537
dome hoca hakkında en çok hoşuma giden şey, aç bir hoca olması. bir teknik direktör olarak kendini ispat etmeye, pep öğrenme tekerlerinden kurtuldum artık bisikletimi kendim sürüyorum demeye ihtiyacı var. bu bağlamda onun galatasaray’a ihtiyacı daha fazla. yeni hoca arayışlarında çok dillendirdiğimiz genç, başarıya aç, gelişime açık, modern futbola hakim bir hoca kriterlerinin birisi hariç hepsini karşılıyor. kendisi genç olmasa da teknik direktörlüğü genç bir isim. tek soru işareti diye bahsedilen futbolcularla iletişim sorunu bile özellikle genç antrenörlerde sık karşılaşılan bir sorun. bazen kırk yıl gemicilik tecrübeniz olur. yirmi yedi yıl gemi kaptanlığı yaparsınız. sizi tecrübelisiniz diye yeni yapılan bir geminin kaptanı yaparlar. bu gemiyle ilk seferinizde daha önce defalarca geçtiğiniz güzergahta buz dağına çarpıp gemiyi batırabilirsiniz. belki kırk yıl tecrübeniz vardır ama titanic gibi bir gemiyle ilk tecrübenizdir. bazen de kovboy filmlerindeki gibi kasabaya yeni bir şerif gelir... mevcut durumda bizim gemi zaten su alıyor. kendisinden beklenti ise düşük. başarısız olma ihtimali daha fazla. başarısız olduğunda galatasaray bir geçiş dönemini atlatmış olur. dome hoca ise büyük bir fırsatı kaçırmış olur. başarılı olması durumunda ise yana yakıla ikinci bir pep arayan avrupa kulüplerini kapısına dizmesi olası. yani her iki durumda da cimbomda fazla kalacağına ihtimal vermiyorum. tabi gönül başarılı olmasını ve derwall’in yaptığı gibi büyük bir yapılanmanın öncüsü olmasını istiyor ama bu gönül galatasaray’a gelen her hoca hakkında böyle hissettiği için çok da şey yapmaya gerek yok. bu "kısa" dönemden beklentim; güçlü bir oyunumuzun olması, maçlardan sonra gazetelerde sarı kırmızı “dome dome kurşunu” manşetlerini görmek (allah tersten göstermez inş.). tribünlerin de ayrışmayı bırakıp şarkıyı söylemesi. umutlarımı yüksek tutmuyorum ama bir insan ancak dileyebilir. şarkıyı da dinlemek isteyenler için bırakıyorum. https://www.youtube.com/watch?v=xY8-vKsJ6QI