67
tıp bayramı gününde, her alanda olduğu gibi, sağlık alanında da nasıl bir toplumsal yozlaşmaya sebep olunduğunu dilimin döndüğünce anlatmak isterim. bayramınız kutlu olsun.
niteliğin ne olduğundan bihaber insanlarca yönetilmeye çalışıldığımızdan mütevellit nicel mukayeseler ile al-ver yapıp top çevirmek her yere sirayet ederek devlet politikası oldu. ilk olarak tıp fakülteleri kontenjanları 50yken 200 oldu, 100ken 300 oldu. elbette kalabalık toplumun doktor talebini karşılamak önemli bir husus. lakin şartlar aynıyken kontenjanların artırılması sığ bir politikadan ibaret. bir tıp fakültesinde bir amfi 50 kişi alıyorsa yeni bir amfi yapılarak 200 kişi alır hale getirilmedi örneğin. bir tıp fakültesindeki donanımlı hoca sayısı 10ken 50 olamadı. önceden klinik derslerinde 2 intörn doktora bir hasta düşerken şimdi 20 sine bir hasta düşüyor. düşünün ki 6 sene okul okuyan bu doktor adayı öğrencilerimizin bazıları amfi derslerine bile kalabalık sebebiyle iştirak edememiş, çoğu klinik derslerde hasta görememiş vaziyette mezun oluyor.
ne oldu? niceliği arttırdın, nitelik kayboldu. her yere tıp fakültesi yapmakla, doktor sayısını artırmakla olmuyor bu işler çünkü. eskiden ilk 8 bin 9 bin öğrenci içerisinden tıp fakültesi tercihi yapılırdı. şimdilerde 20 30 bin bandında olan öğrenciler tıp fakültesi tercihi yapabilir hale geldi. bu kısa vadede velileri, insanları mutlu etti. kendi çocukları o hep "imrendikleri" doktorluğu yapabileceklerdi. nedense düşük ve orta gelirli aileler hep çocuklarını doktor yapmak için uğraşır ancak doktorlar bu maaşı hak etmiyor diye serzenişte bulunduklarında ilk bu sınıf karşı çıkar noldu zorunuza mı gitti diye. işte toplumsal yozlaşma böyle başlar. neyse devam edeyim araya bir tirat daha atmadan...
evet kısa vadede daha fazla doktor, daha fazla istihdam, daha fazla hizmet olduğu düşünülebilir. ancak uzun vadede sonuçlar berbat bir hale gelecek ve gelmeye başladı bile. yeterli imkan olmadan çar basan age of empires kullanıcıları gibi doktor bastıkça niteliği düşen, kıymeti harbiyesi kalmayan bir meslek haline gelmesi kaçınılmaz olur. googledan okuduğu tedaviyi doktora sen daha iyi mi biliyon diye satmaya çalışan bir halka bu seviye yeterli diye de düşünebilirsiniz. okumanın, eğitimin önemini bilmeyen için bir paradoks vardır zira. bilmeyen zaten bilmeyecektir bilemeyecektir, o zaman okumanın önemini bir tek okuyanlar bilecekse okumanın önemi gerçekten var mıdır? :) eleman dünya düzdür bile diyebiliyor, aşı küresel oyundur falan diyebiliyor, "bir aspirin yazan" doktora mı kafa tutmayacak?
pek tabii inşaata biraz yatırım yapan doktordan fazla statü sahibi oldu ülkede. az evvel bahsettiğim eğitimin önemini bilmeme mevzusu var ya. işte öyle insanlar tarafından yönetilir olduk cümleten. neyse devam ediyorum. kontenjan artırımı yakın gelecekte hakikaten sadece "aspirin yazabilen" doktorlarla yüz yüze kalmamıza sebep olacak. tıpkı öğretmenler gibi kpss gibi sınavlarla atamalar başlayacak. ee sadece aspirin yazan adama biz niye diğer sağlık çalışanlarından fazla maaş verelim ki diyecekler. en azından hemşireler aşı vurmayı biliyor, kan almayı biliyor; ebeler doğurtabiliyor, hasta bakıcılar sabahlara kadar hastaların cefalarını çekiyorlar, diyecekler... hatta diyorlar bile. dayağın büyüğünü yemeye devam edecekler çünkü halk katıksız hizmet bekler, 5 dakikada muayene olmayı bekler. çünkü yöneticileri 5 dakikada hasta bakılabileceğini salık vermiş. onlardan iyi bilecek değilsiniz ya... bu hizmetleri göremezse de bir güzel afiyetle sopa atar. üstelik 36 saat saatlik nöbetin sonunda bir muayeneye denk gelmiş de olabilirsiniz. doktor da 36 saatlik uykusuzluğun ardından hafif sinirlenmiş, dikkati dağılmış olabilir. dayak için bir gerekçe daha.
pardon. 36 saat nöbeti 24'e indirdiler gencecik bir kızın nöbet çıkışı elim bir trafik kazası geçirmesi sonucunda. malum bizde işler böyle yürür. sobanın sıcak olduğunu dokunmadan anlayamayız zira. neyse... 36 saat 24'e düştü diye duyurdular ama bu sebeple nöbet parasının kesildiğini kimselere duyurmadılar. e tutmadığı nöbetin parası kesilir tabi demeyin. tuttuğu nöbetin parasından kesiliyor çünkü:) bakın sağlık sisteminde şöyle bir olay var. asistan hekimler ayda 7 nöbetten fazla tutamaz fazlasının parasını devlet vermez. ama hiçbir asistan hekim 7'den aşağı nöbet tutmaz ve yalnızca 7 tanesinin parasını alır. yani 10 nöbet tutar ve artık 36 saat tutmuyorsun diye 7 nöbet parasını da elinden alırlar.
bir meslek grubunun niteliği, itibarı, parası pulu 20 senede nasıl sıfırlanır sorusu bu şekilde cevaplanmış olur değerli dostlar. çok değerli bir hekimin çok güzel bir sözü vardı. onunla yazımı bitireyim. der ki "hekimlerin kalitesini umursamayan özel doktor sahipleri. unutmayın hekim size her yerde lazım. evet belki böbreğin ağrır şehirdeki en iyi doktoru araştırabilirsin. gidebilirsin. ama yarın öbür gün bolu'ya giderken bir trafik kazası geçirirsen seni "alelade" bir hastanenin "alelade" bir doktoruna teslim ederler. o yüzden doktorların vasat olma şansı yoktur."
tıp bayramınız kutlu olsun sevgili doktorlar...
niteliğin ne olduğundan bihaber insanlarca yönetilmeye çalışıldığımızdan mütevellit nicel mukayeseler ile al-ver yapıp top çevirmek her yere sirayet ederek devlet politikası oldu. ilk olarak tıp fakülteleri kontenjanları 50yken 200 oldu, 100ken 300 oldu. elbette kalabalık toplumun doktor talebini karşılamak önemli bir husus. lakin şartlar aynıyken kontenjanların artırılması sığ bir politikadan ibaret. bir tıp fakültesinde bir amfi 50 kişi alıyorsa yeni bir amfi yapılarak 200 kişi alır hale getirilmedi örneğin. bir tıp fakültesindeki donanımlı hoca sayısı 10ken 50 olamadı. önceden klinik derslerinde 2 intörn doktora bir hasta düşerken şimdi 20 sine bir hasta düşüyor. düşünün ki 6 sene okul okuyan bu doktor adayı öğrencilerimizin bazıları amfi derslerine bile kalabalık sebebiyle iştirak edememiş, çoğu klinik derslerde hasta görememiş vaziyette mezun oluyor.
ne oldu? niceliği arttırdın, nitelik kayboldu. her yere tıp fakültesi yapmakla, doktor sayısını artırmakla olmuyor bu işler çünkü. eskiden ilk 8 bin 9 bin öğrenci içerisinden tıp fakültesi tercihi yapılırdı. şimdilerde 20 30 bin bandında olan öğrenciler tıp fakültesi tercihi yapabilir hale geldi. bu kısa vadede velileri, insanları mutlu etti. kendi çocukları o hep "imrendikleri" doktorluğu yapabileceklerdi. nedense düşük ve orta gelirli aileler hep çocuklarını doktor yapmak için uğraşır ancak doktorlar bu maaşı hak etmiyor diye serzenişte bulunduklarında ilk bu sınıf karşı çıkar noldu zorunuza mı gitti diye. işte toplumsal yozlaşma böyle başlar. neyse devam edeyim araya bir tirat daha atmadan...
evet kısa vadede daha fazla doktor, daha fazla istihdam, daha fazla hizmet olduğu düşünülebilir. ancak uzun vadede sonuçlar berbat bir hale gelecek ve gelmeye başladı bile. yeterli imkan olmadan çar basan age of empires kullanıcıları gibi doktor bastıkça niteliği düşen, kıymeti harbiyesi kalmayan bir meslek haline gelmesi kaçınılmaz olur. googledan okuduğu tedaviyi doktora sen daha iyi mi biliyon diye satmaya çalışan bir halka bu seviye yeterli diye de düşünebilirsiniz. okumanın, eğitimin önemini bilmeyen için bir paradoks vardır zira. bilmeyen zaten bilmeyecektir bilemeyecektir, o zaman okumanın önemini bir tek okuyanlar bilecekse okumanın önemi gerçekten var mıdır? :) eleman dünya düzdür bile diyebiliyor, aşı küresel oyundur falan diyebiliyor, "bir aspirin yazan" doktora mı kafa tutmayacak?
pek tabii inşaata biraz yatırım yapan doktordan fazla statü sahibi oldu ülkede. az evvel bahsettiğim eğitimin önemini bilmeme mevzusu var ya. işte öyle insanlar tarafından yönetilir olduk cümleten. neyse devam ediyorum. kontenjan artırımı yakın gelecekte hakikaten sadece "aspirin yazabilen" doktorlarla yüz yüze kalmamıza sebep olacak. tıpkı öğretmenler gibi kpss gibi sınavlarla atamalar başlayacak. ee sadece aspirin yazan adama biz niye diğer sağlık çalışanlarından fazla maaş verelim ki diyecekler. en azından hemşireler aşı vurmayı biliyor, kan almayı biliyor; ebeler doğurtabiliyor, hasta bakıcılar sabahlara kadar hastaların cefalarını çekiyorlar, diyecekler... hatta diyorlar bile. dayağın büyüğünü yemeye devam edecekler çünkü halk katıksız hizmet bekler, 5 dakikada muayene olmayı bekler. çünkü yöneticileri 5 dakikada hasta bakılabileceğini salık vermiş. onlardan iyi bilecek değilsiniz ya... bu hizmetleri göremezse de bir güzel afiyetle sopa atar. üstelik 36 saat saatlik nöbetin sonunda bir muayeneye denk gelmiş de olabilirsiniz. doktor da 36 saatlik uykusuzluğun ardından hafif sinirlenmiş, dikkati dağılmış olabilir. dayak için bir gerekçe daha.
pardon. 36 saat nöbeti 24'e indirdiler gencecik bir kızın nöbet çıkışı elim bir trafik kazası geçirmesi sonucunda. malum bizde işler böyle yürür. sobanın sıcak olduğunu dokunmadan anlayamayız zira. neyse... 36 saat 24'e düştü diye duyurdular ama bu sebeple nöbet parasının kesildiğini kimselere duyurmadılar. e tutmadığı nöbetin parası kesilir tabi demeyin. tuttuğu nöbetin parasından kesiliyor çünkü:) bakın sağlık sisteminde şöyle bir olay var. asistan hekimler ayda 7 nöbetten fazla tutamaz fazlasının parasını devlet vermez. ama hiçbir asistan hekim 7'den aşağı nöbet tutmaz ve yalnızca 7 tanesinin parasını alır. yani 10 nöbet tutar ve artık 36 saat tutmuyorsun diye 7 nöbet parasını da elinden alırlar.
bir meslek grubunun niteliği, itibarı, parası pulu 20 senede nasıl sıfırlanır sorusu bu şekilde cevaplanmış olur değerli dostlar. çok değerli bir hekimin çok güzel bir sözü vardı. onunla yazımı bitireyim. der ki "hekimlerin kalitesini umursamayan özel doktor sahipleri. unutmayın hekim size her yerde lazım. evet belki böbreğin ağrır şehirdeki en iyi doktoru araştırabilirsin. gidebilirsin. ama yarın öbür gün bolu'ya giderken bir trafik kazası geçirirsen seni "alelade" bir hastanenin "alelade" bir doktoruna teslim ederler. o yüzden doktorların vasat olma şansı yoktur."
tıp bayramınız kutlu olsun sevgili doktorlar...