161
genel olarak galatasaray taraftarının zıttı düşünceye sahip zihniyet. beni düşündürten şey ise taraftarın neden kendi düşüncelerinin doğru olduğunu iddia etmeleridir. acaba taraftar yanılıyor olabilir mi, yoksa sayıca fazla olmaları yanılmadıklarının bir göstergesi midir?
taraftarın sürekli olarak lise ve lisedeki düşünceyle olan hesaplaşma durumu liseden de aynı şekilde etki-tepki yasasındaki gibi bir neticeyle karşılık buluyor. örneğin mustafa cengiz bir liseli olmamasına rağmen seçimi kazandıktan sonra lise içerisinde yaşam edinmiş insanlara karşı o kadar baskı kurdu ki bunun mevcut seçimde* ters bir etki olarak geri döndüğünü görebiliyoruz. şu unutulmamalı: galatasaray taraftarı "liseci zihniyet, liseci zihniyet" diye hesap sorma eğilimine devam ettiği sürece lise içerisinde kabul görmeyecek.
ben 19 haziran 2021 galatasaray seçim genel kurul toplantısında burak elmas'ı destekleyen bir taraftar olarak eşref hamamcıoğlu'nun kazanmasına ya da kazanmaya yakın olmasına şaşırmadım. bu sonucun sebebi son dönemdeki hesaplaşma durumudur. lise içerisinde alınan yanlış kararlar olduğu doğru ama taraftarın aldığı yanlış kararlara da bir ton örnek verebiliriz. bu noktada saldırgan tavırlarını sürdürerek haklı çıkmaya çalışan bir galatasaray taraftarının sorunlarını bu şekilde çözemeyeceği aşikar.
galatasaray'daki tek sorun liseci zihniyet değil, taraftarın zihniyetidir de. 19 haziran 2021 galatasaray seçim genel kurul toplantısında burak elmas ya da eşref hamamcıoğlu başkan seçilecek ve taraftar istediği adayın kazanmaması durumunda diğer adayı linç edecektir. oysaki lise kazanan adaya saygı duyacaktır, duymak zorundadır. burak elmas kazanırsa zaten lise içerisindeki insanların da desteğiyle kazanmış olacak. aynı saygıyı taraftarın göstermemesi ve sürekli lisecilik üzerine nefretlerini boşaltmaları çok can sıkıyor. taraftar kim kazanırsa kazansın, sonuçlara saygı duymak zorundadır. liseci zihniyet taraftarın zihniyetinden ayrı olarak değerlendirilemez. mevcut çözüm de bu şartlar altında asla sağlanamyacak.
taraftarın sürekli olarak lise ve lisedeki düşünceyle olan hesaplaşma durumu liseden de aynı şekilde etki-tepki yasasındaki gibi bir neticeyle karşılık buluyor. örneğin mustafa cengiz bir liseli olmamasına rağmen seçimi kazandıktan sonra lise içerisinde yaşam edinmiş insanlara karşı o kadar baskı kurdu ki bunun mevcut seçimde* ters bir etki olarak geri döndüğünü görebiliyoruz. şu unutulmamalı: galatasaray taraftarı "liseci zihniyet, liseci zihniyet" diye hesap sorma eğilimine devam ettiği sürece lise içerisinde kabul görmeyecek.
ben 19 haziran 2021 galatasaray seçim genel kurul toplantısında burak elmas'ı destekleyen bir taraftar olarak eşref hamamcıoğlu'nun kazanmasına ya da kazanmaya yakın olmasına şaşırmadım. bu sonucun sebebi son dönemdeki hesaplaşma durumudur. lise içerisinde alınan yanlış kararlar olduğu doğru ama taraftarın aldığı yanlış kararlara da bir ton örnek verebiliriz. bu noktada saldırgan tavırlarını sürdürerek haklı çıkmaya çalışan bir galatasaray taraftarının sorunlarını bu şekilde çözemeyeceği aşikar.
galatasaray'daki tek sorun liseci zihniyet değil, taraftarın zihniyetidir de. 19 haziran 2021 galatasaray seçim genel kurul toplantısında burak elmas ya da eşref hamamcıoğlu başkan seçilecek ve taraftar istediği adayın kazanmaması durumunda diğer adayı linç edecektir. oysaki lise kazanan adaya saygı duyacaktır, duymak zorundadır. burak elmas kazanırsa zaten lise içerisindeki insanların da desteğiyle kazanmış olacak. aynı saygıyı taraftarın göstermemesi ve sürekli lisecilik üzerine nefretlerini boşaltmaları çok can sıkıyor. taraftar kim kazanırsa kazansın, sonuçlara saygı duymak zorundadır. liseci zihniyet taraftarın zihniyetinden ayrı olarak değerlendirilemez. mevcut çözüm de bu şartlar altında asla sağlanamyacak.