70
olmaması hepimiz için bir şeylerin iyiye gittiğine işaret edecek olan ve hiç bir zaman gerçekleşmemesi gereken dönem. fatih terim çok ama çok kariyerli bir teknik adam. kulüp için yaptıklarını yazmaya kalksak kelimeler yetmez. ama dünya futbolunun geçirdiği revize de aynı şekilde ortada. hoca "makas açıldı" gibi bir ibare kullanmıştı. bu ekonomik manada sarf edilen bir cümleydi. fakat futbol kültürü, oyun okuma becerisi vs anlamında da dünya futbolu ile fatih hoca futbolu arasında makas açılmıştı. kulüp içinde de, taraftarlar arasında da bu kadar cephe oluşmasının sebebi zaten devre arasına yenik girildiği ya da kötü futbol oynayarak girildiği yakın zamanda artık "şimdi devre arasında hoca takımı bir "uyarır" , 2. devre aslanlar gibi maçı çeviririz" algısının artık herkes tarafından yitirilmesi idi.
kaos futbolunu oynamayı biliyor ve seviyorken, inancı ve taraftarın arzusunu arkaya aldığında takımın neler yapacağını yıllardır gözümüzle görüyorken, inanmışlığın kulübün her seviyesinde ortadan kalkması ne yazık ki bardağı taşırdı.
bu sebeple de umarım bir daha fatih hoca kulüp kapısından teknik direktör apoletiyle asla girmez. kulübün bir anahtarı kendisine rahatlıkla verilebilir, dilediği zaman "onursal teknik adam" sıfatıyla mentörlük de yapmak isterse yapabilir. ama eğer bir kez daha kendisine yönelip teknik direktörlük unvanı vermek istersek kulüp olarak başarılı olamamış, yönetim sınıfta kalmış, avrupa ile makas daha da açılmış demektir.
bundan sonra bizler yeni anlayışla, yeni teknik adamlarla bir başarı arayışı içerisinde olmalı, canımız ciğerimiz fatih hocamız da bizim bu arayışımızı kucağında torunlarıyla, yüreğinde galatasaray sevdasıyla evinden ya da locasından izlemeli. şampiyonluk kutlamalarımızda stadyuma gelmeli. kameralar ona çevrildiğinde, stadyumda kopacak alkış tufanıyla, "imparator" tezahüratlarıyla yüzünde oluşacak gülümsemeyle elini sallamalı, elini kalbine götürüp selam durmalı. bizler de yanımıza dönüp "hatırlıyor musunuz nasıl çevirmişti mersin idman yurdu ve orduspor maçlarını 2012-2013 sezonunda, hoca her iki maçta da sinirlenip atılmıştı ama işe yaramıştı", "nasıl da fethetmişti kadıköy'ü hoca" diyerek onun güzel zamanlarını anmalıyız.
kaos futbolunu oynamayı biliyor ve seviyorken, inancı ve taraftarın arzusunu arkaya aldığında takımın neler yapacağını yıllardır gözümüzle görüyorken, inanmışlığın kulübün her seviyesinde ortadan kalkması ne yazık ki bardağı taşırdı.
bu sebeple de umarım bir daha fatih hoca kulüp kapısından teknik direktör apoletiyle asla girmez. kulübün bir anahtarı kendisine rahatlıkla verilebilir, dilediği zaman "onursal teknik adam" sıfatıyla mentörlük de yapmak isterse yapabilir. ama eğer bir kez daha kendisine yönelip teknik direktörlük unvanı vermek istersek kulüp olarak başarılı olamamış, yönetim sınıfta kalmış, avrupa ile makas daha da açılmış demektir.
bundan sonra bizler yeni anlayışla, yeni teknik adamlarla bir başarı arayışı içerisinde olmalı, canımız ciğerimiz fatih hocamız da bizim bu arayışımızı kucağında torunlarıyla, yüreğinde galatasaray sevdasıyla evinden ya da locasından izlemeli. şampiyonluk kutlamalarımızda stadyuma gelmeli. kameralar ona çevrildiğinde, stadyumda kopacak alkış tufanıyla, "imparator" tezahüratlarıyla yüzünde oluşacak gülümsemeyle elini sallamalı, elini kalbine götürüp selam durmalı. bizler de yanımıza dönüp "hatırlıyor musunuz nasıl çevirmişti mersin idman yurdu ve orduspor maçlarını 2012-2013 sezonunda, hoca her iki maçta da sinirlenip atılmıştı ama işe yaramıştı", "nasıl da fethetmişti kadıköy'ü hoca" diyerek onun güzel zamanlarını anmalıyız.