133
100 yıllık türk futbol tarihinin tartışmasız en gerilimli, en zor, en önemli maçı bu karşılaşmadır. bu maçtan sonraki turda final oynadık, milli takımla turlar, yarı finaller gördük ama bu maçta yaşanılan heyecanın, gerilimin bir benzeri yoktur.
iki hafta önce sahamızda oynanan maçtaki olaylardan ötürü oluşan gerginlik, ekran başına bile yansıyordu. tribünlerin çıkardığı o uğultuyu hayatım boyunca unutamam sanırım.
ingiliz takımları bizim için önemlidir. milli takım bazında bırak gelmeyi, gol bile atamamışız, en rezil yenilgileri kendileri tattırmış, futbolun mucidi ülke vs. bir de o vahim olay üzerine eklendiğini düşünüyorum da, ben kahvehanede maçı izlerken ayaklarım titriyordu, futbolcuların hali nasıldır kim bilir.
bir de ülke olarak ingiltere bizim ezeli düşmanımızdı. 18. yy’dan beridir izledikleri yayılma politikası, osmanlı hakimiyetindeki halkları ayaklandırmaya teşvik, kurtuluş savaşı zamanında yunanistan’ı piyon olarak üzerimize sürmeleri vs. yani sadece futbol bazında değildi gerginliğimiz. futbol da asla sadece futbol değildi zaten.
rahmetli maradona, dünya kupası maçında ingiltere’nin içinden tek başına geçerken, arjantin nasıl falkland savaşının intikamını almış gibi sevindiyse, bizler de bu maçta çanakkale savaşının, filistin cephesinin, hicaz’ın, musul’un intikamını alıyorduk.
maç başlar başlamaz yaşanılan gerginlik, maçın nasıl gelişeceğinin habercisiydi. eğer ilk golü biz yeseydik, çok zor tamamlardık o maçı. 80% elenirdik bence. ama muhteşem oynadık, bu kadar gergin olan bir maçta nasıl oynanması gerekiyorsa öyle oynadık. o kadar baskıya rağmen 1 dakika bile sinmedik; hakan şükür’ün attığı o kontra gol buna çok güzel bir örnektir. o dakikalarda kalemize kalemize gelen leeds’i bir anda parçalamıştı hagi-hakan ikilisi. hagi, radebe’ye hayatının çalımını atıp belini kırmış ve araya muazzam pas atmış, hakan da 70 metre depar atıp iki leeds’li oyuncuyu ekarte edip golü atmıştı. net olarak tarihimizin en güzel golüdür. daha güzeli, özeli yoktur.
o gün kahvede fenerlisi, beşiktaşlısı, trabzonlusu yoktu, herkes tek yürekti. atılan gollere ben ne kadar sevindiysem, yanımdaki hasta fenerli arkadaş da bir o kadar sevindi çünkü daha önce belirttiğim gibi, bu sadece bir futbol maçı değildi, bu maç, tarihimizin bir hesaplaşmasıydı. ne mutlu ki alnımız ak çıktık. maç çıkışı söylediğim sözü bırakıyorum buraya;
“ biz buradan sağ salim alnımız ak çıktık ya, kim gelirse gelsin artık o kupa bizim”
iki hafta önce sahamızda oynanan maçtaki olaylardan ötürü oluşan gerginlik, ekran başına bile yansıyordu. tribünlerin çıkardığı o uğultuyu hayatım boyunca unutamam sanırım.
ingiliz takımları bizim için önemlidir. milli takım bazında bırak gelmeyi, gol bile atamamışız, en rezil yenilgileri kendileri tattırmış, futbolun mucidi ülke vs. bir de o vahim olay üzerine eklendiğini düşünüyorum da, ben kahvehanede maçı izlerken ayaklarım titriyordu, futbolcuların hali nasıldır kim bilir.
bir de ülke olarak ingiltere bizim ezeli düşmanımızdı. 18. yy’dan beridir izledikleri yayılma politikası, osmanlı hakimiyetindeki halkları ayaklandırmaya teşvik, kurtuluş savaşı zamanında yunanistan’ı piyon olarak üzerimize sürmeleri vs. yani sadece futbol bazında değildi gerginliğimiz. futbol da asla sadece futbol değildi zaten.
rahmetli maradona, dünya kupası maçında ingiltere’nin içinden tek başına geçerken, arjantin nasıl falkland savaşının intikamını almış gibi sevindiyse, bizler de bu maçta çanakkale savaşının, filistin cephesinin, hicaz’ın, musul’un intikamını alıyorduk.
maç başlar başlamaz yaşanılan gerginlik, maçın nasıl gelişeceğinin habercisiydi. eğer ilk golü biz yeseydik, çok zor tamamlardık o maçı. 80% elenirdik bence. ama muhteşem oynadık, bu kadar gergin olan bir maçta nasıl oynanması gerekiyorsa öyle oynadık. o kadar baskıya rağmen 1 dakika bile sinmedik; hakan şükür’ün attığı o kontra gol buna çok güzel bir örnektir. o dakikalarda kalemize kalemize gelen leeds’i bir anda parçalamıştı hagi-hakan ikilisi. hagi, radebe’ye hayatının çalımını atıp belini kırmış ve araya muazzam pas atmış, hakan da 70 metre depar atıp iki leeds’li oyuncuyu ekarte edip golü atmıştı. net olarak tarihimizin en güzel golüdür. daha güzeli, özeli yoktur.
o gün kahvede fenerlisi, beşiktaşlısı, trabzonlusu yoktu, herkes tek yürekti. atılan gollere ben ne kadar sevindiysem, yanımdaki hasta fenerli arkadaş da bir o kadar sevindi çünkü daha önce belirttiğim gibi, bu sadece bir futbol maçı değildi, bu maç, tarihimizin bir hesaplaşmasıydı. ne mutlu ki alnımız ak çıktık. maç çıkışı söylediğim sözü bırakıyorum buraya;
“ biz buradan sağ salim alnımız ak çıktık ya, kim gelirse gelsin artık o kupa bizim”