335
kendisini tanımam etmem, çok fazla aşırılık görmedikçe kimsenin nickaltına olumsuz bir şey yazmam. kendisini uzun zaman önce kadınlarla alakalı bir yazısını görüp engellemiştim, buraya yazılanları görünce bir covidli olarak kendisine bir şey deme gereği duydum.
öncelikle zannedersem kendisi isviçre'de yaşıyordu engellediğim zamanlar. hatta süper ülkemiz var, müthişiz, uçuyoruz, kaçıyoruz deyip kazandığı eurolarla türkiye'de tatile gelen kesimden olduğunu kendisi söylemleriyle bizzat kanıtladı. hani hepimizin akrabası vardır, akrabası olmasa bile çevresinde bulunur. 'yeğenim türkiye şahlandı zaten buralar çok kötü' diye cümleye başlayan. ee o zaman gel burada yaşa dediğinizde de 'benim kurulu düzenim var nasıl bırakıp geleyim türkiye'ye' diyen insanlar. hatırladınız değil mi? gözünüzde kesin canlanmıştır. hah bu arkadaş da tam olarak onlardan maalesef. maalesef diyorum çünkü bu arkadaş gibiler yılın en fazla 1 ayı gelip kendi ülkesinde 1 birim kazandığı parayla muazzam dediği ülkemizde 10 birimlik hizmet alıyor tatil yapıyor. ben de böyle yaşasam bana da muazzam olur tabii.
asıl meseleye gelelim şimdi. ben askerde bu lanet virüsü kaptım. ben hayatında 18 senedir spor yapan, her gün makro mikro besin değerleri vs. ne yiyeceğini hesaplayan, sigara ve alkol ağzına sürmemiş bir adamım. ben virüsü kaptıktan sonra 3 gün nefes alabilme oranım neredeyse %20 civarındaydı. yani öncesinde nefes 10 birim alabiliyorken hastayken 2 birim nefes alabildim. 1 aydan fazla geçmesine rağmen hala solunum terapisi ihtiyacı duyuyorum. hastalığı çok ağır geçirirken gerçek anlamda arkadaşlardan, çevremden helallik istedim. anneme babama söyleyemedim son ana kadar endişelenmesinler diye. kendilerini aradım hasta olduğumu bilmesinler diye ağladım. dalga geçtiği bu virüs saydığı faktörleri düzenli uygulayan adamı yani beni öldürüyordu. o her nefes almaya çalışmanda burnunun yanması, yatarken nefes almaya çalışırken ciğerinden mi kalbinden mi bıçaklıyorlarmış gibi gelen ama anlandıramadığın ağrı, ateşinin ilaç almana rağmen 38 derecelerde gezmesi, yatağı işemiş de ıslatmış gibi terlemelerin (başka yatak yorgan olmadığı için ayrı yere yattık üşüye üşüye), yatarken kalça kemiğinden silahla vurulmuş gibi sızlaması.. kendisine çok basit geliyor uzaktan konuşmak ya hani!
kendisine bir önerim var. madem 'ameriganın oyunu' felsefesinde yaklaşıyor olaya, bir koronalıyı yüzüne öksürtüp düzenli beslenmenin, sigara kullanmamanın, sağlıklı yaşam kırlar böceklerin virüs karşısında bazen nasıl etkisiz kalabileceğini kendisi bir denesin kendisi gözlemlesin. millete de saçma sapan önerilerde (özellikle sağlık konusunda bir bilgisi yoksa) pek bulunmasın bilmediği konularda. insanların hayatını riske atabileceği şeyler söylemesin.
onun dışında da istediğini, düşüncesini yazsın ama sağlık söz konusu iken ne olacak yeağğ tarzında entry girmesin, girmesin ki o kadar yakınlarını yitiren ve bu hastalığı ağır geçiren kişilere bir saygısı olsun!
vesselam.
edit: intiharı düşünen birine de intihar etsin o zaman ölsün vs. saçma sapan şeyler söylediğini de hatırladım. yazık, ne diyeyim.
edit 2: şu haberi okursa diye de şuraya iliştireyim. hani düşünceleri değişmez biliyorum da belki yazmaz en azından.
https://www.ensonhaber.com/...bebegini-de-kaybetti
edit 3: benim yaşadığım ülkede kimin beni yöneteceğini binlerce kilometre uzakta sadece tatile gelmesine rağmen buna karar verebilen kişiler varsa ben de o güruha her platformda giydiririm. halam, amcam, arkadaşlarım da yurtdışında yaşıyor onlarla da konuşuyoruz. ama sadece tatile gelip türkiye çok güzel siz kıymetini bilmiyorsunuz deyip burada yaşadıklarımızı görmezden gelip uçuyoruz vuuuu derse ben onu da eleştiririm. benim eksiğim varsa gel sen de eleştir. alınan varsa yarası vardır. bu kadar basit.
öncelikle zannedersem kendisi isviçre'de yaşıyordu engellediğim zamanlar. hatta süper ülkemiz var, müthişiz, uçuyoruz, kaçıyoruz deyip kazandığı eurolarla türkiye'de tatile gelen kesimden olduğunu kendisi söylemleriyle bizzat kanıtladı. hani hepimizin akrabası vardır, akrabası olmasa bile çevresinde bulunur. 'yeğenim türkiye şahlandı zaten buralar çok kötü' diye cümleye başlayan. ee o zaman gel burada yaşa dediğinizde de 'benim kurulu düzenim var nasıl bırakıp geleyim türkiye'ye' diyen insanlar. hatırladınız değil mi? gözünüzde kesin canlanmıştır. hah bu arkadaş da tam olarak onlardan maalesef. maalesef diyorum çünkü bu arkadaş gibiler yılın en fazla 1 ayı gelip kendi ülkesinde 1 birim kazandığı parayla muazzam dediği ülkemizde 10 birimlik hizmet alıyor tatil yapıyor. ben de böyle yaşasam bana da muazzam olur tabii.
asıl meseleye gelelim şimdi. ben askerde bu lanet virüsü kaptım. ben hayatında 18 senedir spor yapan, her gün makro mikro besin değerleri vs. ne yiyeceğini hesaplayan, sigara ve alkol ağzına sürmemiş bir adamım. ben virüsü kaptıktan sonra 3 gün nefes alabilme oranım neredeyse %20 civarındaydı. yani öncesinde nefes 10 birim alabiliyorken hastayken 2 birim nefes alabildim. 1 aydan fazla geçmesine rağmen hala solunum terapisi ihtiyacı duyuyorum. hastalığı çok ağır geçirirken gerçek anlamda arkadaşlardan, çevremden helallik istedim. anneme babama söyleyemedim son ana kadar endişelenmesinler diye. kendilerini aradım hasta olduğumu bilmesinler diye ağladım. dalga geçtiği bu virüs saydığı faktörleri düzenli uygulayan adamı yani beni öldürüyordu. o her nefes almaya çalışmanda burnunun yanması, yatarken nefes almaya çalışırken ciğerinden mi kalbinden mi bıçaklıyorlarmış gibi gelen ama anlandıramadığın ağrı, ateşinin ilaç almana rağmen 38 derecelerde gezmesi, yatağı işemiş de ıslatmış gibi terlemelerin (başka yatak yorgan olmadığı için ayrı yere yattık üşüye üşüye), yatarken kalça kemiğinden silahla vurulmuş gibi sızlaması.. kendisine çok basit geliyor uzaktan konuşmak ya hani!
kendisine bir önerim var. madem 'ameriganın oyunu' felsefesinde yaklaşıyor olaya, bir koronalıyı yüzüne öksürtüp düzenli beslenmenin, sigara kullanmamanın, sağlıklı yaşam kırlar böceklerin virüs karşısında bazen nasıl etkisiz kalabileceğini kendisi bir denesin kendisi gözlemlesin. millete de saçma sapan önerilerde (özellikle sağlık konusunda bir bilgisi yoksa) pek bulunmasın bilmediği konularda. insanların hayatını riske atabileceği şeyler söylemesin.
onun dışında da istediğini, düşüncesini yazsın ama sağlık söz konusu iken ne olacak yeağğ tarzında entry girmesin, girmesin ki o kadar yakınlarını yitiren ve bu hastalığı ağır geçiren kişilere bir saygısı olsun!
vesselam.
edit: intiharı düşünen birine de intihar etsin o zaman ölsün vs. saçma sapan şeyler söylediğini de hatırladım. yazık, ne diyeyim.
edit 2: şu haberi okursa diye de şuraya iliştireyim. hani düşünceleri değişmez biliyorum da belki yazmaz en azından.
https://www.ensonhaber.com/...bebegini-de-kaybetti
edit 3: benim yaşadığım ülkede kimin beni yöneteceğini binlerce kilometre uzakta sadece tatile gelmesine rağmen buna karar verebilen kişiler varsa ben de o güruha her platformda giydiririm. halam, amcam, arkadaşlarım da yurtdışında yaşıyor onlarla da konuşuyoruz. ama sadece tatile gelip türkiye çok güzel siz kıymetini bilmiyorsunuz deyip burada yaşadıklarımızı görmezden gelip uçuyoruz vuuuu derse ben onu da eleştiririm. benim eksiğim varsa gel sen de eleştir. alınan varsa yarası vardır. bu kadar basit.