232
arkadaşlar öncelikle çok keyifli bir haftayı geride bıraktık. gerçekten italyadan puanla dönme zorunluluğu olan bir maçta kendimizden daha kaliteli bir kadroya karşı deplasmanda neredeyse hiç heyecanlanmadan maçı bitirdik. genel olarak baktığımızda evimizde rahat kazanacağımız lokomotif maçında rakibe 2 puan hediye edişimizi de göz önüne alırsak hakikaten çok net bir grup aşaması geçirdik. bizim gibi henüz yeni kurulmuş ve yaş ortalaması 25 civarinda gezen bir takım için muazzam bir başarı.
ancak üzücü olan bir nokta var ki basın tıklanmayı ve izlenmeyi arttırmak için "havada 2000 yılı kokusu var" propagandasına çok erken başladı. fatih hocaya herkes aynı soruyla gittikçe hoca da "bir hayalimiz var" söylemini bir çok röportajda yinelemek durumuna kaldı. ben kendisinin şu aşamada bunu sürekli konuşmaktan keyif aldığını düşünmüyorum şahsen.
başarılı olduğumuzu inkar etmiyoruz tabi. son 32 yerine son 16 turuna kalmak inanılmaz bir eşik atlamadır. mart ayında hala bir perşembe gecesi maç yapacak olmak inanılmaz keyifli. 1 tur geçmemiz halinde içinde "final" kelimesi barındıran turlara çıkmaya başlayacağız. son 32 turunda bir çok güçlü takımın birbirini kırma ihtimali de tabii ki mevcut. tüm bunlar birleşince paralel evrenlerin birinde belki de o kupanın kulpundan tutuyoruzdur kim bilir? ancak henüz kupada barçadan dortmunda kadar hakikaten herhangi bir iki ayaklı mücadelede elenmesi neredeyse imkansız olan takımlar var. oynadığımız oyunla belki biraz zor gol yeriz ama çok da zor gol atarız. mohamedin bozulan ritmi ve hızlı hücumlarda doğru karar verme oranının düşüklüğü, diagnenin gol pozisyonu anlamında ekmeğini taştan çıkaramayan bir ceza sahası oyuncusu olması, halilin zaten gol konusunda acemi olmasi gibi ciddi bir forvet problemimiz var. kanat oyuncularına baktığımızda top oynamak için hiç bir motivasyonu kalmamış feghouli ve papatya falı gibi yoluna devam eden morutan var. ben şu kadroda uefa için söylüyorum her maçta keremin yanında yeterli görmesem de babelin oynayacağını düşünüyorum çünkü takımda başarı kavramıyla motive olan bir kaç oyuncudan biri babel. kerem ve babel ikilisi önlerinde bahsettiğim yarım forvetlerle birlikte barçaya gol atabilir mi? işte bu hikayeyi gözümde canlandırdığımda hiç de asarız keseriz diyemiyorum.
savunma bloğumuzun çok sağlam olduğunu, ortasahaya hazır bir gedson gelmesi halinde uefa standartlarında olabileceğini söyleyebilirim. ancak bizim bahsedilen hayallere göz kırpabilmemiz için ileri 3 hücum oyuncusundan ciddi verim almamız şart. maç olur yarım pozisyondan çıkardığın bir golle turu koparırsın, ama bizim takımın turu koparacak golü atması için önce 5 tane harcaması âdetimiz oldu. bu tip bir hücumcu grubuyla büyük başarılar elde etmek bana kalırsa imkansıza yakın. ben aylar önce de söylemiştim. çeyrek final bu takım için başarıdır. yarı final rüyadır. final ve kupa ise neredeyse mucize. bir mucizenin peşine düşmek hepimiz için çok keyifli. heyecanlıyız. ancak bu sene varacağımız yerin hayalinden ziyade yolculuktan keyif alacağımız yılda olduğumuzu unutmayalım. belki bir kac yıl sonra kupanın kulpuna uzanacak gücümüz olur ancak bu sene için çeyrek final görmek hepimizi sabahlara kadar sevinecek derecede tatmin etmeli. bu sonuca burun kıvırmak hem takımın hem de bizlerin motivasyonunu bozacaktır.
yanlış hayallere kapılmadan, gerçekçi olmalı ve bu seneki başarımızın tadını çıkarmalıyız. yanlış beklenti herkesi yaralar.
ben bu seneden razıyım, şimdiye kadarki mutluluk bile beni tatmin etti. üzerine bir adım bile atsak demeyin keyfime.
ne demiş şair;
"kuş ölür sen uçuşu hatırla."
biz bu sene uçuştan keyif almaya bakalım...
ancak üzücü olan bir nokta var ki basın tıklanmayı ve izlenmeyi arttırmak için "havada 2000 yılı kokusu var" propagandasına çok erken başladı. fatih hocaya herkes aynı soruyla gittikçe hoca da "bir hayalimiz var" söylemini bir çok röportajda yinelemek durumuna kaldı. ben kendisinin şu aşamada bunu sürekli konuşmaktan keyif aldığını düşünmüyorum şahsen.
başarılı olduğumuzu inkar etmiyoruz tabi. son 32 yerine son 16 turuna kalmak inanılmaz bir eşik atlamadır. mart ayında hala bir perşembe gecesi maç yapacak olmak inanılmaz keyifli. 1 tur geçmemiz halinde içinde "final" kelimesi barındıran turlara çıkmaya başlayacağız. son 32 turunda bir çok güçlü takımın birbirini kırma ihtimali de tabii ki mevcut. tüm bunlar birleşince paralel evrenlerin birinde belki de o kupanın kulpundan tutuyoruzdur kim bilir? ancak henüz kupada barçadan dortmunda kadar hakikaten herhangi bir iki ayaklı mücadelede elenmesi neredeyse imkansız olan takımlar var. oynadığımız oyunla belki biraz zor gol yeriz ama çok da zor gol atarız. mohamedin bozulan ritmi ve hızlı hücumlarda doğru karar verme oranının düşüklüğü, diagnenin gol pozisyonu anlamında ekmeğini taştan çıkaramayan bir ceza sahası oyuncusu olması, halilin zaten gol konusunda acemi olmasi gibi ciddi bir forvet problemimiz var. kanat oyuncularına baktığımızda top oynamak için hiç bir motivasyonu kalmamış feghouli ve papatya falı gibi yoluna devam eden morutan var. ben şu kadroda uefa için söylüyorum her maçta keremin yanında yeterli görmesem de babelin oynayacağını düşünüyorum çünkü takımda başarı kavramıyla motive olan bir kaç oyuncudan biri babel. kerem ve babel ikilisi önlerinde bahsettiğim yarım forvetlerle birlikte barçaya gol atabilir mi? işte bu hikayeyi gözümde canlandırdığımda hiç de asarız keseriz diyemiyorum.
savunma bloğumuzun çok sağlam olduğunu, ortasahaya hazır bir gedson gelmesi halinde uefa standartlarında olabileceğini söyleyebilirim. ancak bizim bahsedilen hayallere göz kırpabilmemiz için ileri 3 hücum oyuncusundan ciddi verim almamız şart. maç olur yarım pozisyondan çıkardığın bir golle turu koparırsın, ama bizim takımın turu koparacak golü atması için önce 5 tane harcaması âdetimiz oldu. bu tip bir hücumcu grubuyla büyük başarılar elde etmek bana kalırsa imkansıza yakın. ben aylar önce de söylemiştim. çeyrek final bu takım için başarıdır. yarı final rüyadır. final ve kupa ise neredeyse mucize. bir mucizenin peşine düşmek hepimiz için çok keyifli. heyecanlıyız. ancak bu sene varacağımız yerin hayalinden ziyade yolculuktan keyif alacağımız yılda olduğumuzu unutmayalım. belki bir kac yıl sonra kupanın kulpuna uzanacak gücümüz olur ancak bu sene için çeyrek final görmek hepimizi sabahlara kadar sevinecek derecede tatmin etmeli. bu sonuca burun kıvırmak hem takımın hem de bizlerin motivasyonunu bozacaktır.
yanlış hayallere kapılmadan, gerçekçi olmalı ve bu seneki başarımızın tadını çıkarmalıyız. yanlış beklenti herkesi yaralar.
ben bu seneden razıyım, şimdiye kadarki mutluluk bile beni tatmin etti. üzerine bir adım bile atsak demeyin keyfime.
ne demiş şair;
"kuş ölür sen uçuşu hatırla."
biz bu sene uçuştan keyif almaya bakalım...