• 5853
    https://twitter.com/.../1335656343408095234

    şu paylaşımı yapmış kulüp. yani ne denilebilir ki ? galatasaray x bir anadolu kulübünü yense ve böyle bir paylaşım yapsa ben utanırdım. yani bir kere sen büyük kulüpsün. bütçen rakibinden çok çok yukarıda. rakibini yendin diye böyle göndermeli bir tivit atamazsın çünkü senin doğal olarak rakibini yenme ihtimalin daha fazla olmalı. bu paylaşım benim fenerbahçe'nin artık büyük takım ruhunu kaybettiğini düşünmemi bir tık daha kolaylaştırdı. üstüne daha fazla çok şey konuşulur da ben utandım yani.
  • 5854
    gün geçtikçe daha da kötü yönetilen kulüp.

    galatasaray'ın ve beşiktaş'ın yarışa katılması sonrası paniklediler. yayıncı kuruluş ve hakemlere saldırmaya başladılar. yönetimi, teknik ekibi ve oyuncuları gerçekten çok tecrübesiz ve akil değil.

    zirvede tek olmadıkları sürece daha da panik olup sinirleri girilecek. tecrübesizliğin getirdiği hatalar ile dramatik bir şekilde son gerçekleşecek.
  • 5857
    eğer bugün beşiktaş'ın gerisinde değillerse bunu aziz yıldırım'a borçlu olan dünyanın en loser futbol kulübü.

    son yıllardaki başarısızlıklarının inanılmaz derecede şaşkınlığa neden olmasının sebebi kesinlikle aziz yıldırım'ın 2000 sonrası yarattığı güçlü, zengin, başarılı kulüp imajından kaynaklanıyor. özellikle benim gibi 2000 öncesine yaşı yetmeyenlerin sadece 2000 sonrası fenerbahçe'yi baz alması, bu dönemde de başarılı sezonlar geçirmiş olmaları insanları yanılttı doğal olarak.

    fenerbahçe'nin ilk defa kötü bir dönem geçirmediğini ve olayın gerçek yüzünü 40-50 yaş arasındaki abilerimizin çok iyi bildiklerini düşünüyorum.

    1990-2000 arası 1,
    2000-2010 arası 4,
    2010-2020 arası 2 (biri şaibeli),
    olmak üzere 30 yılda toplam 7 şampiyonluk kazanmıştır. 1990 yılına kadar 12 şampiyonluğu olan fenerbahçe'nin bugün ise 19 şampiyonluğu var. yani 2000-2010 yılları arasında aziz yıldırım'ın türk futbolunda yaratmış olduğu etki olmasaydı bugün büyük bir ihtimal beşiktaş'ın bile gerisinde kalmış olacaklardı.

    sonuç olarak fenerbahçe en az beşiktaş kadar bir takımdır benim gözümde. öyle şişirildiği kadar büyük bir takım değildir artık. futbolun modernleşmeye başladığı yıllarda ne kadar başarısız oldukları apaçık ortada.
  • 5858
    algı yaratarak şampiyon olabileceğini düşünen, hakemlerin kendi lehlerine hata yaptığı maçlardan sonra bile algı yapmaya devam eden bu uğurda sosyal medya trollerine ve basın mensuplarına para akıtmaktan geri durmayan camia. ancak ağlamaları hem kendilerini camia olarak kırılgan hale getiriyor hem de sporcularının motivasyonunu dibe çekip psikolojisini bozuyor. bu kafayla değiştirmedikleri sürece şampiyon olabilmeleri imkansız gibi gözüküyor. bu kadar favori girdikleri bir sezonda, daha ligin 4'de 1'i ancak tamamlanabilmişken psikolojik olarak çok yıpranmış bir haldeler ve bunu kendi kendilerine yaptılar.
  • 5859
    herkesi düşman görme hastalığı, paranoid şizofrenilerde olur. “ya fenerbahçelisindir ya da fenerbahçe düşmanı” diye haykıranların bu hastalığa düçar oldukları söylenebilir mi? tabi ki her fenerbahçeli bu sloganı benimsemez ama böyle düşünen binlerce fenerbahçeli ve hatta üst düzey yönetici var. eğer bu slogan paranoid şizofreni hastalığının belirtisiyse çözümü nedir?

    ben psikiyatrist değilim ama dünkü denizli spor-fenerbahçe maçından sonra hakem hakkında söylenenleri duyunca psikiyatristlerin bu konuda ciddi efor sarfetmeleri gerektiğini düşünmeye başladım.

    ancak benim ilk hareket ne olmalı sorusuna bir cevabım var. tv spor programlarında yorum yapan eski hakem eski futbolcuların psikologlarca eğitilmesi gerektiğini düşünüyorum. çünkü gençler tarafından en çok izlenen bu programlar. dolayısıyla yorumcuların tahrik edici konuşmalardan, ortamı germekten kaçınması gerek. bunu o tv’nin spor müdürleri yapabilir. çünkü iş gerçekten iyiye gitmiyor. dün beyaz tv’de abdulkerim durmaz ve ahmet çakar’ın konuşmalarını dinleyen bir genç akıl sağlığını muhafaza edemez. çünkü bu ikilinin akıl sağlıklarının yerinde olduğu kanaatinde değilim. aynı şey trt spor’da yorum yapan bünyamin gezer için de geçerli. tv spor yöneticileri reyting uğruna gençleri zehirleyen bu ve bunlar gibi yorumcuları ekranlara çıkarmamalı. çıkaracaksa da konuşmalarına dikkat etmeleri, nefret saçmamaları için psikologlarca eğitilmeli. vallahi bu gidiş iyi değil.

    abdulkerim durmaz, yıllardır bütün hakemlerin fenerbahçe’ye düşman olduğu paranoyasını ekrandan salgılayıp duruyor. bir allah’ın kulu da çıkıp demiyor ki arkadaş buna imkan var mı? sen aklını mı kaçırdın? nereden çıkarıyorsun bu saçma düşünceyi?

    abdulkerim durmaz dün nerdeyse kalp krizi geçirecekti. üstelik 2-0 galip geldikleri bir maç sonunda yapıyor bunları. bunlar rol yapıyor diyenler var ama bence rol değil. ahmet çakar rol yapıyor olabilir ama abdulkerim durmaz kesinlikle ciddi. bütün hakemlerin fenerbahçe düşmanı olduğu gibi bir paranoyanın pençesinde ızdırap çekiyor.

    abdulkerim durmaz, ahmet çakar, bünyamin gezer, gürcan bilgiç, mehmet emin uluç gibi yorumculara psikolojik destek verilmeli kanaatimce. onların bakış açısı ve tv ekranlarından konuşmaları çok taraftarı etkiliyor. fenerbahçeli gençler spor muhabbetlerinde adeta bunların kopyası gibi konuşuyor. hatta fbtv’de yapılan konuşmalar da denetlenmeli. orada daha vahim, akıl dışı konuşmalar yapılıyor. bu tür nefret söylemleri özellikle ali y. koç geldikten sonra iyice arttı. ben sık olmasa da gstv izlerim. daha bugüne kadar hakemlere nefret kusulduğunu, onlardan hesap sorulacağını, onlara ve rakip gördükleri kişilere bedel ödeteceklerine ilişkin tek kelime duymadım. ara sıra zaplarken takıldığım fbtv’de ise korkunç cümleler sarf ediliyor. açıkça suç işleniyor. fbtv’de futbol yorumu yapan herkes ciddi ciddi hakemlerin kendilerine düşman olduğunu düşünüyor. bunlara biraz terapi yapılmalı. çünkü alışkın değiller altı-yedi yıl şampiyonluktan uzak kalmaya. bu nedenle çirkinleştiriyorlar işi.

    benden uyarması...
  • 5861
    hande sümertaş olayının bir benzerini bizim camia ortaya atsaydı süreç nasıl işlerdi?

    daha 3. tweette falan taraftar "abi saçmalamayın" der mevzuyu kapatırdı. hadi diyelim ki bir boşluk oluştu ve biraz daha ileri gitti taraftar. galatasaraylı yorumcular taraftarla dalga geçer ve bu işe bulaşan taraftarlar sosyal medyada yazdıklarını yavaş yavaş silmeye başlardı. olay bu kadar büyümüş olsa yöneticiler, ultraslan falan olaya dahil olur ve bu deli saçması ifadelerin bir kaç kendini bilmezin hadsizliği olarak anılmasını sağlardı.

    bunlar ise artık iş suç boyutuna ulaşmasına rağmen ne medyadaki şizofrenlerini ne de ırkçılıklarıyla meşhur taraftarlarına bir durun demiyorlar. koskoca kulüpten bir tane sağduyulu açıklama gelmiyor. şaşırmamak elde değil.

    irkçılık, şikecilik gibi vasıflarının yanına cinsiyetçiliği de eklemek için büyük mücadele ediyorlar.

    fenerbahçe bir insan olsaydı, elimi omzuna atar kulağına "merak etme abi, en kötü sensin. sıkma canını bir gün bütün kötülükler fenerli olacak" der moralini düzeltmeye çalışırdım.
  • 5864
    daha önce top koşturduğu ingiltere'de t.howard'a, lescott'a, diouf'a, banguraya ırkçı söylemlerinden sabıkalı, yine zokoraya yaptığı ırkçı söylem nedeniyle 2 maç ceza almış, bu nedenle yargılandığı ceza davasında 2 ay 15 gün hapis cezası almış şahsı sportif direktör yapmış kulübün şu an sempati kasmak için twitterda ırkçılık karşıtı paylaşımlar yapması ne kadar inandırıcı, ne kadar samimi, ne kadar tutarlı değil mi!!!
  • 5871
    realizmden, rasyonalizmden ve öz eleştiriden uzak her birey, grup, toplum ve ülke gibi başarısızlar hatta başarısızlığa da mahkumlar. fenerbahçe camiasının gerçeklikle hiçbir bağlantısı kalmadığı gibi sorgulamaktan da oldukça uzaklar uzun süredir. ''bize fetö saldırdı, rakibi fetö şampiyon yaptı, sistem onların üzerine kurulu, mhk başkanı bilmemkim, yayıncı kuruluşta bir kadın çalışıyor her şeyin suçlusu o, bizim aslında 564 şampiyonluğumuz var...'' diye uzar gider inandıkları şeylerin listesi.

    başarısızlıklar geçici olabilir ancak bu psikoloji çok tehlikeli. bu psikoloji her şeyden önce başarısızlığı göremez. aldanmaya ve inanmaya meyillidir. yönlendirilmeye açıktır. fenerbahçe camiası yıllardır bu psikolojide. gazeteciler diye, ''hakkımızı koruyorlar.'' diye peşlerinden koştukları isimler goebbels'e propaganda dersi verir. bize dışardan komik hatta keyifli gelen absürt şeylere inanıyorlar.

    anlık tepkilerle uzun vadedeki tepkilerine dikkat edin fenerbahçe camiasının. maç sonlarında verdikleri tepkiler hep daha mantıklı ve doğru hedefe. direkt olarak yönetime ve teknik kadroya sallıyorlar yıllardır her maçtan sonra. canlarının en çok acıdığı an, en samimi tepkileri verdikleri an oluyor. ne zaman ki maçın üstünden 1-2 gün geçiyor, birileri bunların akıllarıyla oynamaya başlıyor. fenerbahçe taraftarını alakasız şeylere yöneltmeye başlıyorlar. bir anda 28 şampiyonluk konuşulur oluyor. bir anda 97 yılından bir görüntüyle rakip suçlanıyor. bir anda yayıncı kuruluştaki bir kadının her şeyi belirlediğine inandırılıyorlar. kısacası bir anda maçtan sonra yaptıkları öz eleştirileri kaldırıp atıyor, çok derin ve kapsamlı bir yapının kendilerine karşı olduğuna, rakibi şampiyon yapmaya çalıştığına inanıyorlar.
    çünkü başarısızlar ve bunu kabul etmek istemiyorlar. çok tipik bir psikoloji örneği: gerçek hayatta umduğunu bulamayınca hayallerde yaşamaya başlamak.

    aziz yıldırım tarafından uzun süre kandırıldılar. hikaye, aziz yıldırım başkanlığının son senesinde şampiyonluk yarışında olan fenerbahçe'nin boş tribünlere oynamasıyla sona erdi. şimdi ali koç'u kabullenmek daha zor onlar için. çok beklediler, çok ümitlendiler. çok konuştular. geldiği gün şampiyon olmuş gibi sokaklara döküldüler. çok büyük hayaller kurdular ancak gerçek öyle olmadı. ali koç, kısacık süreye öyle başarısızlıklar hatta rezaletler sığdırdı ki film olsa inanmazsın. o da yetmedi yıllardır uğruna çok kafa ütüledikleri ersun yanal da geldi. onun hikayesi de onyekuru ile sona erdi. şimdi de bütün yaz dilendikleri erol bulut'un istifasını bekliyorlar. korkunç durumdalar. tutunacak hiçbir dalları kalmadı. kime ellerini açsalar tokadı ondan yediler. sağlamdır diye arkasına geçtikleri her ağaç, ilk fırtınada kökünden koptu savruldu gitti.

    bu camianın sesinin en çok yaz aylarında ya da ligin başında çıkmasına hiç şaşırmamak lazım. somut şeyleri o kadar uzun süredir konuşmuyorlar ki kendilerini hatırlatmak için her yaz şampiyonluk ilan ediyor, her transferden sonra şampiyonluk aylarını erkene çekiyorlar. her hocayla birlikte fatih terim'i yolluyorlar mesela. kendileri de biliyor çünkü seslerinin en çok o dönemde çıkabileceğini, nisan-mayıs gibi zaten ortalıktan kaybolacaklarını.

    fenerbahçe yöneticileri sağ olsun bu durumun devam etmesi için her şeyi yapıyorlar. bizim de kesinlikle yardımcı olmamız lazım. fenerbahçe temmuz-ağustos aylarının şampiyonu olmaya, ''transfer çalımı'' dedikleri şeylerle galatasaray'dan büyük olduğunu iddia etmeye devam etsin. biz de ne yapalım? mayısta ligi falan kazanır, ağustosta süper kupayla müzeyi genişletmeye devam ederiz.
  • 5872
    seçilmiş yönetiminden başka hiçbir “camia” emaresi göstermeyen kulüp.

    90ları hatırlayanlar bilir, o zamanlar işler farklıydı. ama özellikle aziz yıldırım’ın ikinci döneminden sonra kulüpte ne bir muhalefet, ne bir çatlak ses, ne bir ileri gelenler filan hiçbir şey yok yahu. bir işte en son ali koç’u gaza getirdiler aziz’e karşı ama bu sefer de ali oldu aziz. yine tek adam, yine kimseden ses yok.

    sorsan fb cumhuriyeti ama diğer büyük kulüplerde olan çok seslilik, muhalefet ve itiraz kültürü yani demokrasinin olmazsa olmazı bunların kenarından geçmiyor. böyle camia mı olur yahu? sadece izliyorlar. hayır bir de gözünün önüne figür de gelmiyor. saran, şahenk ve ali şen dersin en fazla ama hiçbirinin umurunda değil şu an fb. yok yani ortada kimse yok. biz olsak 8 kongreye yetecek imza toplamıştık mesela şunların yerinde.
  • 5874
    rıdvan dilmen'in dediği gibi lideri olmayan takım, aziz hataları da olsa liderdi. tek sözüyle taraftari harekete geçirebiliyordu. terim için burada da çok şey söyleniyor, takım kötü gittiği zaman bir panik havası oluşuyor, fakat terim söylediği bir söz ya da atacağı tweet ile bir anda herşeyi unutturup, camiayı hedefe yonlendirebiliyor. 6 aralık 2020 günü oynanan denizli fb macini galip bitirmelerine rağmen, maçtan sonra bütün enerjilerini hakeme söylenmekle harcadılar, bir tane aklı başında adam cikipta, napıyorsunuz demedi. adnan polat'ın her maç kural hatası aradığı dönem gibiler. her hafta hakem derseniz, oyuncu rahatlar, sizin ciddiyetiniz de kalmaz. futbolcular da kendini kurtarmak için hakemle oynamaya başlar. ikinci en büyük hataları taraftarı mutlu etmek için onlarin dediğini yapmaya çalışmak. taraftar sözü dinleyip, ona göre karar veren takımlar hiç bir zaman başarılı olamaz. aziz gibi hakaret etmeye gerek yok ama taraftarı da arada bir hizaya getirmek gerekir.
  • 5875
    ekşisözlükte yazılmış kahkaha attıran bir yazı

    --- alıntı ---
    yillardir her sene "bu sene o sene" diye baslayip sonrasinda erkenden havlu atiyorlar. cok enteresan bi takim. herhangi bir düsmanligim yok asla, hatta karsi yakayi desteklesem dahi fenerbahce'nin her zaman türkiye'nin en büyük sivil toplum örgütü oldugunu düsünmüsümdür, hem de taraftalari türkiye'nin acik ara en egitimli ve aydin kitlesidir. büyük cogunlugu cumhuriyetci ve atatürkcü. kadiköy ilcesini de cok severim. bazi sinir bozucu davranislari olsa da asla kirmizili kardesi kadar olmadi hicbirimizin gözünde. ama su an fenerbahce resmen göz göre göre eriyor. takimin basindaki adami mi konusalim, baskaninin basiretsizligini mi, yoksa gökhan gönül'le, caner'le, volkan ve emre'yle basarili olabilecegini düsünen taraftarini mi konusalim. gerci ülke batti aq o da dogru, takimlari nolsun ki? gs'si de ayni, bjk'si de. bitmisiz biz.

    --- alıntı ---
App Store'dan indirin Google Play'den alın