• 65
    her bir türk vatandaşının sahip çıkması gereken, hak ettiği değeri görmesi gereken meslege sahip sözlük yazarlarimizdır. covid baslarinda değerleri anlaşılmasına rağmen gelinen noktada maalesef hak ettikleri degeri gormemektedirler.
    ıçlerinde elbette her meslek grubunda olduğu gibi çürük yumurtalar illa ki vardır.
    bakın yakın zamanda özel hastaneye gittim ve sgk anlaşmalı kurum olmasına rağmen 1000 lira ile çıktım oradan. hadi ben bir sekilde ödedim. ya parası olmayanlar? bizlerden çok onların sahip çıkması gerekiyor devlet doktorlarına.
    maaşları elbette ki biraz yüksek olacak. adamlar her seyin başı olan sagliktan sorumlu zira. kaldi ki ülkemiz koşullarında yaşadıkları da malumunuzdur.
    ez cümle siyasi düşünceniz ne olursa olsun doktorlara sahip çıkın.
  • 66
    tüm doktorlarımızın tıp bayramını kutlarım. dilerim bu topraklarda; can güvenlikleri sağlanıp emeğinin karşılığını aldığı, insanca çalışma saatlerine kavuşurlar. görev saatlerinde sayısız saçma sapan şikayet alıp istifaya ya da yurtdışına itilmezler.
    doktorlarımız; ne maaş yükseltmenin peşinde ne de statü ile ego kasmanın peşinde. kötü niyetli cahil insanlar yüzünden, doktorlar ve halkımızın ya da doktorlar ve sağlık personellerimizin arası açılmasın.
    pandemi boyunca hakkınız ödenmez diyip şimdi giderse gitsinler demek nedir?
    üç günlük eylemlerini sonuna kadar desteklemeliyiz.
    #hekimlergitmiyorhakkınıistiyor
  • 67
    tıp bayramı gününde, her alanda olduğu gibi, sağlık alanında da nasıl bir toplumsal yozlaşmaya sebep olunduğunu dilimin döndüğünce anlatmak isterim. bayramınız kutlu olsun.

    niteliğin ne olduğundan bihaber insanlarca yönetilmeye çalışıldığımızdan mütevellit nicel mukayeseler ile al-ver yapıp top çevirmek her yere sirayet ederek devlet politikası oldu. ilk olarak tıp fakülteleri kontenjanları 50yken 200 oldu, 100ken 300 oldu. elbette kalabalık toplumun doktor talebini karşılamak önemli bir husus. lakin şartlar aynıyken kontenjanların artırılması sığ bir politikadan ibaret. bir tıp fakültesinde bir amfi 50 kişi alıyorsa yeni bir amfi yapılarak 200 kişi alır hale getirilmedi örneğin. bir tıp fakültesindeki donanımlı hoca sayısı 10ken 50 olamadı. önceden klinik derslerinde 2 intörn doktora bir hasta düşerken şimdi 20 sine bir hasta düşüyor. düşünün ki 6 sene okul okuyan bu doktor adayı öğrencilerimizin bazıları amfi derslerine bile kalabalık sebebiyle iştirak edememiş, çoğu klinik derslerde hasta görememiş vaziyette mezun oluyor.

    ne oldu? niceliği arttırdın, nitelik kayboldu. her yere tıp fakültesi yapmakla, doktor sayısını artırmakla olmuyor bu işler çünkü. eskiden ilk 8 bin 9 bin öğrenci içerisinden tıp fakültesi tercihi yapılırdı. şimdilerde 20 30 bin bandında olan öğrenciler tıp fakültesi tercihi yapabilir hale geldi. bu kısa vadede velileri, insanları mutlu etti. kendi çocukları o hep "imrendikleri" doktorluğu yapabileceklerdi. nedense düşük ve orta gelirli aileler hep çocuklarını doktor yapmak için uğraşır ancak doktorlar bu maaşı hak etmiyor diye serzenişte bulunduklarında ilk bu sınıf karşı çıkar noldu zorunuza mı gitti diye. işte toplumsal yozlaşma böyle başlar. neyse devam edeyim araya bir tirat daha atmadan...

    evet kısa vadede daha fazla doktor, daha fazla istihdam, daha fazla hizmet olduğu düşünülebilir. ancak uzun vadede sonuçlar berbat bir hale gelecek ve gelmeye başladı bile. yeterli imkan olmadan çar basan age of empires kullanıcıları gibi doktor bastıkça niteliği düşen, kıymeti harbiyesi kalmayan bir meslek haline gelmesi kaçınılmaz olur. googledan okuduğu tedaviyi doktora sen daha iyi mi biliyon diye satmaya çalışan bir halka bu seviye yeterli diye de düşünebilirsiniz. okumanın, eğitimin önemini bilmeyen için bir paradoks vardır zira. bilmeyen zaten bilmeyecektir bilemeyecektir, o zaman okumanın önemini bir tek okuyanlar bilecekse okumanın önemi gerçekten var mıdır? :) eleman dünya düzdür bile diyebiliyor, aşı küresel oyundur falan diyebiliyor, "bir aspirin yazan" doktora mı kafa tutmayacak?

    pek tabii inşaata biraz yatırım yapan doktordan fazla statü sahibi oldu ülkede. az evvel bahsettiğim eğitimin önemini bilmeme mevzusu var ya. işte öyle insanlar tarafından yönetilir olduk cümleten. neyse devam ediyorum. kontenjan artırımı yakın gelecekte hakikaten sadece "aspirin yazabilen" doktorlarla yüz yüze kalmamıza sebep olacak. tıpkı öğretmenler gibi kpss gibi sınavlarla atamalar başlayacak. ee sadece aspirin yazan adama biz niye diğer sağlık çalışanlarından fazla maaş verelim ki diyecekler. en azından hemşireler aşı vurmayı biliyor, kan almayı biliyor; ebeler doğurtabiliyor, hasta bakıcılar sabahlara kadar hastaların cefalarını çekiyorlar, diyecekler... hatta diyorlar bile. dayağın büyüğünü yemeye devam edecekler çünkü halk katıksız hizmet bekler, 5 dakikada muayene olmayı bekler. çünkü yöneticileri 5 dakikada hasta bakılabileceğini salık vermiş. onlardan iyi bilecek değilsiniz ya... bu hizmetleri göremezse de bir güzel afiyetle sopa atar. üstelik 36 saat saatlik nöbetin sonunda bir muayeneye denk gelmiş de olabilirsiniz. doktor da 36 saatlik uykusuzluğun ardından hafif sinirlenmiş, dikkati dağılmış olabilir. dayak için bir gerekçe daha.

    pardon. 36 saat nöbeti 24'e indirdiler gencecik bir kızın nöbet çıkışı elim bir trafik kazası geçirmesi sonucunda. malum bizde işler böyle yürür. sobanın sıcak olduğunu dokunmadan anlayamayız zira. neyse... 36 saat 24'e düştü diye duyurdular ama bu sebeple nöbet parasının kesildiğini kimselere duyurmadılar. e tutmadığı nöbetin parası kesilir tabi demeyin. tuttuğu nöbetin parasından kesiliyor çünkü:) bakın sağlık sisteminde şöyle bir olay var. asistan hekimler ayda 7 nöbetten fazla tutamaz fazlasının parasını devlet vermez. ama hiçbir asistan hekim 7'den aşağı nöbet tutmaz ve yalnızca 7 tanesinin parasını alır. yani 10 nöbet tutar ve artık 36 saat tutmuyorsun diye 7 nöbet parasını da elinden alırlar.

    bir meslek grubunun niteliği, itibarı, parası pulu 20 senede nasıl sıfırlanır sorusu bu şekilde cevaplanmış olur değerli dostlar. çok değerli bir hekimin çok güzel bir sözü vardı. onunla yazımı bitireyim. der ki "hekimlerin kalitesini umursamayan özel doktor sahipleri. unutmayın hekim size her yerde lazım. evet belki böbreğin ağrır şehirdeki en iyi doktoru araştırabilirsin. gidebilirsin. ama yarın öbür gün bolu'ya giderken bir trafik kazası geçirirsen seni "alelade" bir hastanenin "alelade" bir doktoruna teslim ederler. o yüzden doktorların vasat olma şansı yoktur."

    tıp bayramınız kutlu olsun sevgili doktorlar...
  • 69
    hepsine bas sagligi diledim yazarlardir diger butun doktorlar ile birlikte.
    bugun yine bir hastanede bir doktor vahseti yasandi.
    sabirlar dilerim.
    maalesef bir zihniyete kurban verdik kendisini. eskiden doktorlar karsisinda ceketinin onunu ilikleyen halktan doven olduren bir halka donustuk.
    cunku basimizdakiler her okumus egitimli insani halka dusman ettiler.
    onlari hedef gosterdiler. ısterlerse gitsinler dediler, itibar suikasti yaptilar.
    bu kadar itibarsizlastirilan bir meslek grubu cahil halk tarafindan artik hor gorulmeye itilmeye kakilmaya baslandi.
    ve maalesef bugun bu aci olay yasandi.
  • 70
    geleceğe dair umudu kalmamış intörn bir doktor olarak aralarında bulunacağım, bulunduğum yazarlar. can güvenliği konusunda soru işaretleri olan, kendi geçim sıkıntısı altındayken başkasının derdine deva olması beklenen bir grubun bu ülkede nasıl umudu kalsın ki ? sözlükte yer alan ve yurtdışında doktorluk yapan sayın abilerim, benimle gidiş konusunda fikir alışverişinde bulunursanız çok memnun olurum. mesaj kutumun yeşillenmesini bekliyorum.
  • 71
    bugün 8 ameliyat yaptım. ayaklarımın ağrısından tek düşündüğüm şey evime gidip uyumakken aldığım haberden sonra ne uyuyabiliyorum ne dinlenebiliyorum ne de başka bir şey yapabiliyorum. allah sizi inandırsın hastanede işim bittikten tam 1 saat sonra kalkabildim ölüm haberini aldığım koltuktan. içim acıyor. verdiğim emeklere lanet okumama ramak kaldı. içimdeki meslek aşkı zaten öleli çok oldu da, her gün artık içimdeki insanlığı da öldürmeye başladılar. bizi göz göre göre insan tedavi etmekten vazgeçirmeye çalışıyorlar. yapabildiğimiz ameliyatların %30'unu yapar olduk artık biliyor musunuz? riskli bir ameliyatın doğal bir sonucu olan ölüm gerçekleşir de aile beni darp ederse/vurursa diye korkmaktan artık iyice vaka almaya çekinir olduk. bu hak etmediğimiz muamele böyle arsızca devam ederse yakında hiç bir ameliyata dokunmamaya başlıycaz. benim aşık olduğum bir karım var, sevdiğim bir geniş ailem var, benim yaşayacak yıllarım, tadacağım tecrübelerim var. benim en sonunda huzur bulduk diyerek anmak isteyeceğim emeklilik günlerim var. benim önümde upuzun bir hayat var. ben neden rahatça yaşayabileceğim bir hayattan vazgeçip de risk alıp birilerini hayata bağlamaya çalışıyorum? karşılığında gerçekten bunları mı hak ediyoruz? gerçekten boğazım düğüm düğüm 3 saattir. adını tam koyamadığım duygular yaşıyorum. gencecik bir adamın artık -var ise- çocuğuna sarılamayacağını, eşini öpemeyeceğini, ailesinin yapayalnız kalacağını ve bunun nedeninin sadece allah'ın yazdığı kadere karşı gelememek ve hastayı kurtaramamak (kimbilir ne çok uğraşmıştır) olduğunu gördükçe bu ülkede artık doktorluk yapmaktan tiksindiğimi defa defa farkediyorum.

    burada doktor duyarı yapmak istemiyorum. ama kendimi o kadar yalnız hissediyorum ki anlatamam size. bu hafta başında avrupa board sınavını geçip avrupada yeterlilik diyebileceğim bir belge almıştım, mesleğime hevesle sarılmaya çalışıyordum hala. bu belgeleri alırken de amacım ülkemde gururla başarıyla mesleğimi icra etme düşüncesiydi sadece. bugüne kadar bir kere bile yurtdışına gideceğim dememiştim. ama bugünkü haberden sonra savaşmaya da bu cehalet yuvası toprakları aydınlatmaya çalışmaya da yorulduğumu hissediyorum. belki de gitmek zamanıdır, belki de giderlerse gitsinler diyenlerin sözüne kulak vermek lazımdır.

    amma kafa ütüledin diyenler de olabilir. dediğim gibi duyar kasmak değil amacım. sadece ne kadar yıldığımızı çevremdeki herkese göstermeye çalışıyorum. yoruluyoruz ama dayanıyoruz, darp ediliyoruz ama dayanıyoruz dedik. ama bu sefer öldürülüyoruz ve dayanacak ne gücümüz ne de zamanımız kaldı artık.
  • 72
    üç ay önce belfıtığı ameliyatı oldum. bir ay önce eşimin safra kesesi alındı. özellikle safra kesesini alan komşumuz genel cerrahın sürekli bizi ameliyatın riskleri ile ilgili uyarması ve sonra bir dertleşmemizde olurda bir komplikasyon gelişirse ve sonrasında suçlanırmışım diye duyduğu korkuyu gözünde gördüm. hatalı ameliyatlar yok mu, mutlaka var. örneğin bulunduğum ilçede bir genel cerrah yanlışlıkla damarı kesmiş ve safra kesesi ameliyatında hastayı kaybetmişler. bu işin mutlaka riskleri var hataları var sonuçta binlerce can kurtarıyorsun ve mutlaka bir tane yanlış olabiliyor. ve sonuç olarak artık doktorlar riske girmemek için cerrahi dalları seçmiyorlar.

    sabırlar dilediğim yazarlardır.
App Store'dan indirin Google Play'den alın