994
vefatını derin bir üzüntüyle öğrenmiş olduğum çok değerli, canım hocam.
kendisine allah'tan rahmet, ailesine, sevenlerine, galatasaray camiamıza, türk hukuk camiamıza baş sağlığı diliyorum.
bu entry'yi yazmak benim için oldukça zor.
ilk öğrendiği anda insanın nutku tutuluyor, ne yapması gerektiği, ne yapacağı aklına dahi gelmiyor., bana da öyle oldu.
ancak şimdi yazabiliyorum.
biz öğrencileri ve onu tanıyanlar için duygun hocamız bir idealdir.
idealler ölmez, dünya döndükçe yaşamaya devam eder.
kendi adıma şunları söyleyebilirim:
hocam benim için çok değerli.
beni galatasaray camiasına dahil eden, kulübümüze üye yapan kendisidir.
hocamın yardımlarıyla ve desteğiyle çocukluk hayalim olan galatasaray genel kurul üyeliği onuruna sahip oldum.
duygun hoca, öğrencilerine yalnızca ceza hukukunu ve hukukun evrensel ilkelerini değil, hukukun temeli olan vicdanı, vatanperverliği, atatürk'ümüzün ilke ve değerlerini, iyiliği aşılayan, bize her zaman sevgiyle yaklaşan bir büyüğümüzdü.
onun bana öğrettiklerini, bir meşale olarak her zaman baş üstünde taşıyacağım.
kendisi ders işlemek için amfiye girdiğinde ben ayağa kalkınca, "kalkma oğlum gerek yok, otur rahatına bak, neden ayaklandın. :)" diyecek kadar alçak gönüllüydü.
hiç de mecbur olmadığı halde, ben servise yetişebileyim diye dersi ne zaman bitirmesi gerektiğini bana soracak kadar düşünceli, anlayışlı, ince bir insandı.
ben cereyanda kalmayayım, rüzgar yemeyeyim diye pencereyi açarken bile çok dikkat edecek kadar yüce gönüllü, öğrencilerine bir baba, bir dede gibi yaklaşan bir akademisyendi.
ben bilgisayarımla dersleri takip ettiğim için, amfideki koltuklara oturamıyor ve masayla sandalyeye ihtiyaç duyuyordum.
bilgisayarı, ekran okuyucu aparatımı hazırlar ve derse hazır hale gelirdim.
hocam bu çabamdan büyük mutluluk duyar, dersi dikkatle takip etmemden hep tebessüm ederek söz ederdi.
biz öğrencilerini, evladı olarak görürdü.
ceza hukuku sınavında, "hocam sınav süresi ne kadar olacak." diye kendisine sorduğumda, "sen ne kadar sürede soruları cevaplandırırsan, senin süren o kadar olacak, rahat rahat yap sınavı." diyecek kadar engellilerin halinden anlayan, vicdan sahibi bir insandı.
dersi esnasında öyle olaylar, hikayeler anlatırdı ki hem tebessüm eder, hem de derin düşüncelere dalardık.
bizi hem gülümsetir, hem de anlattıklarıyla hayata dair pek çok şey öğrenmemizi sağlardı, ufkumuz açılırdı resmen.
hocamız vize sonuçlarını ilan etmezdi, bu şekilde bir prensibe sahipti.
nedenini de şu şekilde açıklıyordu:
"vize sonuçlarını söylemeyeceğim, düşük not alırsanız motivasyonunuz düşebilir, moraliniz bozulabilir, ben şöyle yapacağım, final notunuz geçer notsa, vizenizi kanaat notuyla yükselteceğim, zaten final sınavında başarılı olan bir öğrenci, müfredatın büyük bölümüne hakim olmuş, konuları kavramış demektir."
2012-2013 sezonunda galatasaray'ımız şampiyonlar liginde çeyrek finale yükselmiş ve kura çekimi günü gelip çatmıştı.
15 mart 2013 günü real madridle eşleştiğimiz kura çekimini takip etmemize izin vermişti ve rakibimizi onun dersinde öğrenmiştik. :)
hatta ders esnasında kendisinin değerli oğlu, hocamızı arayınca duygun hoca, "kesin real madrid çıktı diyecek, onu haber verecek şimdi. :)" demişti.
daha çok şey anlatırım hocamızla ilgili ama şu an aklıma bunlar geliyor bu hüzünlü haldeyken.
hocamız bedenen aramızdan ayrıldı, geriye dünya durdukça nesilden nesile aktarılacak eserleri kaldı, öğrencilerine öğrettiği değerler bütünü kaldı.
kanımca önemli olan da işte bu, yaşadığınız sürece neler yaptığınız, ülkenize, milletinize neler kattığınızdır.
o bize insanlığı öğretti.
"duygun hocanı bir kelime ile tarif et" deseler, "insandı." demek benim için yeterli olur.
insandı.
kendisine allah'tan rahmet, ailesine, sevenlerine, galatasaray camiamıza, türk hukuk camiamıza baş sağlığı diliyorum.
bu entry'yi yazmak benim için oldukça zor.
ilk öğrendiği anda insanın nutku tutuluyor, ne yapması gerektiği, ne yapacağı aklına dahi gelmiyor., bana da öyle oldu.
ancak şimdi yazabiliyorum.
biz öğrencileri ve onu tanıyanlar için duygun hocamız bir idealdir.
idealler ölmez, dünya döndükçe yaşamaya devam eder.
kendi adıma şunları söyleyebilirim:
hocam benim için çok değerli.
beni galatasaray camiasına dahil eden, kulübümüze üye yapan kendisidir.
hocamın yardımlarıyla ve desteğiyle çocukluk hayalim olan galatasaray genel kurul üyeliği onuruna sahip oldum.
duygun hoca, öğrencilerine yalnızca ceza hukukunu ve hukukun evrensel ilkelerini değil, hukukun temeli olan vicdanı, vatanperverliği, atatürk'ümüzün ilke ve değerlerini, iyiliği aşılayan, bize her zaman sevgiyle yaklaşan bir büyüğümüzdü.
onun bana öğrettiklerini, bir meşale olarak her zaman baş üstünde taşıyacağım.
kendisi ders işlemek için amfiye girdiğinde ben ayağa kalkınca, "kalkma oğlum gerek yok, otur rahatına bak, neden ayaklandın. :)" diyecek kadar alçak gönüllüydü.
hiç de mecbur olmadığı halde, ben servise yetişebileyim diye dersi ne zaman bitirmesi gerektiğini bana soracak kadar düşünceli, anlayışlı, ince bir insandı.
ben cereyanda kalmayayım, rüzgar yemeyeyim diye pencereyi açarken bile çok dikkat edecek kadar yüce gönüllü, öğrencilerine bir baba, bir dede gibi yaklaşan bir akademisyendi.
ben bilgisayarımla dersleri takip ettiğim için, amfideki koltuklara oturamıyor ve masayla sandalyeye ihtiyaç duyuyordum.
bilgisayarı, ekran okuyucu aparatımı hazırlar ve derse hazır hale gelirdim.
hocam bu çabamdan büyük mutluluk duyar, dersi dikkatle takip etmemden hep tebessüm ederek söz ederdi.
biz öğrencilerini, evladı olarak görürdü.
ceza hukuku sınavında, "hocam sınav süresi ne kadar olacak." diye kendisine sorduğumda, "sen ne kadar sürede soruları cevaplandırırsan, senin süren o kadar olacak, rahat rahat yap sınavı." diyecek kadar engellilerin halinden anlayan, vicdan sahibi bir insandı.
dersi esnasında öyle olaylar, hikayeler anlatırdı ki hem tebessüm eder, hem de derin düşüncelere dalardık.
bizi hem gülümsetir, hem de anlattıklarıyla hayata dair pek çok şey öğrenmemizi sağlardı, ufkumuz açılırdı resmen.
hocamız vize sonuçlarını ilan etmezdi, bu şekilde bir prensibe sahipti.
nedenini de şu şekilde açıklıyordu:
"vize sonuçlarını söylemeyeceğim, düşük not alırsanız motivasyonunuz düşebilir, moraliniz bozulabilir, ben şöyle yapacağım, final notunuz geçer notsa, vizenizi kanaat notuyla yükselteceğim, zaten final sınavında başarılı olan bir öğrenci, müfredatın büyük bölümüne hakim olmuş, konuları kavramış demektir."
2012-2013 sezonunda galatasaray'ımız şampiyonlar liginde çeyrek finale yükselmiş ve kura çekimi günü gelip çatmıştı.
15 mart 2013 günü real madridle eşleştiğimiz kura çekimini takip etmemize izin vermişti ve rakibimizi onun dersinde öğrenmiştik. :)
hatta ders esnasında kendisinin değerli oğlu, hocamızı arayınca duygun hoca, "kesin real madrid çıktı diyecek, onu haber verecek şimdi. :)" demişti.
daha çok şey anlatırım hocamızla ilgili ama şu an aklıma bunlar geliyor bu hüzünlü haldeyken.
hocamız bedenen aramızdan ayrıldı, geriye dünya durdukça nesilden nesile aktarılacak eserleri kaldı, öğrencilerine öğrettiği değerler bütünü kaldı.
kanımca önemli olan da işte bu, yaşadığınız sürece neler yaptığınız, ülkenize, milletinize neler kattığınızdır.
o bize insanlığı öğretti.
"duygun hocanı bir kelime ile tarif et" deseler, "insandı." demek benim için yeterli olur.
insandı.