25826
2020-21 sezonu ilk yarısının son döneminde ideal oyununu bulan takımımız.
diziliş olarak bakacak olursak; galatasaray şu an ne 4-2-3-1 oynuyor, ne 4-3-3 ne de her yerde yazılıp çizilen 4-1-4-1
rakamlarla ifade etmek gerekirse şu an oynadığımız oyun sistemimiz top bizdeyken 2-1-4-3 top rakipteyken 4-1-2-3 gibi bir şey.
açıklama olarak; top bizdeyken iç saha olsun deplasman olsun fark etmiyor genelde rakip üstüne yoğun bir baskı kurmuş oluyoruz. bekler tamamen hücuma çıkıyor ve önde kalıyor (terim felsefesi) geride 2 stoper ve önlerinde taylan kalıyor. feghouli bir adım geride hücumu başlatan tek 8 numara oyuncu rolünde, emre kılınç serbest 10 numara tarzı merkez orta saha oynuyor. emre akbaba ve oğulcan ise kanatlarda görünmelerine rağmen içeri girip hem orta sahayı zenginleştiriyorlar hem de ikiside 2.ve 3. santrfor gibi ceza alanına koşuyla veya topla giriyorlar. diagne de bu düzende hiç yalnız kalmıyor. kendisi de pres yapıp rakip stoperleri daha geriye itiyor.
top rakipteyken bekler ve kanat oyuncuları görev bölgelerine gidiyorlar herkes dizilişinde yer alan bölgede alan daraltarak pres yapıyor ki bu pres diagne ile başlıyor emre kılınç, taylan ve feghouli ile zirve yapıyor. bu sayede topu çok çabuk kazanıp doğru paslarla hemen hücum başlatıyoruz ki burada da akbaba, diagne, oğulcan üçlüsü çok faydalı oluyor.
uzun sözün kısası oynadığımız oyun düzeni ve hücum presi bana 2012-13 sezonundaki o selçuk - melo - elmander takımını hatırlatıyor. tıpkı o takıma benzer bir taktikle oynuyoruz. (diziliş demiyorum) kalemizde efsane kalecimiz muslera yok, yedek kalecide de istikrarı yakalayamadık ama ligin en az gol yiyen 2. takımıyız. ligin ikinci yarısında muslera geri dönecek. bu çok ekstra bir motivasyon olacak. bir de öne elmander tipi bir santrfor bulunursa abartmıyorum; bu oyun çok daha iyi yerlere gelebilir. bu takım tıpkı 2012-13 sezonundaki ligi 9 puan farkla 3-4 hafta önce bitirebilir.
diziliş olarak bakacak olursak; galatasaray şu an ne 4-2-3-1 oynuyor, ne 4-3-3 ne de her yerde yazılıp çizilen 4-1-4-1
rakamlarla ifade etmek gerekirse şu an oynadığımız oyun sistemimiz top bizdeyken 2-1-4-3 top rakipteyken 4-1-2-3 gibi bir şey.
açıklama olarak; top bizdeyken iç saha olsun deplasman olsun fark etmiyor genelde rakip üstüne yoğun bir baskı kurmuş oluyoruz. bekler tamamen hücuma çıkıyor ve önde kalıyor (terim felsefesi) geride 2 stoper ve önlerinde taylan kalıyor. feghouli bir adım geride hücumu başlatan tek 8 numara oyuncu rolünde, emre kılınç serbest 10 numara tarzı merkez orta saha oynuyor. emre akbaba ve oğulcan ise kanatlarda görünmelerine rağmen içeri girip hem orta sahayı zenginleştiriyorlar hem de ikiside 2.ve 3. santrfor gibi ceza alanına koşuyla veya topla giriyorlar. diagne de bu düzende hiç yalnız kalmıyor. kendisi de pres yapıp rakip stoperleri daha geriye itiyor.
top rakipteyken bekler ve kanat oyuncuları görev bölgelerine gidiyorlar herkes dizilişinde yer alan bölgede alan daraltarak pres yapıyor ki bu pres diagne ile başlıyor emre kılınç, taylan ve feghouli ile zirve yapıyor. bu sayede topu çok çabuk kazanıp doğru paslarla hemen hücum başlatıyoruz ki burada da akbaba, diagne, oğulcan üçlüsü çok faydalı oluyor.
uzun sözün kısası oynadığımız oyun düzeni ve hücum presi bana 2012-13 sezonundaki o selçuk - melo - elmander takımını hatırlatıyor. tıpkı o takıma benzer bir taktikle oynuyoruz. (diziliş demiyorum) kalemizde efsane kalecimiz muslera yok, yedek kalecide de istikrarı yakalayamadık ama ligin en az gol yiyen 2. takımıyız. ligin ikinci yarısında muslera geri dönecek. bu çok ekstra bir motivasyon olacak. bir de öne elmander tipi bir santrfor bulunursa abartmıyorum; bu oyun çok daha iyi yerlere gelebilir. bu takım tıpkı 2012-13 sezonundaki ligi 9 puan farkla 3-4 hafta önce bitirebilir.