455
şanlı galatasaray'ımızın tarihindeki hatırı sayılır rezilliklerden biri olarak yerini almış olan müsabaka.
bir alt kümede fikstürü doldurmak için mücadele eden, yedi mi sekiz mi eksikle ve yedek kaleciyle gelen denizlispor bile galatasaray'ın zaaflarını çözebiliyor. sol tarafın zayıf karnı olduğunu bilip az da olsa yapabildiği kontra atağı oradan yapıyor, maçtan önce hücumda o tarafa doğru gidecek şekilde taktik belirliyor. kalede kaleci değil de bir sıradan vatandaş olduğunu görünce kornerleri bile bam güm kaleye vuruyor. koskoca galatasaray, bir alt ligde formaliteden oynayan o kadar eksikli rakibine karşı 90 küsuruncu dakikada kendi sahasında önde olduğu maçı berabere bitirmeyi bile beceremiyor. önce orta sahada bir panik kartı, sonra da kornerde altı pasın içinde rakip oyuncu yokken kendi kendine atılan bir gol...
bu basitlik, bu acizlik insanın canını çok acıtıyor. rakip kaleci formda olur, senin forvetler şanssız olur. hatta bazen ikisi birden aynı güne denk gelir. saha kaygandır, top yuvarlaktır, yeni yıl arifesidir falan bir sürü şey olur. hepsini de hoş görecek bir frekans olur.
ama bu acziyetin ne bahanesi kaldı artık ne de hoş görebilecek bir tarafı.
buz gibi havada, mesai günü gece 12'ye kadar ulaşım yönünden ucube stadımızda kalan taraftara üzüldüm bir tek.
çünkü bu takım artık üzülecek kıvamı da geçti. birileri çıkıp bu rezilliğin hesabını vermeli, birileri çıkıp hesabını sormalı, birileri de diyetini ödemeli.. ...
bir alt kümede fikstürü doldurmak için mücadele eden, yedi mi sekiz mi eksikle ve yedek kaleciyle gelen denizlispor bile galatasaray'ın zaaflarını çözebiliyor. sol tarafın zayıf karnı olduğunu bilip az da olsa yapabildiği kontra atağı oradan yapıyor, maçtan önce hücumda o tarafa doğru gidecek şekilde taktik belirliyor. kalede kaleci değil de bir sıradan vatandaş olduğunu görünce kornerleri bile bam güm kaleye vuruyor. koskoca galatasaray, bir alt ligde formaliteden oynayan o kadar eksikli rakibine karşı 90 küsuruncu dakikada kendi sahasında önde olduğu maçı berabere bitirmeyi bile beceremiyor. önce orta sahada bir panik kartı, sonra da kornerde altı pasın içinde rakip oyuncu yokken kendi kendine atılan bir gol...
bu basitlik, bu acizlik insanın canını çok acıtıyor. rakip kaleci formda olur, senin forvetler şanssız olur. hatta bazen ikisi birden aynı güne denk gelir. saha kaygandır, top yuvarlaktır, yeni yıl arifesidir falan bir sürü şey olur. hepsini de hoş görecek bir frekans olur.
ama bu acziyetin ne bahanesi kaldı artık ne de hoş görebilecek bir tarafı.
buz gibi havada, mesai günü gece 12'ye kadar ulaşım yönünden ucube stadımızda kalan taraftara üzüldüm bir tek.
çünkü bu takım artık üzülecek kıvamı da geçti. birileri çıkıp bu rezilliğin hesabını vermeli, birileri çıkıp hesabını sormalı, birileri de diyetini ödemeli.. ...