93
10 nisan 2022 sopron fenerbahçe kadın basketbol maçındaki maceraları sayesinde yine içimin yağlarını eritmiş olan takım. galatasaray kadın basketbol takımı 1987-1988'den başlayıp 1999-2000'e kadar 11 şampiyonluk kazanmış, 1989-1990'da başladığı seriyi 1997-1998 sezonuna kadar aralıksız sürdürmüştür. aziz yıldırım'ın ilk icraatlarından biri de bu canavar takımın önünü tıkamak olmuş, 1998-1999 sezonunda kazandıkları lig şampiyonluğu aziz yıldırım döneminin ilk kupası olarak tarihe geçmiştir.
ertesi sezon galatasaray emaneti geri aldıysa da fenerbahçe yavaş yavaş gaza basmaya, galatasaray ise tam tersi olarak üst üste yanlış adımlar atıp geriye gitmeye başlamıştır. bu dönemde botaş, erdemir ve migros gibi takımlarla rekabete giren fenerbahçe botaş ile ikişer sezonu "bir sen bir ben" şeklinde şampiyon olarak tamamlamıştı. bu sürecin sonunda erdemir takımının kapanması, migrosspor'un ise fenerbahçe'nin pilot takımı olması ile yavaş yavaş süper güç olma yoluna girmiştir fenerbahçe.
galatasaray ise uefa şampiyonluğu sonrası o dönemin meşhur "uefa kriterleri"ne uyma telaşına girerek amatör şubeleri kaderine terk etmiştir. hatta 2002 yılında amatör şubelerin kapatılması gündeme gelmiş, rahmetli yalçın granit'in genel kurul kürsüsünden yaptığı ağır bir konuşma sonrası bu karardan vazgeçilerek şubelerin özerk bir yapı ile yola devam etmesi kararı alınmıştı.
ancak bu kararın ardından kan kaybı durmamış, yüzüncü yıl kutlamalarının yapıldığı 2004-2005 sezonunda kadın basketbol takımı küme düşerken erkek basketbol takımı da "playout" yardımı ile güç bela lige tutunabilmişti. fenerbahçe ise o sezon eurocup women'de üst üste ikinci kez f4 yaparken bu kez finalde kaybetmişti. ligde ise "cola turka" ile altın senelerinden birini yaşayan beşiktaş'a olaylı bir maçla biten seride* şampiyonluğu vermişti.
galatasaray'ın bölgesel ligde olduğu ertesi sezon ise fenerbahçe'nin 8 sezonluk şampiyonluk serisinin ilk ayağı idi. üzerine 2006 yılında fenerbahçe basketbolunun kapanan ülkerspor ile birleştiği açıklandı. böylece türk basketbolunun efes ile iki lokomotifinden biri olan takımın tüm teknik altyapı, tesis, imtiyaz, lobi ve bağlantıları da fenerbahçe'ye geçmiş oldu. yetmez gibi birsel-esmeral-nevriye gibi türk kadın basketbol tarihine geçen üçlüyü bir araya getirmeleri makasın bir anda aşırı şekilde açıldı.
galatasaray'ın 2000 yılındaki uefa kupası şampiyonluğu sonrası fenerbahçe'nin en azından amatör branşlarda bir avrupa kupası alarak durumu dengelemeye çalışan bir mentalitesi vardı o yıllarda. aslında 2003 yılında başlayan eurocup bu iş için daha uygun bir hedefti ama seri şampiyonluklar ve ülkerspor birleşmesi(!) ile birlikte fenerbahçe'nin euroleague women yılları başladı.
galatasaray kadın basketbolu ise bir yıllık bölgesel lig macerasından sonra geri dönmüş, bir sezonu da ortalama bir yerde geçirdikten sonra 2007 yazına yepyeni bir yapılanma ile girmişti. nitekim 2007-2008 sezonunda eurocup women yarı finalinde averajla elenmiş, ligde ise 2 maçın son topta belirlendiği seride fenerbahçe'ye 3-2 kaybetmişti. caferağa'da oynanan son maç sonrası birbirine sıkı sıkı sarılan takımın giydiği tshirtteki mesaj bir özet gibiydi, galatasaray geri dönmüştü...
2008-2009 sezonunda fenerbahçe euroleague women'de alışma sezonlarından birini oynarken galatasaray'ın eurocup women ile yine türkiye'de bir ilke imza atması ise dumur bir gelişmeydi. fenerbahçe üst üste dördüncü sezonu şampiyon tamamlasa da sezonun yıldızı galatasaray olmuştu.
o sezondan sonra fenerbahçe'nin avrupa kupası takıntısı, erkek basketboldaki gelişmeleriyle paralel şekilde daha da artmaya başladı. galatasaray'ın da tarihindeki yegane başarıı sponsorluk olan "medical park" döneminde olmasıyla çok ciddi paraların döndüğü, çok büyük yıldızların iki takım formasını giydiği hatta birinden diğerine gittiği sezonlar yaşandı. istanbul'da oynanan ve galatasaray-fenerbahçe maçındaki tribün olaylarıyla da hatırlanan 2011-2012 f8'inde 4. sırayı almaları ilk büyük dereceleri oldu. ertesi sezon finalde kaybettiler ve farkında olmadan yeni bir seriyi başlatmış oldular. ondan sonraki sezonunda ise finale kadar namağlup gelseler de finalde yine kaybettiler. üstelik ellerinden kupayı alan takım o sezona sıfır transfer ile başlamış olan galatasaray idi...
(bkz: 13 nisan 2014 galatasaray fenerbahçe kadın basketbol maçı)
bu şokun üzerine bir de 8 senelik seri yine galatasaray tarafından bozulunca ilk defa takımın varlığı ve yapılan yatırımlar yüksek seslerle tartışılmaya başladı. ertesi sezonu yine galatasaray şampiyon olarak tamamladı, euroleague'de f4 görseler de bu sefer iki maçı da kaybedip 4. olabildiler. o sezondan sonra ise yakın doğu üniversitesi'nin ligin ve avrupa'nın dengelerini bozduğu 2016-2017 sezonu ve pandemi sebebiyle yarım kalan 2019-2020 sezonu hariç türkiye ligini kazanmaya devam ettiler. erkek basketbol takımının ergin ataman tarafından tokatlanmasıyla bu lig şampiyonlukları taraftarın gazını almak için pazarlanmaya devam etti.
ancak türkiye'de en yakın rakibini üçe katlayan bütçeye rağmen euroleague'de bir türlü beklenen başarı gelmedi. 2016-2017'de finalde bir kez daha kaybettiler. takip eden üç sezonda f4 göremediler, bu arada galatasaray bir kez daha eurocup women'i almayı başardı. ligde güle oynaya şampiyonluklar geliyordu ama o beklenen, istenen, uğruna dünyaların harcandığı avrupa kupası bir türlü gelmiyordu...
entry tarihi itibarı ile son 2 sezonda, ikisi de türkiye'de düzenlenen f4'lerde sırasıyla üçüncü ve ikinci oldular. geçtiğimiz sezon türkiye liginde hiç kaybetmeden şampiyon oldular ama bu şampiyonluğun tek işlevi, anadolu efes'in euroleague şampiyonluğu kutlamalarında ara ara sahaya çıkıp erkek takımını pataklayarak aldığı şampiyonluğa denk gelmesi sebebiyle taraftarın önüne atılması oldu.
bir de hidayet türkoğlu'nun kıyağıyla tasarım olarak euroleague women kupasına benzetilen kupayla ve o kupayı salonlarının parkesine çizdirerek ego tatmini yapmalarına yaradı...
2020-2021 sezonunda bütçeleri 1.5 milyon dolar civarındaydı. o bütçe de pandemi sonrası kademeli olarak %50 daraltılmış(!) bir bütçeydi. kaba bir bakkal hesabıyla, sadece galatasaray'ın aldığı kupaların kuyruk acısıyla, 20 senedir sende ortalama 2.5 milyon dolar'dan 50 milyon dolar harcadılar bu takıma. her sene 500-600 bin doları güç bela toplayabilen, arada bölgesel lige falan düşmüş galatasaray biri bunların elinden olmak üzere 3 avrupa kupası alırken bunlar anca finalde kaybetme serisi yapabildiler. lig şampiyonluğu sayılarında ise sadece 2 fark öne geçebildiler.
sonuçta atalarımızın "alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste" diye lafı var.
- özlem yalmanlarla, emin moğulkoçlarla, engin kennermanla, recep ankaralılarla çalınan lig şampiyonluklarının ahı var.
- hiçbir saygısızlığı olmasa da sadece galatasaray kaptanı olduğu için yıllar yılı küfür yiyen ışıl alben'in ahı var.
- caferağa'da bench üstüne doldurulan hayvan sürüsünün her maç 2 saat ettiği küfürlerin ahı var.
- salon süslemelerine çarpıp girmeyen topların ahı var...
günahların takımı fenerbahçe diye bir laf da var. bütün bu kibir, aldıkları ahlar, yaptıkları günahlar peşlerini bırakmayıp ayaklarına dolanıyor işte. fenerbahçe loserlığı aslında dalga geçilecek bir olaydan ziyade ilahi adalet denen şeyin ağır ağır da olsa tecelli etmesinden ibaret. wnba all star kadrosuna sahip doğal favori yekaterinburg'un savaş sebebiyle kupadan atıldığı, "artık alın da kafamız rahat etsin" diye 17 bin kişilik kendi salonlarında oynattırıldıkları f4'ü bile kazanamamaları aslında bu yüzden.
bunlarda bu akıl olduktan sonra tek başına bir f4'e girip boş sahaya 5 kişiyle çıksalar da kupa mupa alamazlar...
"ulan neden bizim burnumuz boktan çıkmıyor" diye düşünüp de cevabını bulurlarsa belki...
ancak tüm bunlara rağmen galatasaray kadın basketbol takımı kağnı ise fenerbahçe kadın basketbol takımı spor otomobildir. bu da fenerbahçe'nin başarısından ziyade galatasaray'ın ayıbıdır. fenerbahçe bu sicille her sene sponsordan sponsora koşarken dar bütçelerle, büyük fedakarlıklarla, bazen de sürpriz performanslarla bu kadar başarılı olabilen bir takıma doğru dürüst bir sponsor bile bulamamak bu kulübün utançlarından biri olmalıdır.
takıma 200 bin lira bulabilmek için kulüp üyesini kazıklayacak kadar aşağılaşabilen bir şubeye kim niye sponsorluk versin, o da apayrı bir konu...
ertesi sezon galatasaray emaneti geri aldıysa da fenerbahçe yavaş yavaş gaza basmaya, galatasaray ise tam tersi olarak üst üste yanlış adımlar atıp geriye gitmeye başlamıştır. bu dönemde botaş, erdemir ve migros gibi takımlarla rekabete giren fenerbahçe botaş ile ikişer sezonu "bir sen bir ben" şeklinde şampiyon olarak tamamlamıştı. bu sürecin sonunda erdemir takımının kapanması, migrosspor'un ise fenerbahçe'nin pilot takımı olması ile yavaş yavaş süper güç olma yoluna girmiştir fenerbahçe.
galatasaray ise uefa şampiyonluğu sonrası o dönemin meşhur "uefa kriterleri"ne uyma telaşına girerek amatör şubeleri kaderine terk etmiştir. hatta 2002 yılında amatör şubelerin kapatılması gündeme gelmiş, rahmetli yalçın granit'in genel kurul kürsüsünden yaptığı ağır bir konuşma sonrası bu karardan vazgeçilerek şubelerin özerk bir yapı ile yola devam etmesi kararı alınmıştı.
ancak bu kararın ardından kan kaybı durmamış, yüzüncü yıl kutlamalarının yapıldığı 2004-2005 sezonunda kadın basketbol takımı küme düşerken erkek basketbol takımı da "playout" yardımı ile güç bela lige tutunabilmişti. fenerbahçe ise o sezon eurocup women'de üst üste ikinci kez f4 yaparken bu kez finalde kaybetmişti. ligde ise "cola turka" ile altın senelerinden birini yaşayan beşiktaş'a olaylı bir maçla biten seride* şampiyonluğu vermişti.
galatasaray'ın bölgesel ligde olduğu ertesi sezon ise fenerbahçe'nin 8 sezonluk şampiyonluk serisinin ilk ayağı idi. üzerine 2006 yılında fenerbahçe basketbolunun kapanan ülkerspor ile birleştiği açıklandı. böylece türk basketbolunun efes ile iki lokomotifinden biri olan takımın tüm teknik altyapı, tesis, imtiyaz, lobi ve bağlantıları da fenerbahçe'ye geçmiş oldu. yetmez gibi birsel-esmeral-nevriye gibi türk kadın basketbol tarihine geçen üçlüyü bir araya getirmeleri makasın bir anda aşırı şekilde açıldı.
galatasaray'ın 2000 yılındaki uefa kupası şampiyonluğu sonrası fenerbahçe'nin en azından amatör branşlarda bir avrupa kupası alarak durumu dengelemeye çalışan bir mentalitesi vardı o yıllarda. aslında 2003 yılında başlayan eurocup bu iş için daha uygun bir hedefti ama seri şampiyonluklar ve ülkerspor birleşmesi(!) ile birlikte fenerbahçe'nin euroleague women yılları başladı.
galatasaray kadın basketbolu ise bir yıllık bölgesel lig macerasından sonra geri dönmüş, bir sezonu da ortalama bir yerde geçirdikten sonra 2007 yazına yepyeni bir yapılanma ile girmişti. nitekim 2007-2008 sezonunda eurocup women yarı finalinde averajla elenmiş, ligde ise 2 maçın son topta belirlendiği seride fenerbahçe'ye 3-2 kaybetmişti. caferağa'da oynanan son maç sonrası birbirine sıkı sıkı sarılan takımın giydiği tshirtteki mesaj bir özet gibiydi, galatasaray geri dönmüştü...
2008-2009 sezonunda fenerbahçe euroleague women'de alışma sezonlarından birini oynarken galatasaray'ın eurocup women ile yine türkiye'de bir ilke imza atması ise dumur bir gelişmeydi. fenerbahçe üst üste dördüncü sezonu şampiyon tamamlasa da sezonun yıldızı galatasaray olmuştu.
o sezondan sonra fenerbahçe'nin avrupa kupası takıntısı, erkek basketboldaki gelişmeleriyle paralel şekilde daha da artmaya başladı. galatasaray'ın da tarihindeki yegane başarıı sponsorluk olan "medical park" döneminde olmasıyla çok ciddi paraların döndüğü, çok büyük yıldızların iki takım formasını giydiği hatta birinden diğerine gittiği sezonlar yaşandı. istanbul'da oynanan ve galatasaray-fenerbahçe maçındaki tribün olaylarıyla da hatırlanan 2011-2012 f8'inde 4. sırayı almaları ilk büyük dereceleri oldu. ertesi sezon finalde kaybettiler ve farkında olmadan yeni bir seriyi başlatmış oldular. ondan sonraki sezonunda ise finale kadar namağlup gelseler de finalde yine kaybettiler. üstelik ellerinden kupayı alan takım o sezona sıfır transfer ile başlamış olan galatasaray idi...
(bkz: 13 nisan 2014 galatasaray fenerbahçe kadın basketbol maçı)
bu şokun üzerine bir de 8 senelik seri yine galatasaray tarafından bozulunca ilk defa takımın varlığı ve yapılan yatırımlar yüksek seslerle tartışılmaya başladı. ertesi sezonu yine galatasaray şampiyon olarak tamamladı, euroleague'de f4 görseler de bu sefer iki maçı da kaybedip 4. olabildiler. o sezondan sonra ise yakın doğu üniversitesi'nin ligin ve avrupa'nın dengelerini bozduğu 2016-2017 sezonu ve pandemi sebebiyle yarım kalan 2019-2020 sezonu hariç türkiye ligini kazanmaya devam ettiler. erkek basketbol takımının ergin ataman tarafından tokatlanmasıyla bu lig şampiyonlukları taraftarın gazını almak için pazarlanmaya devam etti.
ancak türkiye'de en yakın rakibini üçe katlayan bütçeye rağmen euroleague'de bir türlü beklenen başarı gelmedi. 2016-2017'de finalde bir kez daha kaybettiler. takip eden üç sezonda f4 göremediler, bu arada galatasaray bir kez daha eurocup women'i almayı başardı. ligde güle oynaya şampiyonluklar geliyordu ama o beklenen, istenen, uğruna dünyaların harcandığı avrupa kupası bir türlü gelmiyordu...
entry tarihi itibarı ile son 2 sezonda, ikisi de türkiye'de düzenlenen f4'lerde sırasıyla üçüncü ve ikinci oldular. geçtiğimiz sezon türkiye liginde hiç kaybetmeden şampiyon oldular ama bu şampiyonluğun tek işlevi, anadolu efes'in euroleague şampiyonluğu kutlamalarında ara ara sahaya çıkıp erkek takımını pataklayarak aldığı şampiyonluğa denk gelmesi sebebiyle taraftarın önüne atılması oldu.
bir de hidayet türkoğlu'nun kıyağıyla tasarım olarak euroleague women kupasına benzetilen kupayla ve o kupayı salonlarının parkesine çizdirerek ego tatmini yapmalarına yaradı...
2020-2021 sezonunda bütçeleri 1.5 milyon dolar civarındaydı. o bütçe de pandemi sonrası kademeli olarak %50 daraltılmış(!) bir bütçeydi. kaba bir bakkal hesabıyla, sadece galatasaray'ın aldığı kupaların kuyruk acısıyla, 20 senedir sende ortalama 2.5 milyon dolar'dan 50 milyon dolar harcadılar bu takıma. her sene 500-600 bin doları güç bela toplayabilen, arada bölgesel lige falan düşmüş galatasaray biri bunların elinden olmak üzere 3 avrupa kupası alırken bunlar anca finalde kaybetme serisi yapabildiler. lig şampiyonluğu sayılarında ise sadece 2 fark öne geçebildiler.
sonuçta atalarımızın "alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste" diye lafı var.
- özlem yalmanlarla, emin moğulkoçlarla, engin kennermanla, recep ankaralılarla çalınan lig şampiyonluklarının ahı var.
- hiçbir saygısızlığı olmasa da sadece galatasaray kaptanı olduğu için yıllar yılı küfür yiyen ışıl alben'in ahı var.
- caferağa'da bench üstüne doldurulan hayvan sürüsünün her maç 2 saat ettiği küfürlerin ahı var.
- salon süslemelerine çarpıp girmeyen topların ahı var...
günahların takımı fenerbahçe diye bir laf da var. bütün bu kibir, aldıkları ahlar, yaptıkları günahlar peşlerini bırakmayıp ayaklarına dolanıyor işte. fenerbahçe loserlığı aslında dalga geçilecek bir olaydan ziyade ilahi adalet denen şeyin ağır ağır da olsa tecelli etmesinden ibaret. wnba all star kadrosuna sahip doğal favori yekaterinburg'un savaş sebebiyle kupadan atıldığı, "artık alın da kafamız rahat etsin" diye 17 bin kişilik kendi salonlarında oynattırıldıkları f4'ü bile kazanamamaları aslında bu yüzden.
bunlarda bu akıl olduktan sonra tek başına bir f4'e girip boş sahaya 5 kişiyle çıksalar da kupa mupa alamazlar...
"ulan neden bizim burnumuz boktan çıkmıyor" diye düşünüp de cevabını bulurlarsa belki...
ancak tüm bunlara rağmen galatasaray kadın basketbol takımı kağnı ise fenerbahçe kadın basketbol takımı spor otomobildir. bu da fenerbahçe'nin başarısından ziyade galatasaray'ın ayıbıdır. fenerbahçe bu sicille her sene sponsordan sponsora koşarken dar bütçelerle, büyük fedakarlıklarla, bazen de sürpriz performanslarla bu kadar başarılı olabilen bir takıma doğru dürüst bir sponsor bile bulamamak bu kulübün utançlarından biri olmalıdır.
takıma 200 bin lira bulabilmek için kulüp üyesini kazıklayacak kadar aşağılaşabilen bir şubeye kim niye sponsorluk versin, o da apayrı bir konu...