1117
değerli hocam, afiyettesindir umarım.
beni sorarsan değilim. nasıl olayım ki? şimdi diyeceksin "psv maçlarını çık bu sezon mağlubiyetimiz yok, avrupa liginde gruplara kalmışız, transferler ile takım gençleşmiş daha ne bekliyorsun afiyette olmak için?" diye. ama değilim be hocam.
çünkü umudu parça parça görüyorum sadece. maçın içerisinde 10-20 dakikalık sekanslar görüyorum sadece. bir ışık parlıyor ve diyorum ki "işte olması gereken futbol bu, bu takım olacak" ama o kısa parıltıdan sonra bir karanlık bastırıyor ki, sanki 100 milyon euro daha harcasak takımın halen eksiği olacak.
mesela 26 ağustos 2021 galatasaray randers maçı. 2-1 kazandık ama nasıl kazandık, kazanana kadar neler yaşadık? ya da 23 ağustos 2021 galatasaray hatayspor maçı. yine aynı, gidiyordu maç.
rakiplere koz vermek, anlatmak, göstermek gibi olacak biliyorum. ama hocam senin bu kurduğun oyunu dirençli 11 oyuncu versinler, ben bile çözerim. çok basit çünkü. tek yapman gereken belirli noktalara pres ve alan kapatma. takım topu savunmadan çıkarırken 6 numarada oynayan (ya da numara vermeyeyim orta sahadan geri gelip top alan oyuncu diyelim) her kimse bu oyuncuya sert ve ani pres yaptırsam, pas kanallarını biraz engelleyecek şekilde oyuncuları koysam top bende. çaren yok.
hep aynısı oldu hocam, hep. göz göre göre hep aynısını yaşadık. ve en tehlike yarattığımız pozisyonlar hep uzun top attığımız pozisyonlar, farkında mısın? 40 pasla gelip de kale ağzında iş yaptığımız bir pozisyon hatırlamıyorum ben, senin oyunun bunu istiyor ama takımdan.
biliyorum, sen de memnun değilsin. görüyorum çünkü, ellerin sürekli açık şikayettesin, sürekli bağırış çağırış halindesin saha kenarında.
daha önce yazmıştım hocam, jim rohn var. motivasyon konuşmacısı deniliyor ya, onun öncülerinden. çok inanmam öyle şeylere, genelde insanları boşa gaza getirecek şeyler olur, bir yöne çekmek için. manüplasyon gibi gelir bana. ama buna rağmen onun çok sevdiğim bir sözü var.
"eğer işlerin gidişatından memnun değilseniz, değiştirin. siz ağaç değilsiniz" diyor.
sen gidişattan memnun değilsin, belli. biz değiliz, belli. neden değiştirmiyoruz?
biliyorum, sen bu taktiği oturtmak ve önümüzdeki dönemin sistemini kurmak istiyorsun. anlıyorum. kurmayı istediğin sistem önemli, değerli. kabul. hepsi kabul. sunabileceğin her şeyi kabul ederim.
ama sıra senin kabul etmende hocam: biz bu oyunu oynayamayız. olmaz.
bu oyunu oynamak için yeterli olmayan oyuncuları alıyoruz, sonra diyoruz ki "bu oyun olsun". mesela mostafa. bu sistemle olmaz. ama biz onun değişmesini istiyoruz sistemin yerine. mesela ömer bayram, mesela emre akbaba. bu sistemin oyuncuları değiller ve büyük olasılıkla asla olamayacaklar. kabul et hocam, bizde bu oyunu oynayacak yetenek yok. kısıtlı yeteneğimizle bu oyunu oynayamayız.
gel yol yakınken vazgeç hocam bu sevdadan. sen elinde bulunan oyunculara göre kadro kuracak adamsın, yaptın daha önce. engin baytar ile şampiyonluk aldın hocam sen, onu bile kullanabilecek sistem kurdun. şimdi bir mostafa'yı takıma sığdıramıyoruz, sığdıramadığımız gibi belki asla yapamayacağı şeyler bekliyoruz yapmayınca küstürüyoruz.
gel değişelim hocam. ne olur değişelim.
sevgilerle...
beni sorarsan değilim. nasıl olayım ki? şimdi diyeceksin "psv maçlarını çık bu sezon mağlubiyetimiz yok, avrupa liginde gruplara kalmışız, transferler ile takım gençleşmiş daha ne bekliyorsun afiyette olmak için?" diye. ama değilim be hocam.
çünkü umudu parça parça görüyorum sadece. maçın içerisinde 10-20 dakikalık sekanslar görüyorum sadece. bir ışık parlıyor ve diyorum ki "işte olması gereken futbol bu, bu takım olacak" ama o kısa parıltıdan sonra bir karanlık bastırıyor ki, sanki 100 milyon euro daha harcasak takımın halen eksiği olacak.
mesela 26 ağustos 2021 galatasaray randers maçı. 2-1 kazandık ama nasıl kazandık, kazanana kadar neler yaşadık? ya da 23 ağustos 2021 galatasaray hatayspor maçı. yine aynı, gidiyordu maç.
rakiplere koz vermek, anlatmak, göstermek gibi olacak biliyorum. ama hocam senin bu kurduğun oyunu dirençli 11 oyuncu versinler, ben bile çözerim. çok basit çünkü. tek yapman gereken belirli noktalara pres ve alan kapatma. takım topu savunmadan çıkarırken 6 numarada oynayan (ya da numara vermeyeyim orta sahadan geri gelip top alan oyuncu diyelim) her kimse bu oyuncuya sert ve ani pres yaptırsam, pas kanallarını biraz engelleyecek şekilde oyuncuları koysam top bende. çaren yok.
hep aynısı oldu hocam, hep. göz göre göre hep aynısını yaşadık. ve en tehlike yarattığımız pozisyonlar hep uzun top attığımız pozisyonlar, farkında mısın? 40 pasla gelip de kale ağzında iş yaptığımız bir pozisyon hatırlamıyorum ben, senin oyunun bunu istiyor ama takımdan.
biliyorum, sen de memnun değilsin. görüyorum çünkü, ellerin sürekli açık şikayettesin, sürekli bağırış çağırış halindesin saha kenarında.
daha önce yazmıştım hocam, jim rohn var. motivasyon konuşmacısı deniliyor ya, onun öncülerinden. çok inanmam öyle şeylere, genelde insanları boşa gaza getirecek şeyler olur, bir yöne çekmek için. manüplasyon gibi gelir bana. ama buna rağmen onun çok sevdiğim bir sözü var.
"eğer işlerin gidişatından memnun değilseniz, değiştirin. siz ağaç değilsiniz" diyor.
sen gidişattan memnun değilsin, belli. biz değiliz, belli. neden değiştirmiyoruz?
biliyorum, sen bu taktiği oturtmak ve önümüzdeki dönemin sistemini kurmak istiyorsun. anlıyorum. kurmayı istediğin sistem önemli, değerli. kabul. hepsi kabul. sunabileceğin her şeyi kabul ederim.
ama sıra senin kabul etmende hocam: biz bu oyunu oynayamayız. olmaz.
bu oyunu oynamak için yeterli olmayan oyuncuları alıyoruz, sonra diyoruz ki "bu oyun olsun". mesela mostafa. bu sistemle olmaz. ama biz onun değişmesini istiyoruz sistemin yerine. mesela ömer bayram, mesela emre akbaba. bu sistemin oyuncuları değiller ve büyük olasılıkla asla olamayacaklar. kabul et hocam, bizde bu oyunu oynayacak yetenek yok. kısıtlı yeteneğimizle bu oyunu oynayamayız.
gel yol yakınken vazgeç hocam bu sevdadan. sen elinde bulunan oyunculara göre kadro kuracak adamsın, yaptın daha önce. engin baytar ile şampiyonluk aldın hocam sen, onu bile kullanabilecek sistem kurdun. şimdi bir mostafa'yı takıma sığdıramıyoruz, sığdıramadığımız gibi belki asla yapamayacağı şeyler bekliyoruz yapmayınca küstürüyoruz.
gel değişelim hocam. ne olur değişelim.
sevgilerle...