498
o oynadı, şu oynadı, öyle oynadı, şöyle oynadı demeden tertemiz leşledik.
galatasaray hakkında konuşmak istemiyorum. elde tutulacak bir şey yok. bir girince her tarafından falso çıkarırsın bu maçta.
hakemin sonuca etki edecek bir hatası yok ama kötü hakem. yardımcısından medet uman, kararlarında istikrarsız olan bir hakeme iyi hakem demem.
sahada güzel olan neredeyse hiçbir şey yok, falcao'nun ilk golü dışında. güzel futbol namına bu vardı. iyi defans da yoktu, iyi ofans da, göze hoş gelen hareketler de... her iki takım için de söylüyorum bunu. birer puanı paylaştık ama nasıl paylaştık?
futbol namına hiçbir şey yok diyorum ya, gerçekten ne vardı yani? zaten leş gibi olan zeminde, top sahada kalmadı ki futbol oynansın diyebilirsiniz. haklısınız.
düzeltme geçeyim: maçın ilk on dakikası gibi biraz iyi oynuyor gibiydik. sonrası yok bende.
şu üç duruma acilen bir çözüm bulunmalı:
1. zeminler meselesi. zemini kötü olan takıma prim mrim verme kardeşim. üstüne ceza kes. sen de bir zahmet, teknolojiden faydalanıp meterolojiyi dinle. maçları bok gibi havalarda oynatıp zeminin içinden bir de sen geçme. bu nedir ya? biri tff, biri kulüpler... bir halt olmaz bu kafalardan.
2. arkadaş şu topun oyunda kalma meselesi ne olacak? şu oyun akıcılığı ne olacak? önüne gelen yere yatıyor. takım fark etmeksizin. "var" yok hükmünde ya, hadi "var" devreye girsin bari. yalandan yere yatan varsa uyarsın. kart verin şunlara. maçı uzatmak bir şeyi değiştirmiyor. sporcu sağlığı falan düşünmek gerek insanlık namına, evet. ama bu nedir kardeşim!?
3. şu hakem mevzu... neyse. oraya hiç girmeyeyim.
bunların hepsinin temelinde, yöneticilerin çağ dışı dinozorlar olması yatıyor. işin ucu da tâ en tepeye kadar, muhaliften iktidarına kadar varır.
galatasaray hakkında konuşmak istemiyorum. elde tutulacak bir şey yok. bir girince her tarafından falso çıkarırsın bu maçta.
hakemin sonuca etki edecek bir hatası yok ama kötü hakem. yardımcısından medet uman, kararlarında istikrarsız olan bir hakeme iyi hakem demem.
sahada güzel olan neredeyse hiçbir şey yok, falcao'nun ilk golü dışında. güzel futbol namına bu vardı. iyi defans da yoktu, iyi ofans da, göze hoş gelen hareketler de... her iki takım için de söylüyorum bunu. birer puanı paylaştık ama nasıl paylaştık?
futbol namına hiçbir şey yok diyorum ya, gerçekten ne vardı yani? zaten leş gibi olan zeminde, top sahada kalmadı ki futbol oynansın diyebilirsiniz. haklısınız.
düzeltme geçeyim: maçın ilk on dakikası gibi biraz iyi oynuyor gibiydik. sonrası yok bende.
şu üç duruma acilen bir çözüm bulunmalı:
1. zeminler meselesi. zemini kötü olan takıma prim mrim verme kardeşim. üstüne ceza kes. sen de bir zahmet, teknolojiden faydalanıp meterolojiyi dinle. maçları bok gibi havalarda oynatıp zeminin içinden bir de sen geçme. bu nedir ya? biri tff, biri kulüpler... bir halt olmaz bu kafalardan.
2. arkadaş şu topun oyunda kalma meselesi ne olacak? şu oyun akıcılığı ne olacak? önüne gelen yere yatıyor. takım fark etmeksizin. "var" yok hükmünde ya, hadi "var" devreye girsin bari. yalandan yere yatan varsa uyarsın. kart verin şunlara. maçı uzatmak bir şeyi değiştirmiyor. sporcu sağlığı falan düşünmek gerek insanlık namına, evet. ama bu nedir kardeşim!?
3. şu hakem mevzu... neyse. oraya hiç girmeyeyim.
bunların hepsinin temelinde, yöneticilerin çağ dışı dinozorlar olması yatıyor. işin ucu da tâ en tepeye kadar, muhaliften iktidarına kadar varır.