• 139
    çok hızlı maç oldu... "zevkli" demiyorum bak; zira topu ayağının altından kaçıran futbolcu mu istesin, ayağından 10 metre açıp rakibe ikram eden futbolcu mu, futboldan soğutan bir çok saykodelik öge mevcuttu. ilk 15 dakikadaki tempoyu düşürmemiz iyi oldu; yoksa geliyordu gol...

    telefona avea'dan gelen kadro mesajını okuduğumda, "tamam, ideal 11..." dedim ama; hangi dizilişle ideal? bi yığın kombinasyon var ulan; ben "keita santrafor, arda sol açık, gio sağda, elano forvet arkası" diye düşündüm, aynı kadro sahada ama bambaşka bi takım oynadı. bu kadar çok yönlü oyuncu olur mu yahu; sırf dizilişi değiştirerek oyuncu değişikliği efekti elde edebiliyoruz, avantaj aslında... ama arda turan'ın santrafor oynaması hakikaten tuhaf; yani dar alanda top saklayabilir, bitirici de sayılır ama o fizikle, ne bileyim... elano bile daha yatkın gibi.

    leo franco'nun aslan kesildiği maç oldu. kendisine sövme ibresi, topu oyuna sokma konusuna kaymış "mecburen", normaldir; bu maçtan sonra hala "kurtarış yapmıyor" ya da "yan toplarda çıkmıyor hiç" desen dayak yersin. leo'nun bir sonraki maçta eski haline dönmeyeceğinin garantisi yok, ama tarihe not düşelim; 6 şubat 2010 kayserspor galatasaray maçı, leo franco'nun hakkının verilmediği ne ilk, ne de son maçtır. düştük. galiba gözden çıkarıldığı dedikoduları ve ufuk ceylan'ın yükselen performansı ile gelen rekabet; leo'ya yaramış, iyidir...

    emre güngör sakatlık öncesi performansına göz kırptı, bu maçtaki performansı devam ederse eğer; kendisi rigobert song'dan beri izlediğimiz en iyi iki savunmacıdan biri, diğeri de lucas neill haliyle. allah sağlık ekibine bi daha yolunu düşürmesin aslan kardeşim, milli takımın değişmezi aslanım benim! dün akşamki stoper ikilisinin performansı pek tek maçlığa benzemiyor ve bence artık kendileri ideal stoper ikilimizdir; emre'nin tekrar sakatlanmasından ince ince tırsmıyor değilim fakat adam 2-3 maçtır gayet sağlam basıyor yere. neill-emre ikilisinde neill'in kesici, emre'nin de boğuşan adam rolünü üstlendiğini görüyoruz; servet-neill olsa da benzer bir durum olacak ama emre'nin artısı bariz bir şekilde göze batan çabukluğu. beni sinir eden ise; emre güngör'ün o çok özlediğimiz rakip savunma arkasına aşırttığı uzun pasları göremememiz. mehmet topal - mustafa sarp senden daha mı iyi sokacak topu oyuna emre, niye hep onlara oynuyorsun?

    beklerimiz tam bir felaketti bu hafta; sayamadım top kayıplarını, ortalar desen ha keza... bu gibi durumlarda en azından alanlarını sağlama almaya bakmalılar, yediğimiz kontranın haddi hesabı yok; rakibin hızlı hücumlarının çok az bir kısmı göbekten, onun dışında top ayaklarına gelir gelmez bomboş olan kanatlarımıza şişirdiler ve bunun da adı "hücum" oldu, peh... "göbekten" demişken; uzun zamandır ön liberoların hücum başlatmasını falan beklemiyorum, ama pres konusunda bi şeyler yapmak lazım. ileri uçta yalnız kalmış tek rakipten topu alabiliyor olmak da bir şeydir; ama milyonuncu kez söylediğim üzere, rakibin çok sayıda oyuncuyla bilinçli olarak geliştirdiği hızlı hücumları durdurabilmek, presten öte, "zamanlama" gerektiriyor. takıma ön libero lazım abi...

    ilk yarı sonuna doğru kornerden gelen topu arda'nın röveşata ile içeri doldurup neill'in savunmadan seken bir şut çektiği pozisyonu 3-4 kere yer kamerasından gösterdi lig tv; altıpas içinde bizim elemanlardan birine dört kolla sarılmıştı rakip defans. ulan onun dörtte biri sertlikte olmayan bi didişme yüzünden emre güngör ve rakip eleman sarı kart gördü durduk yere be?! la havle...

    kara şimşeğimiz keita'nın isteğinde, heyecanında bir eksilme görmedim ama konsantrasyon fena dağılmış; düzelmesini ümit etmekten başka çare yok... keita şu an santrafora en uygun adamımız hala, gio ya da arda'nın şu anki halleriyle sağ kanatta onun yerini doldurması da zor görünüyor ama, santraforsuzluk daha fena.

    gio'ya katlanabilirim, beklentim zaten düşük ilk haftalar için. top kaptırmasına, isabetsiz pasa/şuta katlanabilirim, kilometrelerce uzaktan "güzel! güzel! olacak, moral bozma; devam!" diye alkışlarım; moral depolarım. ama isteksizliğine katlanamam; rakip savunmayı ipe diz demiyorum ama "dene" diyorum! dene kardeşim, dene sonra kaptır, rakip kontraya çıksın yazsın golü; ama "dene" abi, "dene" ulan! emre çolak değişikliği bence geç kaldı, yani ümitliydi teknik kadro gio'dan ama; o ümitlerin meyvesinin "bu maçta" hemen alınamayacağını kabullenmek istemedi...

    arda turan'dan santrafor yaratma çalışmalarına son vermeliyiz, en azından ertelemeliyiz. santrafor lazım ama arda'ya da hem sol kanatta, hem forvet arkasında ihtiyaç var; yerinde oynasın çocuk. forvet arkası demişken; elano forvet arkasında kayboluyor, "o 10 numara abi; böyle sahada yok gibi görünüyor, sonra çıkıp bi pas atıyor..." demeyin, o tip futbolcuyu kaldırmıyor bizim takım. rakip stoperlere bu kadar yakın oynayabilecek bileği yok elano'nun, zaten inim inim inliyoruz "geriden oyun kurabilecek ön libero lazım!" diye; e adam hem pres yapıyor, hem uzun/kısa pas yapabiliyor, ön libero oynamasından daha mantıklı ne olabilir ki? ama o zaman ileri 4'lüde bir kişilik boşluk kalıyor di mi; bi sonraki paragrafa alalım seni sayın okur...

    ulan bunu söyleyeceğim hayatta aklıma gelmezdi ama; hücum hattındaki sorunu hakan balta'nın dönüşü çözecek iyi mi?!* hakan son haftalarda faydalı olduğu sol beke geri dönüp caner'in ideal mevkisine* dönüşünü sağlayacak, gio ideal mevkisi olan sağ kanada geçecek, arda forvet arkasında rahat rahat pas yapacak, keita santraforu en iyi şekilde dolduracak ve elano, mustafa sarp ile birlikte ön liberoda yer alacak; bence kadro budur abi.

    pozisyon üretmekte sıkıntı çektiğimizi söylemek biraz adaletsiz olur bence; 3 puanı alabilmek için tek ihtiyacımız olan, daha isabetli ortalardı sadece. sağdan soldan ne yolladıysak dağa taşa gitti; biliyosun... neyse, hafta içindeki antyalya maçındaki isteksizliğin olmaması iyi; keita öyle ya da böyle yaradı takıma...

    fena değil, umut var...
App Store'dan indirin Google Play'den alın