• 27051
    şahsen takımın durumu hakkında en çok içimi acıtan da "kötü sevicilik". daha iyi bir kavram aklıma gelmediği için, açıklamaya çalışayım:

    nereden nereye geldi bu takım...bizim hayalimiz hep avrupa oldu. fenerbahçeli galatasaray'ı yenelim yeter derken, biz şampiyonlar ligi'nde olalım, yeter diyorduk. kendimizi test etmek, üst seviyeye taşımak, oradaki rakipleri zorlamak heyecanını duyuyorduk. şampiyonlar ligi kura çekimleri en çok beklenendi bizim için. belki çok üst seviye takımlarla yarışmada zorlanacağımızı biliyorduk ama en azından uluslararası seviyede bir başaltı takım geleneği oluşturacağımıza da inanıyorduk.

    çok uzatıp, geriye de gitmeyeyim ki konu dağılmasın. o yüzden avrupa'da yakın zamanda karşılaştığımız * bize nispeten denk, hatta o dönem kendimizi üzerinde gördüğümüz brugge'den bir örnekle devam edeyim. liginde bu sezon da 20 puan farkla lider brugge. 2020-21 şampiyonlar ligi f grubunda, dortmund-lazio-zenit arasında 8 puan almış. belli bir istikrarla gitmiş yani. seneye yine şampiyonlar liginde olacak. gedikli dediğimiz, bir dönem bizim de paylaştığımız bir ünvan bu. bir de bize bakıyorum. artık avrupa'da esamemiz okunmuyor, heyecanımız uzakta kalmış, iyice lokale dönmüş buna rağmen ligi bir türlü domine edememişiz. brugge'ün istikrarı ve bizim geldiğimiz nokta aslında nasıl bir seviye kaybına uğradığımızı anlamak için basit bir örnek.

    gelelim şu anki seviyeye ve daha da korkutucu olan "kötü sevicilik" dediğim boyuta. son dönemde kendi ligimize gömüldükçe, esas yarışmamız gereken rakiplerden çok koptu bu takım. bence makas fatih hocanın bahsettiği anlamda değil, düşünsel anlamda açıldı-ki bu çok daha tehlikeli bir durum. hakemler, federasyon, zemin, ali koç, transferler, sergen yalçın...kendi dünyamıza tıkıldığımız, burada düşmanlar-dostlar yarattığımız, gündemi ve kendi lokalleşen bir kulübe doğru gidiyoruz. kafamızı gömmüş, kulağımızı dış dünyaya kapatmış gibiyiz. kaçınılmaz olarak bu vizyon kaybı, takımın futbol kalitesine de sirayet etti. şu an bu tehlikeli algının esiri olmak üzereyiz: "zaten ligde ne futbol oynanıyor", "fenerbahçe'de kötü", "kötü oynayan beşiktaş'ın sadece birkaç puan gerisindeyiz". böyle düşündükçe ve buna alıştıkça, biz en fazla kendimizi çıta olarak koyduğumuz bu kötülerin iyisi yaparız. bunun bedeli de gerçek futbol ortamından daha da uzaklaşmak ve küçülmek olur. sonra gerçek uluslararası futbol arenasına döndüğümüzde hezimet yine kaçınılmaz olur.

    o nedenle bu takımın her şeyden önce acilen özüne, kendi vizyon ve misyonuna geri kavuşması lazım. artık kötüye değil yukarıya bakması lazım. şu an bile takımdan günlük silkelenmeler bekliyoruz. bir şey olsun, takım birden o beklediğimiz galatasaray olsun. hoca bağırsın, çağırsın. olsun işte bir şeyler. biz bile vizyonumuz ve beklentilerimizde ne kadar gerçeklikten kopmuşuz. böyle yazarken bile insan daha iyi anlıyor.
App Store'dan indirin Google Play'den alın