28829
bu takıma öyle bir duyguyla bağlıyız ki müthiş oynadığımız maçtan sonra alınan bir puan bile (bkz: 4 kasım 2021 galatasaray lokomotif moskova maçı) sanki kalbimize saplanmış hançer acısı veriyor. bunu hem kendime gülerek hem de kızarak söylüyorum aslında. hiçbir şeye aşırı tepki vermeyen, vereceği tepkiyi mümkün olduğunca mantık süzgecinden geçirmeye çalışan ben konu galatasaray olunca en refleksif insana dönüşüyor. buna da aşk diyoruz herhalde. ne yapalım keşke bu kadar sevmeseydik ama madem sevdik cefası da sefası da bizim.
bu duygu yoğunluğunu yaşadığımı bildiğim için maçlardan hemen sonra mümkün mertebe entry girmemeye çalışıyorum. gece sakinleşince varsa üç beş kelamım naçizane yazıyorum.
neyse konuya dönecek olursak takımımız gerçekten çok doğru bir yolda gitmektedir. gençleşme operasyonu artık bizim için bir tercih değil zorunluluktu. ya bu deveyi güdersin* ya da bu diyardan gidersin* konumundayız çok uzun süredir. gerek sattığın kadar al cezasının kalkması, gerek yeni yönetimin bakış açısı, gerekse de hocanın artık kısa süreli vizyondan uzun süreli vizyona dönüşü derken sezon başında güzel bir yapılanma yaptık.
tabii değirmenin suyu bizde sınırsız olmadığı için bunu bir nebze yapabildik. eksiklerimiz çok ama bu eksikleri gidermek de artık eldekileri kıymetlendirmekten geçiyor. kerem'i kıymetlendirdik, marcao'yu işledik, taylan'ı opsiyon haline getirdik, berkan'ı avrupa'ya tanıttık. daha bunlar başlangıç yarın öbür gün nellson, morutan, cica, barış alper gibi isimler de bu kervana katılacak. bunları yaparken de yarışma ortamından kopmamamız lazımdı. çünkü bir markaysanız yere düştüğünüzde bile rakibe acaba tekrar ayağa kalkar mı sorusunu sordurtmalısınız.
bunu da elimizden geldiği kadar yapmaya çalışıyoruz. yeniden avrupa'da önlem alınan takım konumuna gelmeye başlıyoruz. ligde ise büyük maçlara bence hazırlıklarımız çok doğru. tecrübe eksikliğini bariz yaşıyoruz. anadolu takımlarla oynanan maçlar ise şu an için soru işareti bende. henüz o basamağı atlayabildiğimizi düşünmüyorum.
takımımızın ilk ve en önemli problemi bence sağ bek pozisyonu. boey sakatlandığından beri yedlin ile orayı idare etmeye çalışıyoruz. ama oynamaya çalışan takımlarda bir pozisyonun bile idare edilmeye çalışılması çok büyük eksiler yazıyor. dikkat etmişsinizdir ki takım hücum yönünü sol taraf olarak belirlemiş durumda. çünkü yedlin'in hücum meziyeti yok. bu da bize tek kanattan oynama dezavantajını yaşatıyor. fark etmiyoruz belki ama inanılmaz eksi bir durum bu bizim açımızdan. rakibin önlem alma şansını artırıyoruz çünkü. bir diğer eksik noktamız pozisyonları gole çevirememe durumumuz. bunun da sebebi hocanın da dediği gibi oynayan halil'in atamaması, oynatamayan diagne ve mostafa'nın da göle daha yakın olması.* ilkini tercih ederek doğru yapıyoruz. bu gol problemi er ya da geç çözülecek bence. çünkü gol öyle büyülü bir şey ki onun tadını aldıktan sonra bırakmak çok zor. biz henüz alamadık ama yakın zamanda almaya başlayacağız ve hem forvetimiz hem arkasındaki oyuncularımız skor yükünü sırtlamaya başlayacak. son eksiğimiz ise 6 numara. gedson'u çok seviyorum ama takımımızın eksik parçası mı emin değilim. hem avrupa'nın tozunu yutmuş, hem liderlik özelliği olan bir 6 numara beni çok cezbediyor. paramızın formda topçuya yetmiyecegini düşünürsek bence gözden düşmüş 26-30 yaş aralığında liderlik özelliği ve kesiciliği yüksek bir 6 numara arayışlarında olmamız lazım. bu takıma gerektiğinde yerde yatacak, gerektiğinde rakiple dalaşacak, gerektiğinde topu dan dun ileriye vuracak ama bunu yaparken taraftarı da maçın içine sokacak bir isme ekmek gibi su gibi muhtacız. akıllara tabii ki melo geliyor ama artık yeni melo bulmanın vakti geldi. kendisi benim için futbolun tanrıları konumunda olsa da artık exleri next yapmayı bırakalım.
lafı çok uzattım ama sözün özü bu takım olacak bunu çok net hissettiriyor. ve değişmeyecek bir şey de var. biz bu takıma bu kadar bağlı olduğumuz sürece bir şekilde skor oyundan daha önemli bizim için. çünkü insanoğlu süreci değil sonucu hatırlar hep.
bu duygu yoğunluğunu yaşadığımı bildiğim için maçlardan hemen sonra mümkün mertebe entry girmemeye çalışıyorum. gece sakinleşince varsa üç beş kelamım naçizane yazıyorum.
neyse konuya dönecek olursak takımımız gerçekten çok doğru bir yolda gitmektedir. gençleşme operasyonu artık bizim için bir tercih değil zorunluluktu. ya bu deveyi güdersin* ya da bu diyardan gidersin* konumundayız çok uzun süredir. gerek sattığın kadar al cezasının kalkması, gerek yeni yönetimin bakış açısı, gerekse de hocanın artık kısa süreli vizyondan uzun süreli vizyona dönüşü derken sezon başında güzel bir yapılanma yaptık.
tabii değirmenin suyu bizde sınırsız olmadığı için bunu bir nebze yapabildik. eksiklerimiz çok ama bu eksikleri gidermek de artık eldekileri kıymetlendirmekten geçiyor. kerem'i kıymetlendirdik, marcao'yu işledik, taylan'ı opsiyon haline getirdik, berkan'ı avrupa'ya tanıttık. daha bunlar başlangıç yarın öbür gün nellson, morutan, cica, barış alper gibi isimler de bu kervana katılacak. bunları yaparken de yarışma ortamından kopmamamız lazımdı. çünkü bir markaysanız yere düştüğünüzde bile rakibe acaba tekrar ayağa kalkar mı sorusunu sordurtmalısınız.
bunu da elimizden geldiği kadar yapmaya çalışıyoruz. yeniden avrupa'da önlem alınan takım konumuna gelmeye başlıyoruz. ligde ise büyük maçlara bence hazırlıklarımız çok doğru. tecrübe eksikliğini bariz yaşıyoruz. anadolu takımlarla oynanan maçlar ise şu an için soru işareti bende. henüz o basamağı atlayabildiğimizi düşünmüyorum.
takımımızın ilk ve en önemli problemi bence sağ bek pozisyonu. boey sakatlandığından beri yedlin ile orayı idare etmeye çalışıyoruz. ama oynamaya çalışan takımlarda bir pozisyonun bile idare edilmeye çalışılması çok büyük eksiler yazıyor. dikkat etmişsinizdir ki takım hücum yönünü sol taraf olarak belirlemiş durumda. çünkü yedlin'in hücum meziyeti yok. bu da bize tek kanattan oynama dezavantajını yaşatıyor. fark etmiyoruz belki ama inanılmaz eksi bir durum bu bizim açımızdan. rakibin önlem alma şansını artırıyoruz çünkü. bir diğer eksik noktamız pozisyonları gole çevirememe durumumuz. bunun da sebebi hocanın da dediği gibi oynayan halil'in atamaması, oynatamayan diagne ve mostafa'nın da göle daha yakın olması.* ilkini tercih ederek doğru yapıyoruz. bu gol problemi er ya da geç çözülecek bence. çünkü gol öyle büyülü bir şey ki onun tadını aldıktan sonra bırakmak çok zor. biz henüz alamadık ama yakın zamanda almaya başlayacağız ve hem forvetimiz hem arkasındaki oyuncularımız skor yükünü sırtlamaya başlayacak. son eksiğimiz ise 6 numara. gedson'u çok seviyorum ama takımımızın eksik parçası mı emin değilim. hem avrupa'nın tozunu yutmuş, hem liderlik özelliği olan bir 6 numara beni çok cezbediyor. paramızın formda topçuya yetmiyecegini düşünürsek bence gözden düşmüş 26-30 yaş aralığında liderlik özelliği ve kesiciliği yüksek bir 6 numara arayışlarında olmamız lazım. bu takıma gerektiğinde yerde yatacak, gerektiğinde rakiple dalaşacak, gerektiğinde topu dan dun ileriye vuracak ama bunu yaparken taraftarı da maçın içine sokacak bir isme ekmek gibi su gibi muhtacız. akıllara tabii ki melo geliyor ama artık yeni melo bulmanın vakti geldi. kendisi benim için futbolun tanrıları konumunda olsa da artık exleri next yapmayı bırakalım.
lafı çok uzattım ama sözün özü bu takım olacak bunu çok net hissettiriyor. ve değişmeyecek bir şey de var. biz bu takıma bu kadar bağlı olduğumuz sürece bir şekilde skor oyundan daha önemli bizim için. çünkü insanoğlu süreci değil sonucu hatırlar hep.