43949
“geçenlerde de buna benzer bir şey söyledim. muhakkak ki hayaller olmadan hiçbir şey olmaz; ama bu gruptan çıkarsak bizim de söyleyeceğimiz çok şey olacaktır demiştim. şu ana kadar iyi gidiyoruz. eğer bu gruptan çıkarsak bir çok şeyi hep beraber hayal edebiliriz. niye olmasın? biz de her geçen gün daha iyi olacağımıza inanıyoruz. öncelikle hakikaten çok zorlu bir grupta yarışıyoruz. lokomotiv moskova, lazio, marsilya… neredeyse bir şampiyonlar ligi grubu çektik diye ısrarla diyorum. buradan çıktığımız zaman yapacağımız tahlilde direkt olarak son 16'ya gideceğiz. bu gruptan sonraki çıkacak olan rakibimiz aşağı yukarı burada karşılaştığımız takımların ayarında olacaktır. daha aşağı olmayacak. o yüzden her şey olabilir.”
“özellikle teknik direktörleri marcus gisdel geldikten sonra lokomotiv moskova yukarıya doğru gözle görülür bir ivme kazandı. son dört maçlarında sadece bize yenildiler. iki galibiyet, bir beraberlikle üç maçta yedi puan yaptılar. iyi yere doğru gittikleri görülüyor. marcus gisdel güzel göreve geldikten sonra sadece bir kez yenildiler. bu maçın kolay geçeceğini kimse beklemesin. biz de beklemiyoruz. bir puanları var ama matematiksel olarak şansları devam ediyor. rusya’da oynadığımız maç planladığımız şekilde gitti. belki de o gecenin en güzel golünü attık. bu gruptan birinci çıkmamız için lokomotiv maçı bizim için çok stratejik bir önem taşıyor. bizden sonra lazio - marsilya maçı var. eğer kazanırsak on puan yapıyoruz. buradan çıkacak sonucun da önemi var. hangisi sonuç çıkarsa çıksın, yenmemiz halinde bize bir avantaj olacağı kesin. grup liderinin direkt çıkacağı, grup ikincisinin şampiyonlar ligi’nden gelen rakiplerle oynayacağını düşünecek olursak grup birincisinin avantajı çok açık. lokomotiv takımı bireysel olarak yetenekli oyunculara sahip. kerk, zhemaletdinov, beka beka ve smolov gibi önemli ve yetenekli oyunculara sahipler. özellikle baskıyı seven, topun kendinde kalmasını isteyen, pasa dayalı oyun oynayan bir ekip. nerede zayıf nerede güçlü yanları var. iyi tespit ettiğimizi düşünüyorum. şimdi zaten teorik, taktik dersinden geliyoruz. bu maçın ilk maça göre daha zor geçeceğini tahmin ediyorum. biz de buna göre çalışmalarımızı yaptık”
“arkadaşlar biz galatasaray kulübü olarak pandemi süreci başladığından itibaren açıkçası tüm mevzuatlara uyduk. uymaya da devam ediyoruz. geçen seneyi ve pandeminin başladığı günlerden bu tarafa şöyle bir düşünecek olursanız, rakiplerimizin üçer dörder bin olduğu durumlarda dahi biz ali sami yen’de tff ne demişse onlara uyduk. bugün türkiye futbol federasyonumuz tarafından alınan bu karara da uyarız. yüzde yüz kapasiteye demek ki 9 kasım'da geçiliyor ama 4 kasım'da geçilmiyor. demek ki bu beş günde bir bildiği var futbol federasyonumuzun. bunu diyor. beş gün için… saygıyla karşılıyoruz ve her zamanki gibi uyacağız. beş gün konusunu merak etmiyor değiliz; ama beş gün için yine de dediğim gibi uyacağız. 4 kasım tarihi erken demek ki (!). hepimiz heyecanlıyız. onların da heyecanlı olduğunu düşünüyorum ve biliyorum. yarınki maçta bizim gücümüz, tarih boyunca kazandığımız tüm başarılarda, tüm kupalarda en büyük payı olan taraflarımız olacaktır. onun için sayılar önemli değil. ben böyle düşünüyorum.”
“makasını açıldığını daha önce söylemiştim; ama makas tabii sadece skorlarla ilgili değil. ekonomik güç, idari mekanizma, teknik davranış… yani bir çok sebebi vardır. bir örnek vereyim. brighton takımı 11 milyona oyuncu alıyor. sonra diyor ki sizde kalsın. ben sezon sonu alırım. yukarılara filan çıkmıyor. işin ekonomik gücü ve bir takım başka şeyler de var ama ekonomi çok önemli bir yer kaplıyor manasında söylemiştim. bizim şu anki gençlerimiz, ortaya koyduğumuz transfer politikası, artı stratejik bakışımız inşallah devam edecek ve plan ve projelerimiz bizi ekonomik, teknik ve idari olarak bazı yerlere götürecek inşallah. bugün arkadaşlarım bana crystal palace’ın akademi yapılanmasının resimlerini gönderdiler. eğer akademisi böyleyse acaba a takımın içi nasıl diye bir his vermek istediler sanıyorum. 2000’de de makas vardı. makas hep vardı ama açılıyor. her zaman da makas olmaya devam edecek; ama biz avrupa şampiyon olduk. 2000’de de vardı. yine başarılı olabiliriz ama makası da kapatmamız lazım.”
“avrupa'nın nazarında şu anki durumda oynadığımız futbol, galatasaray'ın gençleri, takımın durumu ve gol yemeden liderliği konuşuluyor. galatasaray son yıllarda belki de ilk defa bir maça favori çıkıyor. şu anda bu bile bizim ne olduğumuzu, nereye gittiğimizi gösterecek bir şey. onun için duramayız. ocak ayı için başkanımızla da konuştuk. bazı projelerimiz ve planlarımız var. tüm teknik arkadaşlarımız, scout grubumuz hazır. değişime hazır olunmalıdır. eksikler veyahut olması gerekenler sadece almayla değil, verme ve alma arasında geçecek olan hadiselere hazır olmalıdır. doğrusu da budur. gençlerimizin her geçen gün tecrübelendiğini de düşünecek olursak, gelenlerle beraber bizde herhangi bir kaynaşma sıkıntısı yok. biz mevcut takımımızdan memnunuz ama her zaman muhakkak daha iyisi vardır. mutlaka onu da bu felsefeyle düşünerek ocak ayında hareket edeceğiz.”
“arkadaşlar… futbol direktörü iken bunu planlayan ekibin başında olan biri olarak, 50'den fazla da türk oyuncunun avrupa'nın en yüksek kulüpleri nde oynadığını da düşünecek olursak, bu konuyu kulüplere anlatırken de üç dört tane önemli konu üzerinde durmuştum. bir tanesi çok büyük paralarla türkiye'de yedek kalan türk oyuncuların dışarıya gitmek istememesi… çünkü büyük para alıyor ve oturuyor. dışarda oynama zorunluluğu olacak dedik, oldu. en sevindirici olan o. geldi geçti kural değişiyor; ama bu kuralın ana hedefinin 14 türk olduğunu bir türlü anlatamadım ben çok kişiye. yabancı zaten serbestti. arkadaşlar bu bir bakış açısı, anlayış. yasaklardan hiçbir yere varamayız. bugün rusya tekrardan yabancıyı serbest bırakma aşamasında. o mevzu konuşuluyor. oyuncuyu türk-yabancı kökenli diye bu dönemde ayıramazsınız. ben geçen sene aşağı yukarı 10-15 tane türk oynattım. serbest olduğu dönemde veya 12 yabancı varken bile 9-11 türk ile oynadık. dolayısıyla parayı kulüplerin verdiği, bir de kararı da onların vermesi gerekir. bunun için uefa’nın ve tff’nin kriterleri var zaten. yoksa karşılığında ceza görüyorsunuz. ben geldiğimde burada ceza yok uydu? cezamız daha yeni bitti. gelin siz bize sorum sattınız kadar almanın ne kadar zor olduğunu. zaten ceza yiyorsun. yani bir asgari müşterek de birleşmekte yarar var. ben bu kadar fazla yabancı olduğu zaman türk oyuncusu yetişmiyor anlayışına hiç bir gün inanmadım. bu karar alındığında buradan zarar görecek olan da bendim türk milli takımında… o gün için bu kararı uygulayan ve bundan zarar görecek olan da bendim (!) öyle mi? biz euro 2016'ya gittik. bugün bakıyorsunuz ab vatandaşların zaten dolaşımının serbest olduğu avrupa'da, tüm yabancı oyuncular serbest olduğu gibi artı ekstra komüniter tahdidi de var. bakıyoruz dünya şampiyonu fransa, avrupa şampiyonu fransa, dünya şampiyonu ispanya, dünya şampiyonu almanya…”
“türk oyuncuların kaybolmasına göz yumabilir miyim? hayatım boyunca o oyuncularla başarı kazanmış biri olarak… bunu yabancı yerli diye addetmemek lazım. bugün büyük takımlar dışındaki anadolu takımları bu kuraldan dolayı hepimize kafa tutmuyor mu? maçlar daha zevkli geçmiyor mu? gidiyorlar en ekonomik fiyata oyuncu buluyorlar ve gelip bizi de başkalarını da yeniyorlar. favoriyi kaldırdılar neredeyse. türk oyuncunun kılına zarar gelsin istemem ama böyle bir düşünce nasıl olabilir? yabancılar fazla olduğu için türk milli takımına oyuncu bulamıyoruz diyorlar. uzun yıllar milli takım çalıştıran biri olarak çok inandırıcı bulmuyorum. yani bugün dünyanın en önemli takımlarında türk oyuncuları oynuyor. 21 kişi çağıracaksın bunun 15'i dışardan geliyor. 20'si oradan geliyor. bunun böyle çeşitli spekülasyonlarla yanlış yönlendirerek anlatılması doğru değil. biz geriden çok fazla karışmıyoruz. futbol dinamik bir oyun. her gün değişime ayak uydurmalısın. her gün değişiyor. efendim çok yaşlı oyunculara gereksiz paralar veriliyor diyorlar! ya kardeşim! tasarrufum seni ne ilgilendirir? uefa karışıyor mu? hayır. yapmasan ben sana ceza verim. bitti! inandırıcı olmaktan ziyade, kulüplerin ikna olması lazım. rekabet olması lazım. bu yerli yabancı rekabeti değil. her oyuncu bizim için dilde, aynı mesafededir. ben 4 + 2 de de oynadım 6 + 2 de de oynadım 3 + 1'de de oynadım ve hiç ağzımı açmadım. inandırıcı olmak lazım, mantıklı olmak lazım, makul olmak lazım. ortak bir konsensüs sağlayarak karar almak lazım. bu kural asla türk futbolcularına zarar veren bir hadise değildir. asla!”
“sacha boey bildiğiniz gibi yaşadığı kas sakatlığından dolayı marsilya maçına kadar oynamadı. marsilya maçında forma giydi. 65 dakikada çok iyi oynadı ve o dakika ağrısının olduğunu söyledi. biz de riske girmeden oyundan aldık. milli maç arasını fırsat bilerek kendine getiririz diye düşündük. bir ihtimal beşiktaş maçında olabilir demiştim. tedavisi tamamlanmıştı. biz rusya’da performans ekibiyle çalışırken son testlere girdi. kas sakatlıkları dönüşünde belli hızlarda vücut reaksiyonlarının iyi kontrol edilmesi lazım. o testlerde hızlara çıktığınızda biraz ağrı hissetti sacha. bu yüzden bir süre daha kendisinden faydalanamayacağız. maalesef futbolun içerisinde bu tip sakatlıklar ve şanssızlıklar var. sacha genç bir oyuncu ve kendisinden beklentilerimiz büyük. sezonu en erken açan takım biziz. buna rağmen en az kas sakatlığı yaşayan takım da biziz. inşallah bu şekilde devam eder. sağlık ekibine ve atletik performans ekibimize haklarının verilmesinden yanayım. onlara huzurunuzda teşekkür ediyorum. bir tane kas sakatlığımız var. onu da oynattık. sacha’ya izin verdim. paris’te tedavi olabilir miyim dedi. tabii dedim. orada kamerun milli takımı ile ilgili haber çıktı. benim bir bilgim yok. devre arası afrika kupası’nı hepimizin düşünmesi gerektiği gerçek.”
“bazen bazı takımlara göre, bazen oyundaki skora göre oyuncuları değiştiriyorum. ayrıca hepsinin değişik meziyetleri var. o yüzden hepsinden faydalanıyoruz. bazen iki oyuncuyu aynı anda oynatıyorum. herhangi bir sıkıntı çekmiyorum. aşağı yukarı takımın minimum 7-8 oyuncusu aynı.”
“güzel analiz etmişsiniz. hakikaten çok pozisyona giriyoruz, az atıyoruz. ben de size bir küçük katkıda bulunayım. genel olarak benim takımlarıma şampiyon olsak da olmasak da en çok gol pozisyonuna giren, en çok gol atan takımlar listesinde hep üsttedir. nereden baksanız 8-10 tane gol kralı çıkarmışızdır. burada benim için mühim olan, o pozisyonlara girebilmektir. bu benim felsefem. nasıl olsa nasıl atarız diye düşünüyorum. eğer golleri çeşitli oyuncular atıyorsa bundan çok memnun olurum. bir yıl hatırladığım kadarıyla gol atmayan oyuncumuz yoktu. kalecimiz dahil. bu güzel analize ben de katılıyorum. muhakkak ki her hafta, hatta bazı günler özel olarak hem grupla hem bireysel olarak bunları çalışıyoruz. gol vuruşu ayrı bir özellik istiyor. mostafa da diagne de gole yakın oyuncular. ileride ümit ediyorum halil de öyle gole yakın bir oyuncu olacak. onun için diğer arkadaşımın sorduğu soruyla birleştirdiğimde, halil bizi daha çok oynatan, son zamanlardaki adıyla sahte dokuz dediğimiz tiple oynayabilen, zaman zaman da golle buluşan; ama gol pozisyonuna çok giren bir oyuncumuz. onu geliştirecektir. diğerleri halil gibi oynamasa da gol atan oyuncular. onun için bazen onu, bazen diğerlerini, bazen ikisini birden kullanıyoruz. yakın bir gelecekte daha fazla gol atacaklarına inanıyorum; ama yeter ki kol pozisyonlarını girmeye devam edelim. benim için asıl olan o.”
“arda’nın bilek sakatlığı hafif bir şey gibi anlaşıldı, algılandı herhalde. arda çok ağır bir sakatlık geçirdi. ayağı ters bir durumda rakibin altında kaldı. daha kötü de olabilirdi. allah’a şükür olmadı. arda koşmaya başladı. hala ağrısı var. alçısı çıktı. her günü tedavi ve çalışmayla geçiyor. sağlık heyetimizin dedikleri şudur. böyle bir durumda çok küçük bir eşik var. ağrılarla o eşiği atladığımızda, bir hafta gibi kısa bir sürede takıma bile verebiliriz dediler. biz de onu bekliyoruz. o da çok çalışıyor, çok üzülüyor. çünkü sahada olması gereken maçlar vardı. sahanın içinde halledebileceği maçlar vardı; ama oynamasa da gerek soyunma odasında, antrenmanda, maçta, saha dışında görevini fazlasıyla yapıyor. arda bir an evvel dönsün istiyoruz. biz de özledik. inşallah bir an evvel dönecek.”
“ arkadaşlar ben gaziantepspor maçından sonra konu ile ilgili yorumumu yaptım. üzerine söyleyebileceğim bir şey yok; ancak rakiplerinin kaybettiği haftada kazanan bir galatasaray, avrupa'daki grubunda gol yemeden lider olan bir galatasaray var. şu an için oynadığı futbolla ve genç kadrosuyla avrupa'da kendinden söz ettiren, dikkat çeken takımımız var. kazanır veya kaybeder önemli değil; ama belli bir süre içinde ilk defa avrupa maçına favori çıkan bir galatasaray var. son zamanlarda ben bunun konuşulması gerektiğini düşünüyorum ve müsade ederseniz ben sadece sahaya konsantre olmak istiyorum. beni mazur görün. teşekkürler.”
fatih terim
(bkz: 4 kasım 2021 galatasaray lokomotif moskova maçı)
“özellikle teknik direktörleri marcus gisdel geldikten sonra lokomotiv moskova yukarıya doğru gözle görülür bir ivme kazandı. son dört maçlarında sadece bize yenildiler. iki galibiyet, bir beraberlikle üç maçta yedi puan yaptılar. iyi yere doğru gittikleri görülüyor. marcus gisdel güzel göreve geldikten sonra sadece bir kez yenildiler. bu maçın kolay geçeceğini kimse beklemesin. biz de beklemiyoruz. bir puanları var ama matematiksel olarak şansları devam ediyor. rusya’da oynadığımız maç planladığımız şekilde gitti. belki de o gecenin en güzel golünü attık. bu gruptan birinci çıkmamız için lokomotiv maçı bizim için çok stratejik bir önem taşıyor. bizden sonra lazio - marsilya maçı var. eğer kazanırsak on puan yapıyoruz. buradan çıkacak sonucun da önemi var. hangisi sonuç çıkarsa çıksın, yenmemiz halinde bize bir avantaj olacağı kesin. grup liderinin direkt çıkacağı, grup ikincisinin şampiyonlar ligi’nden gelen rakiplerle oynayacağını düşünecek olursak grup birincisinin avantajı çok açık. lokomotiv takımı bireysel olarak yetenekli oyunculara sahip. kerk, zhemaletdinov, beka beka ve smolov gibi önemli ve yetenekli oyunculara sahipler. özellikle baskıyı seven, topun kendinde kalmasını isteyen, pasa dayalı oyun oynayan bir ekip. nerede zayıf nerede güçlü yanları var. iyi tespit ettiğimizi düşünüyorum. şimdi zaten teorik, taktik dersinden geliyoruz. bu maçın ilk maça göre daha zor geçeceğini tahmin ediyorum. biz de buna göre çalışmalarımızı yaptık”
“arkadaşlar biz galatasaray kulübü olarak pandemi süreci başladığından itibaren açıkçası tüm mevzuatlara uyduk. uymaya da devam ediyoruz. geçen seneyi ve pandeminin başladığı günlerden bu tarafa şöyle bir düşünecek olursanız, rakiplerimizin üçer dörder bin olduğu durumlarda dahi biz ali sami yen’de tff ne demişse onlara uyduk. bugün türkiye futbol federasyonumuz tarafından alınan bu karara da uyarız. yüzde yüz kapasiteye demek ki 9 kasım'da geçiliyor ama 4 kasım'da geçilmiyor. demek ki bu beş günde bir bildiği var futbol federasyonumuzun. bunu diyor. beş gün için… saygıyla karşılıyoruz ve her zamanki gibi uyacağız. beş gün konusunu merak etmiyor değiliz; ama beş gün için yine de dediğim gibi uyacağız. 4 kasım tarihi erken demek ki (!). hepimiz heyecanlıyız. onların da heyecanlı olduğunu düşünüyorum ve biliyorum. yarınki maçta bizim gücümüz, tarih boyunca kazandığımız tüm başarılarda, tüm kupalarda en büyük payı olan taraflarımız olacaktır. onun için sayılar önemli değil. ben böyle düşünüyorum.”
“makasını açıldığını daha önce söylemiştim; ama makas tabii sadece skorlarla ilgili değil. ekonomik güç, idari mekanizma, teknik davranış… yani bir çok sebebi vardır. bir örnek vereyim. brighton takımı 11 milyona oyuncu alıyor. sonra diyor ki sizde kalsın. ben sezon sonu alırım. yukarılara filan çıkmıyor. işin ekonomik gücü ve bir takım başka şeyler de var ama ekonomi çok önemli bir yer kaplıyor manasında söylemiştim. bizim şu anki gençlerimiz, ortaya koyduğumuz transfer politikası, artı stratejik bakışımız inşallah devam edecek ve plan ve projelerimiz bizi ekonomik, teknik ve idari olarak bazı yerlere götürecek inşallah. bugün arkadaşlarım bana crystal palace’ın akademi yapılanmasının resimlerini gönderdiler. eğer akademisi böyleyse acaba a takımın içi nasıl diye bir his vermek istediler sanıyorum. 2000’de de makas vardı. makas hep vardı ama açılıyor. her zaman da makas olmaya devam edecek; ama biz avrupa şampiyon olduk. 2000’de de vardı. yine başarılı olabiliriz ama makası da kapatmamız lazım.”
“avrupa'nın nazarında şu anki durumda oynadığımız futbol, galatasaray'ın gençleri, takımın durumu ve gol yemeden liderliği konuşuluyor. galatasaray son yıllarda belki de ilk defa bir maça favori çıkıyor. şu anda bu bile bizim ne olduğumuzu, nereye gittiğimizi gösterecek bir şey. onun için duramayız. ocak ayı için başkanımızla da konuştuk. bazı projelerimiz ve planlarımız var. tüm teknik arkadaşlarımız, scout grubumuz hazır. değişime hazır olunmalıdır. eksikler veyahut olması gerekenler sadece almayla değil, verme ve alma arasında geçecek olan hadiselere hazır olmalıdır. doğrusu da budur. gençlerimizin her geçen gün tecrübelendiğini de düşünecek olursak, gelenlerle beraber bizde herhangi bir kaynaşma sıkıntısı yok. biz mevcut takımımızdan memnunuz ama her zaman muhakkak daha iyisi vardır. mutlaka onu da bu felsefeyle düşünerek ocak ayında hareket edeceğiz.”
“arkadaşlar… futbol direktörü iken bunu planlayan ekibin başında olan biri olarak, 50'den fazla da türk oyuncunun avrupa'nın en yüksek kulüpleri nde oynadığını da düşünecek olursak, bu konuyu kulüplere anlatırken de üç dört tane önemli konu üzerinde durmuştum. bir tanesi çok büyük paralarla türkiye'de yedek kalan türk oyuncuların dışarıya gitmek istememesi… çünkü büyük para alıyor ve oturuyor. dışarda oynama zorunluluğu olacak dedik, oldu. en sevindirici olan o. geldi geçti kural değişiyor; ama bu kuralın ana hedefinin 14 türk olduğunu bir türlü anlatamadım ben çok kişiye. yabancı zaten serbestti. arkadaşlar bu bir bakış açısı, anlayış. yasaklardan hiçbir yere varamayız. bugün rusya tekrardan yabancıyı serbest bırakma aşamasında. o mevzu konuşuluyor. oyuncuyu türk-yabancı kökenli diye bu dönemde ayıramazsınız. ben geçen sene aşağı yukarı 10-15 tane türk oynattım. serbest olduğu dönemde veya 12 yabancı varken bile 9-11 türk ile oynadık. dolayısıyla parayı kulüplerin verdiği, bir de kararı da onların vermesi gerekir. bunun için uefa’nın ve tff’nin kriterleri var zaten. yoksa karşılığında ceza görüyorsunuz. ben geldiğimde burada ceza yok uydu? cezamız daha yeni bitti. gelin siz bize sorum sattınız kadar almanın ne kadar zor olduğunu. zaten ceza yiyorsun. yani bir asgari müşterek de birleşmekte yarar var. ben bu kadar fazla yabancı olduğu zaman türk oyuncusu yetişmiyor anlayışına hiç bir gün inanmadım. bu karar alındığında buradan zarar görecek olan da bendim türk milli takımında… o gün için bu kararı uygulayan ve bundan zarar görecek olan da bendim (!) öyle mi? biz euro 2016'ya gittik. bugün bakıyorsunuz ab vatandaşların zaten dolaşımının serbest olduğu avrupa'da, tüm yabancı oyuncular serbest olduğu gibi artı ekstra komüniter tahdidi de var. bakıyoruz dünya şampiyonu fransa, avrupa şampiyonu fransa, dünya şampiyonu ispanya, dünya şampiyonu almanya…”
“türk oyuncuların kaybolmasına göz yumabilir miyim? hayatım boyunca o oyuncularla başarı kazanmış biri olarak… bunu yabancı yerli diye addetmemek lazım. bugün büyük takımlar dışındaki anadolu takımları bu kuraldan dolayı hepimize kafa tutmuyor mu? maçlar daha zevkli geçmiyor mu? gidiyorlar en ekonomik fiyata oyuncu buluyorlar ve gelip bizi de başkalarını da yeniyorlar. favoriyi kaldırdılar neredeyse. türk oyuncunun kılına zarar gelsin istemem ama böyle bir düşünce nasıl olabilir? yabancılar fazla olduğu için türk milli takımına oyuncu bulamıyoruz diyorlar. uzun yıllar milli takım çalıştıran biri olarak çok inandırıcı bulmuyorum. yani bugün dünyanın en önemli takımlarında türk oyuncuları oynuyor. 21 kişi çağıracaksın bunun 15'i dışardan geliyor. 20'si oradan geliyor. bunun böyle çeşitli spekülasyonlarla yanlış yönlendirerek anlatılması doğru değil. biz geriden çok fazla karışmıyoruz. futbol dinamik bir oyun. her gün değişime ayak uydurmalısın. her gün değişiyor. efendim çok yaşlı oyunculara gereksiz paralar veriliyor diyorlar! ya kardeşim! tasarrufum seni ne ilgilendirir? uefa karışıyor mu? hayır. yapmasan ben sana ceza verim. bitti! inandırıcı olmaktan ziyade, kulüplerin ikna olması lazım. rekabet olması lazım. bu yerli yabancı rekabeti değil. her oyuncu bizim için dilde, aynı mesafededir. ben 4 + 2 de de oynadım 6 + 2 de de oynadım 3 + 1'de de oynadım ve hiç ağzımı açmadım. inandırıcı olmak lazım, mantıklı olmak lazım, makul olmak lazım. ortak bir konsensüs sağlayarak karar almak lazım. bu kural asla türk futbolcularına zarar veren bir hadise değildir. asla!”
“sacha boey bildiğiniz gibi yaşadığı kas sakatlığından dolayı marsilya maçına kadar oynamadı. marsilya maçında forma giydi. 65 dakikada çok iyi oynadı ve o dakika ağrısının olduğunu söyledi. biz de riske girmeden oyundan aldık. milli maç arasını fırsat bilerek kendine getiririz diye düşündük. bir ihtimal beşiktaş maçında olabilir demiştim. tedavisi tamamlanmıştı. biz rusya’da performans ekibiyle çalışırken son testlere girdi. kas sakatlıkları dönüşünde belli hızlarda vücut reaksiyonlarının iyi kontrol edilmesi lazım. o testlerde hızlara çıktığınızda biraz ağrı hissetti sacha. bu yüzden bir süre daha kendisinden faydalanamayacağız. maalesef futbolun içerisinde bu tip sakatlıklar ve şanssızlıklar var. sacha genç bir oyuncu ve kendisinden beklentilerimiz büyük. sezonu en erken açan takım biziz. buna rağmen en az kas sakatlığı yaşayan takım da biziz. inşallah bu şekilde devam eder. sağlık ekibine ve atletik performans ekibimize haklarının verilmesinden yanayım. onlara huzurunuzda teşekkür ediyorum. bir tane kas sakatlığımız var. onu da oynattık. sacha’ya izin verdim. paris’te tedavi olabilir miyim dedi. tabii dedim. orada kamerun milli takımı ile ilgili haber çıktı. benim bir bilgim yok. devre arası afrika kupası’nı hepimizin düşünmesi gerektiği gerçek.”
“bazen bazı takımlara göre, bazen oyundaki skora göre oyuncuları değiştiriyorum. ayrıca hepsinin değişik meziyetleri var. o yüzden hepsinden faydalanıyoruz. bazen iki oyuncuyu aynı anda oynatıyorum. herhangi bir sıkıntı çekmiyorum. aşağı yukarı takımın minimum 7-8 oyuncusu aynı.”
“güzel analiz etmişsiniz. hakikaten çok pozisyona giriyoruz, az atıyoruz. ben de size bir küçük katkıda bulunayım. genel olarak benim takımlarıma şampiyon olsak da olmasak da en çok gol pozisyonuna giren, en çok gol atan takımlar listesinde hep üsttedir. nereden baksanız 8-10 tane gol kralı çıkarmışızdır. burada benim için mühim olan, o pozisyonlara girebilmektir. bu benim felsefem. nasıl olsa nasıl atarız diye düşünüyorum. eğer golleri çeşitli oyuncular atıyorsa bundan çok memnun olurum. bir yıl hatırladığım kadarıyla gol atmayan oyuncumuz yoktu. kalecimiz dahil. bu güzel analize ben de katılıyorum. muhakkak ki her hafta, hatta bazı günler özel olarak hem grupla hem bireysel olarak bunları çalışıyoruz. gol vuruşu ayrı bir özellik istiyor. mostafa da diagne de gole yakın oyuncular. ileride ümit ediyorum halil de öyle gole yakın bir oyuncu olacak. onun için diğer arkadaşımın sorduğu soruyla birleştirdiğimde, halil bizi daha çok oynatan, son zamanlardaki adıyla sahte dokuz dediğimiz tiple oynayabilen, zaman zaman da golle buluşan; ama gol pozisyonuna çok giren bir oyuncumuz. onu geliştirecektir. diğerleri halil gibi oynamasa da gol atan oyuncular. onun için bazen onu, bazen diğerlerini, bazen ikisini birden kullanıyoruz. yakın bir gelecekte daha fazla gol atacaklarına inanıyorum; ama yeter ki kol pozisyonlarını girmeye devam edelim. benim için asıl olan o.”
“arda’nın bilek sakatlığı hafif bir şey gibi anlaşıldı, algılandı herhalde. arda çok ağır bir sakatlık geçirdi. ayağı ters bir durumda rakibin altında kaldı. daha kötü de olabilirdi. allah’a şükür olmadı. arda koşmaya başladı. hala ağrısı var. alçısı çıktı. her günü tedavi ve çalışmayla geçiyor. sağlık heyetimizin dedikleri şudur. böyle bir durumda çok küçük bir eşik var. ağrılarla o eşiği atladığımızda, bir hafta gibi kısa bir sürede takıma bile verebiliriz dediler. biz de onu bekliyoruz. o da çok çalışıyor, çok üzülüyor. çünkü sahada olması gereken maçlar vardı. sahanın içinde halledebileceği maçlar vardı; ama oynamasa da gerek soyunma odasında, antrenmanda, maçta, saha dışında görevini fazlasıyla yapıyor. arda bir an evvel dönsün istiyoruz. biz de özledik. inşallah bir an evvel dönecek.”
“ arkadaşlar ben gaziantepspor maçından sonra konu ile ilgili yorumumu yaptım. üzerine söyleyebileceğim bir şey yok; ancak rakiplerinin kaybettiği haftada kazanan bir galatasaray, avrupa'daki grubunda gol yemeden lider olan bir galatasaray var. şu an için oynadığı futbolla ve genç kadrosuyla avrupa'da kendinden söz ettiren, dikkat çeken takımımız var. kazanır veya kaybeder önemli değil; ama belli bir süre içinde ilk defa avrupa maçına favori çıkan bir galatasaray var. son zamanlarda ben bunun konuşulması gerektiğini düşünüyorum ve müsade ederseniz ben sadece sahaya konsantre olmak istiyorum. beni mazur görün. teşekkürler.”
fatih terim
(bkz: 4 kasım 2021 galatasaray lokomotif moskova maçı)