerem kanatları ile rodrigues, onyekuru, bruma gibi isimlerden alınan katkının alınacağı "gözlendi, planlandı, memnun kalındı". kerem dışında zaten başka üretenemiz olmadı. burada morutan'ı da ayrı değerlendiriyorum. baya sahip çıkılmadı adama. ayrıca yunus gibi bi yetenek de sürgün edildi.
-diagne ve mostafa gibi asla as forvet olmayacak isimlere güvenildi. başarılı olunan yıllarda galatasarayda hep net isimler olmuştur. bu noktada da yeni maceraya atlanıldı. halil'i yine ayrı değerlendiriyorum. devre arası gomis geldi fakat yaşı ilerleyen gomis'ten verim alınanabilecek senaryo çizilmedi, o oyun oynanmadı. adamı oradan oraya koşturttuk ve ceza alanında o eski gomis yok diye gömüldü.
toplama bakınca net olarak 11 as isimden 6 pozisyonda oynayacak kalite ve yeterlilikte futbolcumuz olmadı. doğru yapılanma için doğru zaman ve belki de paramız vardı ama çok yanlış uyguladık. o şansı kaybettik ve bu durumlara geldik.
rahmetli mustafa cengiz'in de, burak elmas'ın da, fatih terim'in de, domenec torrentin de hatası azımsanmayacak kadar büyük. biz kaybettik, galatasaray kaybetti. bu saydığım isimlerin yanlış gözlemleri, hamleleri, stratejileri ile sadece biz kaybettik. ne imparator/galatasaray'ın dnasını bilen/kurt terim gerekeni yaptı ne de üst düzey lig ve takımlarda görev alan torrent. ama yine de bu noktada terim'in suçu torrent'tan ne yazık ki fazla. tanıdığımız terim'den çok başka şeyler denedi ve farklı bir profil denedi. biraz fantezi peşinde koştu desek yanılmayız sanırım. fakat biz ondan farklı bir galatasaray değil, terim'in galatarasaray'ını izlemek istedik. neredeyse 4 sene boyunca bataklığın üzerine ev yapmaya çalıştı. torrent geldi formayı dağıtamadı, teşhisi koyamadı. devir aldığı emanet çürüktü fakat teknik direktörlük meziyeti burada meydana çıkmalıydı.
son olarak diyeceğim şu ki, olan sadece biz taraftara oluyor. bu işin içinde yıllardır olanlar nasıl oluyor da bunları görmüyor da biz görebiliyoruz? sonumuz güzel olsun fakat geri kaldık.