5871
realizmden, rasyonalizmden ve öz eleştiriden uzak her birey, grup, toplum ve ülke gibi başarısızlar hatta başarısızlığa da mahkumlar. fenerbahçe camiasının gerçeklikle hiçbir bağlantısı kalmadığı gibi sorgulamaktan da oldukça uzaklar uzun süredir. ''bize fetö saldırdı, rakibi fetö şampiyon yaptı, sistem onların üzerine kurulu, mhk başkanı bilmemkim, yayıncı kuruluşta bir kadın çalışıyor her şeyin suçlusu o, bizim aslında 564 şampiyonluğumuz var...'' diye uzar gider inandıkları şeylerin listesi.
başarısızlıklar geçici olabilir ancak bu psikoloji çok tehlikeli. bu psikoloji her şeyden önce başarısızlığı göremez. aldanmaya ve inanmaya meyillidir. yönlendirilmeye açıktır. fenerbahçe camiası yıllardır bu psikolojide. gazeteciler diye, ''hakkımızı koruyorlar.'' diye peşlerinden koştukları isimler goebbels'e propaganda dersi verir. bize dışardan komik hatta keyifli gelen absürt şeylere inanıyorlar.
anlık tepkilerle uzun vadedeki tepkilerine dikkat edin fenerbahçe camiasının. maç sonlarında verdikleri tepkiler hep daha mantıklı ve doğru hedefe. direkt olarak yönetime ve teknik kadroya sallıyorlar yıllardır her maçtan sonra. canlarının en çok acıdığı an, en samimi tepkileri verdikleri an oluyor. ne zaman ki maçın üstünden 1-2 gün geçiyor, birileri bunların akıllarıyla oynamaya başlıyor. fenerbahçe taraftarını alakasız şeylere yöneltmeye başlıyorlar. bir anda 28 şampiyonluk konuşulur oluyor. bir anda 97 yılından bir görüntüyle rakip suçlanıyor. bir anda yayıncı kuruluştaki bir kadının her şeyi belirlediğine inandırılıyorlar. kısacası bir anda maçtan sonra yaptıkları öz eleştirileri kaldırıp atıyor, çok derin ve kapsamlı bir yapının kendilerine karşı olduğuna, rakibi şampiyon yapmaya çalıştığına inanıyorlar.
çünkü başarısızlar ve bunu kabul etmek istemiyorlar. çok tipik bir psikoloji örneği: gerçek hayatta umduğunu bulamayınca hayallerde yaşamaya başlamak.
aziz yıldırım tarafından uzun süre kandırıldılar. hikaye, aziz yıldırım başkanlığının son senesinde şampiyonluk yarışında olan fenerbahçe'nin boş tribünlere oynamasıyla sona erdi. şimdi ali koç'u kabullenmek daha zor onlar için. çok beklediler, çok ümitlendiler. çok konuştular. geldiği gün şampiyon olmuş gibi sokaklara döküldüler. çok büyük hayaller kurdular ancak gerçek öyle olmadı. ali koç, kısacık süreye öyle başarısızlıklar hatta rezaletler sığdırdı ki film olsa inanmazsın. o da yetmedi yıllardır uğruna çok kafa ütüledikleri ersun yanal da geldi. onun hikayesi de onyekuru ile sona erdi. şimdi de bütün yaz dilendikleri erol bulut'un istifasını bekliyorlar. korkunç durumdalar. tutunacak hiçbir dalları kalmadı. kime ellerini açsalar tokadı ondan yediler. sağlamdır diye arkasına geçtikleri her ağaç, ilk fırtınada kökünden koptu savruldu gitti.
bu camianın sesinin en çok yaz aylarında ya da ligin başında çıkmasına hiç şaşırmamak lazım. somut şeyleri o kadar uzun süredir konuşmuyorlar ki kendilerini hatırlatmak için her yaz şampiyonluk ilan ediyor, her transferden sonra şampiyonluk aylarını erkene çekiyorlar. her hocayla birlikte fatih terim'i yolluyorlar mesela. kendileri de biliyor çünkü seslerinin en çok o dönemde çıkabileceğini, nisan-mayıs gibi zaten ortalıktan kaybolacaklarını.
fenerbahçe yöneticileri sağ olsun bu durumun devam etmesi için her şeyi yapıyorlar. bizim de kesinlikle yardımcı olmamız lazım. fenerbahçe temmuz-ağustos aylarının şampiyonu olmaya, ''transfer çalımı'' dedikleri şeylerle galatasaray'dan büyük olduğunu iddia etmeye devam etsin. biz de ne yapalım? mayısta ligi falan kazanır, ağustosta süper kupayla müzeyi genişletmeye devam ederiz.
başarısızlıklar geçici olabilir ancak bu psikoloji çok tehlikeli. bu psikoloji her şeyden önce başarısızlığı göremez. aldanmaya ve inanmaya meyillidir. yönlendirilmeye açıktır. fenerbahçe camiası yıllardır bu psikolojide. gazeteciler diye, ''hakkımızı koruyorlar.'' diye peşlerinden koştukları isimler goebbels'e propaganda dersi verir. bize dışardan komik hatta keyifli gelen absürt şeylere inanıyorlar.
anlık tepkilerle uzun vadedeki tepkilerine dikkat edin fenerbahçe camiasının. maç sonlarında verdikleri tepkiler hep daha mantıklı ve doğru hedefe. direkt olarak yönetime ve teknik kadroya sallıyorlar yıllardır her maçtan sonra. canlarının en çok acıdığı an, en samimi tepkileri verdikleri an oluyor. ne zaman ki maçın üstünden 1-2 gün geçiyor, birileri bunların akıllarıyla oynamaya başlıyor. fenerbahçe taraftarını alakasız şeylere yöneltmeye başlıyorlar. bir anda 28 şampiyonluk konuşulur oluyor. bir anda 97 yılından bir görüntüyle rakip suçlanıyor. bir anda yayıncı kuruluştaki bir kadının her şeyi belirlediğine inandırılıyorlar. kısacası bir anda maçtan sonra yaptıkları öz eleştirileri kaldırıp atıyor, çok derin ve kapsamlı bir yapının kendilerine karşı olduğuna, rakibi şampiyon yapmaya çalıştığına inanıyorlar.
çünkü başarısızlar ve bunu kabul etmek istemiyorlar. çok tipik bir psikoloji örneği: gerçek hayatta umduğunu bulamayınca hayallerde yaşamaya başlamak.
aziz yıldırım tarafından uzun süre kandırıldılar. hikaye, aziz yıldırım başkanlığının son senesinde şampiyonluk yarışında olan fenerbahçe'nin boş tribünlere oynamasıyla sona erdi. şimdi ali koç'u kabullenmek daha zor onlar için. çok beklediler, çok ümitlendiler. çok konuştular. geldiği gün şampiyon olmuş gibi sokaklara döküldüler. çok büyük hayaller kurdular ancak gerçek öyle olmadı. ali koç, kısacık süreye öyle başarısızlıklar hatta rezaletler sığdırdı ki film olsa inanmazsın. o da yetmedi yıllardır uğruna çok kafa ütüledikleri ersun yanal da geldi. onun hikayesi de onyekuru ile sona erdi. şimdi de bütün yaz dilendikleri erol bulut'un istifasını bekliyorlar. korkunç durumdalar. tutunacak hiçbir dalları kalmadı. kime ellerini açsalar tokadı ondan yediler. sağlamdır diye arkasına geçtikleri her ağaç, ilk fırtınada kökünden koptu savruldu gitti.
bu camianın sesinin en çok yaz aylarında ya da ligin başında çıkmasına hiç şaşırmamak lazım. somut şeyleri o kadar uzun süredir konuşmuyorlar ki kendilerini hatırlatmak için her yaz şampiyonluk ilan ediyor, her transferden sonra şampiyonluk aylarını erkene çekiyorlar. her hocayla birlikte fatih terim'i yolluyorlar mesela. kendileri de biliyor çünkü seslerinin en çok o dönemde çıkabileceğini, nisan-mayıs gibi zaten ortalıktan kaybolacaklarını.
fenerbahçe yöneticileri sağ olsun bu durumun devam etmesi için her şeyi yapıyorlar. bizim de kesinlikle yardımcı olmamız lazım. fenerbahçe temmuz-ağustos aylarının şampiyonu olmaya, ''transfer çalımı'' dedikleri şeylerle galatasaray'dan büyük olduğunu iddia etmeye devam etsin. biz de ne yapalım? mayısta ligi falan kazanır, ağustosta süper kupayla müzeyi genişletmeye devam ederiz.