• 219
    her takım için en az teknik direktör ya da başantrenör kadar önemlidir. çünkü takımı başantrenörün oyun planı ve talepleri doğrultusunda antrenörler yönetir. teknik direktör bir şirketteki bölüm başkanı gibi olmalı. altındaki müdürler yani antrenörler ile sahadaki ekibi yönetmeli, geliştirmelidir. bölüm başkanı müdürlerin yerine geçer gibi onların işini yapmaya çalışırsa başarılı olamaz. zaten şenol güneş gibi bu role yeltenen antrnör ekibini doğru seçmeyen kendini müdür yerine de koyan old school teknik direktörler italya'nın ısınmasını gördüğünde vay bee diyebiliyorlar. fatih terim de doğru antrenör takımı ile çalışmadığı için benzer sorunu yaşıyor. türkiye süper liginde herkes aşağı yukarı böyle olduğu için çok sorun yaşanmasa da avrupa'ya çıktığımızda duvara tosluyoruz. her alanda uzmanlaşma olduğu gibi sahadaki futbolda farklı alt alanlara ayrılarak buralarda uzmanlaşma ve oyuncu ve takımları geliştirme süreci başladı. tac antrenörü, duran top antrnörü vb. en basit hali ile avrupa maçlarında taç kullanamıyoruz. çünkü taçları savunurken bile rakip sahada savunma pozisyonunda yerleşirken, bizim oyuncularımız spontane yerleşiyor. taçları ileri oynarsak kaybediyoruz. başka çare kalmadığından geriye oynuyoruz, onda da yapılan hatalardan son 2 iki senede kaç tane gol yedik. hep tacı kullanana kızdık ama bizim oyuncularımız o taç için sahaya yerleşmiyor ki? taç için bir plan yok. duran topu konuşmaya bile gerek yok. türkiye lgi kıstas değil, avrupa'da yine bir şey yapamıyoruz.

    sonuç olarak, makas açıldı. ancak, bu makas sahada açılmadan zihinlerde, vizyonda açıldı. şu an camdan bir kafesteki kuşlar gibiyiz. kafeste uçup uçup, camı görmediğimiz için kaçabileceğimizi sanıyoruz. sonra ilk maçta o cama toslayınca ne oluyor diyoruz. lakin, camın alt bölümünde çıkış var, zihniyeti değiştirip çıkışa doğru yürüsek kafesten kurtulacağız...
App Store'dan indirin Google Play'den alın