12412
galatasaray’ın 2002’den sonra -her ne kadar 2006 ve 2008’de şampiyonluk yaşasa da- 2011’e dek yaşadığı sinik ve tabiri caizse pısırık görüntüsünü, ölü toprağını üzerinden atmasında başrol oynayan oyunculardan birisi, belki de en önemlisi. ujfalusi, selçuk, elmander ve muslera da etkili işler yaptılar, ancak onun taraftarla iletişimi ayrıydı. orta sahada gösterdiği savaşçı ruh, top tekniği, agresifliği, hatta yeri geldiğinde çift dalmaları, çirkefliği falan bir tarafa, galatasaray taraftarı ve camiasının kaybettiği ağırlığı getiren oyuncuydu. bu iyi oyunla, mücadele ile alakalı değil. felipe’nin farklı bir aurası, karizması vardı. bu karizma bazen ters tepip, italya’da juventus gibi bir takımın en önemli oyuncularından birisiyken en fiyasko transfer seçilip, altın bidon almasına da yol açtı. ama büyük başın derdi de büyük olur zaten. bu tarzda oyuncular her yerde yapamazlar zaten. galatasaray gibi çehresini kaybetmiş, elinden tutup kaldıracak karakterli oyuncularını arayan bir kulüp olarak ona ilaç gibi geldi. yani sadece galatasaray değil, felipe de özbenliğini kaybetmişti.
felipe melo dünyanın en iyi ön liberosu değildi, asla da olmadı. real madrid, barcelona, bayern münih bile görse olamayacaktı. ancak bazen aradığınız en iyisi değildir. bazen aradığınız hatalarıyla sevaplarıyla ‘o’dur. felipe de ‘o’ydu işte galatasaray için. bu saatten sonra galatasaray o bölgeye binlerce oyuncu alacak, iyi olanı da, kötü olanı da, yabancısı da, yerlisi de olacak. ancak hiçbiri seneler geçse dahi felipe kadar etki bırakamayacak. benzer şeyler hagi için de geçerli elbette. hiç gica unutulur mu? hiç büyük kaptan bülent korkmaz unutulur mu?
felipe melo bu saydığım 2000 kadrosu efsaneleri kadar yoktur elbette. fakat galatasaray ile onun ilişkisi de tıpkı hande yener şarkısındaki gibi oldu. “iki deli bir araya gelmemeliydik. belki de bu kadar sevmemeliydik.” şimdi ne o bizi unutabildi, ne de biz onu unutabildik.
felipe melo dünyanın en iyi ön liberosu değildi, asla da olmadı. real madrid, barcelona, bayern münih bile görse olamayacaktı. ancak bazen aradığınız en iyisi değildir. bazen aradığınız hatalarıyla sevaplarıyla ‘o’dur. felipe de ‘o’ydu işte galatasaray için. bu saatten sonra galatasaray o bölgeye binlerce oyuncu alacak, iyi olanı da, kötü olanı da, yabancısı da, yerlisi de olacak. ancak hiçbiri seneler geçse dahi felipe kadar etki bırakamayacak. benzer şeyler hagi için de geçerli elbette. hiç gica unutulur mu? hiç büyük kaptan bülent korkmaz unutulur mu?
felipe melo bu saydığım 2000 kadrosu efsaneleri kadar yoktur elbette. fakat galatasaray ile onun ilişkisi de tıpkı hande yener şarkısındaki gibi oldu. “iki deli bir araya gelmemeliydik. belki de bu kadar sevmemeliydik.” şimdi ne o bizi unutabildi, ne de biz onu unutabildik.