• 30105
    tek hamle...

    keşke demekten kendimi alamıyorum. kendimi yiyeceğim oturduğum yerde. istanbul soğuk. kasırga diyorlar. bir titreme var, soğuktandır diyorlar. ne alaka? orta saha yoksunluğu çekiyorum.

    bu takımın sezonun ilk yarısındaki avrupa ve süper lig tezatlığındaki futbol macerasını izleyip aydınlanma yaşamayan çok az kişi vardır. diyeceğim aslında ama sosyal mecrada ve arkadaş çevresinde çokça tanık olduğumuz üzere aslında pek de az değilmiş. galatasaray'ın az yiyip dönmesini isteyen galatasaray taraftarları mı dersiniz yoksa "bu gece iyi eğlence var" diye maç saatini bekleyen rakip takım taraftarları mı dersiniz...

    mevzu aslında çok basitti şu zamana kadar. bu takım böyle bir takım. bu takım profiline uygun olarak oynadığında istediğini alıyordu. profilinin dışına çıkmaya çalıştığında dağılıyordu sadece. bunu bu sezon boyunca çokça izledik.

    hayır. bu durumu oyuncuların avrupa'daki daha konsantre haline bağlayanlar da var. bu bir etken olmasının yanında aslında o kadar da değil. bu takımın karakteri bu. avrupa'nın anadolu'su mu diyelim... tamam tamam, yakıştıramıyoruz değil mi?

    fakat avrupa'da doğru oyun buydu. bakın mesela 2018 sezonu galatasaray şampiyonlar ligi macerasına. rakipleri nasıl domine ettiğimizi ama hiçbir şey elde edemediğimizi görebilirsiniz. en son dominant bir oyunla başarı elde ettiğimiz sezon drogba'lı, sneijder'li, prime selçuk'lu, melo'lu, eboue'li, god mod muslera'lı, burak'lı sezonumuz. o takım zaten dominant olsun diye kurulmuş bir takımdı.

    durum bu zaten. bu takım değil. hiç olmadı, kurulduğu andan itibaren. olabilir mi? farklı bir şekilde olabilir. teknik olarak değil, fiziksel olarak. hız oyunuyla, pres oyunuyla, direnç oyunuyla. atakların niteliğini değil niceliğini artırarak...

    bu bakımdan avrupa'daki oyun aslında oturuyordu bu takıma. ama eksikti. çünkü bu takım her ne kadar iyi bir şekilde kapansa da, üretemiyordu. sonuç alamıyordu. sonuçtan kasıt gol.

    farkına varamadığımız nokta buydu. transfer sürecinde. süper lig bizi kandırıyordu çünkü. bu takımın en büyük eksiği orta sahada topu alıp mesafe katedebilecek bir oyuncuydu. mesela taylan ilk topu aldığında kenarlara hızla topu açabilecek bir oyuncu. hızlı oyun için çok ideal. ama o ilk topu kenarlara atacak pencereyi bulamadığında kilitleniyor oyun. ya da onun haricinde biri aldığında. berkan orta sahanın tamamen direnç noktası konumunda. cica ilk topu almasını istemeyeceğiniz bir oyuncu. ve her üçü de topla mesafe kat edebilen oyuncular değiller.

    bize melo gerekmiyordu. bize ndiaye gerekiyordu. bize pulgar değil, gedson gerekiyordu. bu yüzden eksiğimizi kapatamadık. bu takım tek bir orta saha transferi ile avrupa'da daha başka şeyler başarabilirdi. en basit örneğiyle dünkü barcelona maçında aslında orta sahadan topu alıp dikine topla ilerlenebilecek açıklıkları bıraktı barcelona. çok faydalanılabilirdi.

    ha bakın başka bir yararını daha söyleyeyim. eğer barcelona biraz olsun galatasaray'ı analiz etmişse bu durumun hayli farkındadır ve ona göre taktiğini ayarlamıştır. bu yüzden o alanlar görünebilirdir. çünkü oralarda açıklıklar olsa da galatasaray bunlardan faydalabilecek durumda değil. kim alıp gidebilir ki? taylan? soso? cica? pulgar? belki berkan? ama o da alıp götürse ne üretebilir? bir tek kerem sürüklüyordu. ama bu durum ideal mi? kerem'in orta sahadan topu alıp sürüklemesini değil, ileride topla buluşup tek hareketle işi bitirmesini istersiniz. ki gördük, sürükledi, ne oldu? üç kişiyle tepesine bindiler. çünkü tek kaldı, tek kalınca da o fiziksel sürtüşmeler sırasında hırplandı doğal olarak. sürükleyen kişi farklı olsaydı ve kerem o boş koşuyla atağı destekleseydi ne olurdu peki?

    dolayısıyla elimizde böyle bir oyuncu olsa barcelona oralara da önlem almak zorunda kalacaktı. bu durum barcelona'nın bu maçtaki gibi orta sahayı boşaltabilme lüksünden mahrum bırakacaktı. evet. barcelona barcelona. orta saha takımı. karakterinde var. ama sadece ben görmemişimdir sanırım sahadaki o at koşturulacak alanları.

    bu takım kendi oyun karakteri açısında iyi bir takımdı. eksiklikleri vardı ama iyi bir takımdı. eksikliklerini hiç gidermese de hala iyi bir takım. çünkü zaten iyi bir takımdı.

    ki bir dahaki sezona daha iyi bir takım olacaktı. kerem'in tek başına sürüklediği takıma yunus akgün eklecekti. solda kerem sağda yunus ile avrupa'da daha kıvama gelmiş bir takım olacaktık. planlama doğru yapılabilseydi eğer... bu transfer döneminde sadece 1 doğru orta saha transferi olsaydı, hem takımın oyunu 1-2 seviye yukarı çıkacaktı hem de yaz trasnfer döneminde yapmamız gereken daha az hamle olacaktı. bu yüzden yapmış olmak için yapılmış hamleleri hiç sevmiyorum. 1-2 adım sonrasını düşünmek gerektiği artık ne zaman kafamıza dank edecek merak ediyorum.

    bunları barcelona'dan beraberlikle dönmekten sebep yazmıyorum. uzun zamandan beri bu takımın ilk ve tek önceliğinin orta sahada topla alan kat edebilecek oyuncu olduğunu düşündüğümden/yazdığımdan yeniden yazıyorum.
App Store'dan indirin Google Play'den alın