950
hüzünlü bir şarkının hiç bitmeyen nakaratı.
sponsoru yok. taraftarı yok. salonu desen var ama soyunma odası neredeyse yok. yöneticisi takıma düşman. takımı yöneticilere düşman değilse bile tiksinerek bakıyor. her maçı ayrı bir eziyet ve sürekli maçı var. destek olan yok ama nedense eleştiren, yerden yere vuran, hakaret eden bir milyon insan var.
bir de müzesinde 3 tane avrupa kupası var. bir tanesi o kupayı alıp ezeli rekabette üste çıkmak için 20 senedir her sene 2 milyon dolar harcayıp da istikrarlı şekilde babayı alan ezeli rakibin elinden alınmış. zaten kabahatlerin en büyüğü o kupa(lar)...
ben ki "sen şube hakkında bu kadar çok şeyi nasıl bilebiliyorsun anlamıyorum" lafını defalarca duymuş insanım. burak elmas'ın seçim sürecine damgasını vuran clubhouse maymunlukları sırasında bir dolu insanla tanıştım. basketbol şubesinin asıl sahibi olan, basketboldan anlamayan ama adamcılıkta ve caka satmakta master seviyede olan. zaten ismen tanımasak da biliyorduk, yaşıyorduk yaptıklarının bedelini...
bunların yüzüne sövmüşlüğü olan arkadaşım da var, binbir platformda binbir şekilde yüzünlerine yedikleri naneleri çarpmışlığım(ız) var, bunların tezgahını bozmak adına kendi kendini sürgün eden bile var.
utanmıyorlar.
belki bir mucize olur, birileri bu takımı kapatır. federasyon bir şeyler yapar, entegre olamayıp lige çıkamaz hale geliriz.
belki elde kadehle cemiyette orada burada caka satamaz hale gelip "bir takımı ayakta tutamadınız" diye dalga geçilince bir parça utanırlar.
hani doğru düzgün bir takım, yönetim, sponsor vs. olacağından değil. maksat içimiz soğusun...
sponsoru yok. taraftarı yok. salonu desen var ama soyunma odası neredeyse yok. yöneticisi takıma düşman. takımı yöneticilere düşman değilse bile tiksinerek bakıyor. her maçı ayrı bir eziyet ve sürekli maçı var. destek olan yok ama nedense eleştiren, yerden yere vuran, hakaret eden bir milyon insan var.
bir de müzesinde 3 tane avrupa kupası var. bir tanesi o kupayı alıp ezeli rekabette üste çıkmak için 20 senedir her sene 2 milyon dolar harcayıp da istikrarlı şekilde babayı alan ezeli rakibin elinden alınmış. zaten kabahatlerin en büyüğü o kupa(lar)...
ben ki "sen şube hakkında bu kadar çok şeyi nasıl bilebiliyorsun anlamıyorum" lafını defalarca duymuş insanım. burak elmas'ın seçim sürecine damgasını vuran clubhouse maymunlukları sırasında bir dolu insanla tanıştım. basketbol şubesinin asıl sahibi olan, basketboldan anlamayan ama adamcılıkta ve caka satmakta master seviyede olan. zaten ismen tanımasak da biliyorduk, yaşıyorduk yaptıklarının bedelini...
bunların yüzüne sövmüşlüğü olan arkadaşım da var, binbir platformda binbir şekilde yüzünlerine yedikleri naneleri çarpmışlığım(ız) var, bunların tezgahını bozmak adına kendi kendini sürgün eden bile var.
utanmıyorlar.
belki bir mucize olur, birileri bu takımı kapatır. federasyon bir şeyler yapar, entegre olamayıp lige çıkamaz hale geliriz.
belki elde kadehle cemiyette orada burada caka satamaz hale gelip "bir takımı ayakta tutamadınız" diye dalga geçilince bir parça utanırlar.
hani doğru düzgün bir takım, yönetim, sponsor vs. olacağından değil. maksat içimiz soğusun...