29089
çok iyi futbolculardan oluşmaktadır. avrupa'da gayet iyi sonuçlar alırken, ligde liderin çok uzağında kalmasının 2 nedeni olduğunu düşünüyorum.
1- tff ve hakemlerin galatasaray'a karşı tavrı.
2- terim'in avrupa maçlarında çözdüğü problemleri ligde çözememesi. (oyun düzenleri ve kadro seçimleri)
1 nolu mesele yıllardır vuku buluyor. normalleştirmek için yazmıyorum. böyle bir saçmalığı asla kabul edecek değiliz hiçbirimiz. ancak aysal da, cengiz de iyi kötü mücadele etti. hem de terim, galatasaray'a karşı bu tutuma rağmen başarılı oldu. bugün aynı mücadelenin burak elmas yönetimi tarafından da yürütülüyor olması gerekir. yürütülüyorsa da ben sonuç göremiyorum. yönetim, bunca yatırımın yanlış hakem kararlarıyla hiç edilmesine karşı doğru aksiyonları alamıyorsa biz ne yapalım? taraftara yazık değil mi? bu yatırımlara ve gelecek planlarına yazık değil mi? daha beşiktaş maçında galatasaray aleyhine verilen hakem kararları sonrası, yönetimin hemen aksiyon alması gerektiğini yazdığımda, bu yönetimin farklı bir tarzı olduğu, hakemler hakkında çıkıp bağırıp çağırmaması gerektiği falan yazıldı. iyi de sonuç ne? bu tarz ile sonuç alınabiliyor mu? neden gece gündüz hakem konuşuyoruz o halde? fatih terim acaba kendisini mustafa cengiz yönetimi zamanında olduğu gibi hala yalnız hissediyor mu?
2 nolu mesele için ise artık ben umudumu kaybettim. avrupalı adam hücum ediyor, futbol oynuyor, yatmıyor, 11 kişi topun arkasına geçmiyor. terim'in oturtmak istediği oyun düzeni orada iş yapıyor. göğsümüz kabarıyor, heyecanla uefa takım sıralamasını takip ediyoruz. bayrağımız avrupa'da dalgalanıyor. peki sürekli kapanan, zamana oynayan, 11 kişiyle bekleyen, gerektiğinde önde pres yapan ligdeki takımlara karşı neden farklı bir çözüm bulamıyor terim? avrupa liginde lider olup ligde 15 haftada liderin 16 puan gerisinde kalmak nedir? sadece kapanan ve 1 puana razı takımlar dahi bir duran top kazandığında altın muamelesi yapıyor. biz ne yapıyoruz? duran toplarımız ne durumda? kapanan rakipleri neden açamıyoruz ya da neden kalemizde sürekli tehdit oluşturabiliyorlar? rakiplerimiz atletico, milan, manchester falan mı? neden kadro optimum verimlilikle kullanılmıyor? bir oğulcan vardı, ne oldu ona? bir gustavo vardı, ne oldu? bartuğ düzenli olarak a takıma adapte edilemez miydi? kılınç, mostafa, oğulcan, diagne gibi adamlardan türkiye liginde verim alınamıyorsa neyi konuşuyoruz?
yukarıda 1 nolu mesele diye adlandırdığım sürecin sahibi burak elmas yönetimi; 2 nolu mesele diye adlandırdığım sürecin sahibi fatih terim ve ekibidir. bu sorunları çözemiyorlarsa taraftarın kendisini fazla üzmesine hiç gerek yok.
1- tff ve hakemlerin galatasaray'a karşı tavrı.
2- terim'in avrupa maçlarında çözdüğü problemleri ligde çözememesi. (oyun düzenleri ve kadro seçimleri)
1 nolu mesele yıllardır vuku buluyor. normalleştirmek için yazmıyorum. böyle bir saçmalığı asla kabul edecek değiliz hiçbirimiz. ancak aysal da, cengiz de iyi kötü mücadele etti. hem de terim, galatasaray'a karşı bu tutuma rağmen başarılı oldu. bugün aynı mücadelenin burak elmas yönetimi tarafından da yürütülüyor olması gerekir. yürütülüyorsa da ben sonuç göremiyorum. yönetim, bunca yatırımın yanlış hakem kararlarıyla hiç edilmesine karşı doğru aksiyonları alamıyorsa biz ne yapalım? taraftara yazık değil mi? bu yatırımlara ve gelecek planlarına yazık değil mi? daha beşiktaş maçında galatasaray aleyhine verilen hakem kararları sonrası, yönetimin hemen aksiyon alması gerektiğini yazdığımda, bu yönetimin farklı bir tarzı olduğu, hakemler hakkında çıkıp bağırıp çağırmaması gerektiği falan yazıldı. iyi de sonuç ne? bu tarz ile sonuç alınabiliyor mu? neden gece gündüz hakem konuşuyoruz o halde? fatih terim acaba kendisini mustafa cengiz yönetimi zamanında olduğu gibi hala yalnız hissediyor mu?
2 nolu mesele için ise artık ben umudumu kaybettim. avrupalı adam hücum ediyor, futbol oynuyor, yatmıyor, 11 kişi topun arkasına geçmiyor. terim'in oturtmak istediği oyun düzeni orada iş yapıyor. göğsümüz kabarıyor, heyecanla uefa takım sıralamasını takip ediyoruz. bayrağımız avrupa'da dalgalanıyor. peki sürekli kapanan, zamana oynayan, 11 kişiyle bekleyen, gerektiğinde önde pres yapan ligdeki takımlara karşı neden farklı bir çözüm bulamıyor terim? avrupa liginde lider olup ligde 15 haftada liderin 16 puan gerisinde kalmak nedir? sadece kapanan ve 1 puana razı takımlar dahi bir duran top kazandığında altın muamelesi yapıyor. biz ne yapıyoruz? duran toplarımız ne durumda? kapanan rakipleri neden açamıyoruz ya da neden kalemizde sürekli tehdit oluşturabiliyorlar? rakiplerimiz atletico, milan, manchester falan mı? neden kadro optimum verimlilikle kullanılmıyor? bir oğulcan vardı, ne oldu ona? bir gustavo vardı, ne oldu? bartuğ düzenli olarak a takıma adapte edilemez miydi? kılınç, mostafa, oğulcan, diagne gibi adamlardan türkiye liginde verim alınamıyorsa neyi konuşuyoruz?
yukarıda 1 nolu mesele diye adlandırdığım sürecin sahibi burak elmas yönetimi; 2 nolu mesele diye adlandırdığım sürecin sahibi fatih terim ve ekibidir. bu sorunları çözemiyorlarsa taraftarın kendisini fazla üzmesine hiç gerek yok.