4386
buradaki yazan renktaşlarım ve sarı kırmızıya gönül vermiş bütün taraftarımızla ortak paydamız galatasaray. başka hiçbir konuda görüşlerimizin aynı olması mümkün değil. farklı bakış açılarımız olması çok normal.
yukarıdaki bağlamdan devam edersek ise sevgili başkanımızın yönetici kadrosunun zayıf olduğu da birçoğumuzun hemfikir olduğu bir diğer konu olabilir. vasat bir yönetim anlayışına sahip olduklarını görmek için allame olmaya gerek yok. ffp anlaşmasını her seferde dile getirmek de bu anlaşmanın içeriğini sübjektif yapmıyor. anlaşmanın koşulları sattığın kadar al. bu koşullar asla satamazsın olsaydı bu yönetimi şu ana kadarki performansı dolayısıyla tebrik ederdim. içeriği kendine göre yontmaya çalışan bir yönetici profili görmek ise üzücü. ağızlarından her açıklamalarında ilk çıkan sözün ffp olması da düşüncelerimi daha da perçinliyor. ben de şu an yönetimde olsam az çok bu kadar transfer performansı verirdim.
transfer meselesinden daha elzem olan değinilecek nokta ise, bu yönetici güruhunun yapamadığı açıklamalar. kimsenin çıkın ağzınıza ne geliyorsa söyleyin diye düşündüğünü zannetmiyorum. ancak türkiye’nin en büyük camialarından birisinin yöneticisinin de, “ben kaybettiğimiz maçtan sonra çok üzgün oluyorum”, “ben sadece twitter’dan konuşabiliyorum” deme lüksü yok. sen mağlubiyetten sonra açıklama yap diye oradasın, çok üzgün oluyorsan eğer dersin ki “ben galatasaray’ın menfaatlerini koruyacak yetkinlikte değilim. istifa ediyorum”. insanlar da helal olsun der. veya diyorsan ki ben ne yardan ne serden geçebiliyorum, o yüzden beyaz sayfalar açıyorum, dilime kemik naklettiriyorum, o zaman da derler ki kardeşim sen kendi menfaatini galatasaray’dan üstün tutuyorsun. bu durumda da zaten o makamda yerin olmaz.
başkanımızı kişisel olarak çok sevdim, gerçekten kaliteli bir insan olduğunu görüyorum. ancak özellikle hastalığı sonrasında enerjisini galatasaray’a yeterince kanalize edemeyeceğini görmek için doktor olmaya da gerek yoktu. bir adet çubuğu kırabilirsiniz, ancak beş tanesini aynı anda kıramazsınız. maalesef bu yönetimin başaramadığı şey, galatasaray paydaşlarını kırılamayacak derecede birleştirememeleridir. daö sonrası kendilerine yeteri kadar süre verilmiş, ancak bu süreyi kendileri değerlendirememişlerdir.
“önce galatasaray” düsturunu şiar edinen bir yönetim görmek dileğiyle.
yukarıdaki bağlamdan devam edersek ise sevgili başkanımızın yönetici kadrosunun zayıf olduğu da birçoğumuzun hemfikir olduğu bir diğer konu olabilir. vasat bir yönetim anlayışına sahip olduklarını görmek için allame olmaya gerek yok. ffp anlaşmasını her seferde dile getirmek de bu anlaşmanın içeriğini sübjektif yapmıyor. anlaşmanın koşulları sattığın kadar al. bu koşullar asla satamazsın olsaydı bu yönetimi şu ana kadarki performansı dolayısıyla tebrik ederdim. içeriği kendine göre yontmaya çalışan bir yönetici profili görmek ise üzücü. ağızlarından her açıklamalarında ilk çıkan sözün ffp olması da düşüncelerimi daha da perçinliyor. ben de şu an yönetimde olsam az çok bu kadar transfer performansı verirdim.
transfer meselesinden daha elzem olan değinilecek nokta ise, bu yönetici güruhunun yapamadığı açıklamalar. kimsenin çıkın ağzınıza ne geliyorsa söyleyin diye düşündüğünü zannetmiyorum. ancak türkiye’nin en büyük camialarından birisinin yöneticisinin de, “ben kaybettiğimiz maçtan sonra çok üzgün oluyorum”, “ben sadece twitter’dan konuşabiliyorum” deme lüksü yok. sen mağlubiyetten sonra açıklama yap diye oradasın, çok üzgün oluyorsan eğer dersin ki “ben galatasaray’ın menfaatlerini koruyacak yetkinlikte değilim. istifa ediyorum”. insanlar da helal olsun der. veya diyorsan ki ben ne yardan ne serden geçebiliyorum, o yüzden beyaz sayfalar açıyorum, dilime kemik naklettiriyorum, o zaman da derler ki kardeşim sen kendi menfaatini galatasaray’dan üstün tutuyorsun. bu durumda da zaten o makamda yerin olmaz.
başkanımızı kişisel olarak çok sevdim, gerçekten kaliteli bir insan olduğunu görüyorum. ancak özellikle hastalığı sonrasında enerjisini galatasaray’a yeterince kanalize edemeyeceğini görmek için doktor olmaya da gerek yoktu. bir adet çubuğu kırabilirsiniz, ancak beş tanesini aynı anda kıramazsınız. maalesef bu yönetimin başaramadığı şey, galatasaray paydaşlarını kırılamayacak derecede birleştirememeleridir. daö sonrası kendilerine yeteri kadar süre verilmiş, ancak bu süreyi kendileri değerlendirememişlerdir.
“önce galatasaray” düsturunu şiar edinen bir yönetim görmek dileğiyle.
