9603
kulübümüzün borçlarının küçülerek değil, büyüyerek ödenebileceğini söylemekten dilinde tüy biten, galatasaray’ın gelmiş geçmiş en büyük başkanı. eleştirildiği her konuda da mantıklı düşündüğünüzde haklı olduğu bir gerçek. adamı yiyen ise ne komiktir, fener medyasının gazına gelen galatasaray taraftarı. ahmet ercanlar gibi adamların gazına gelip, hala kulübü batırdı, borçların tek sebebi o, fatih hocayı kovmasaydı şampiyonlar ligini alırdık gibi söylemler gerçekten üzücü ve komik. şimdi olumlu ve olumsuz icraatlarını bir hatırlayalım ve galatasaray’ın başına bir daha öyle bir başkan neden gelmeyecek görelim.
görevi devraldığı adnan polat döneminden kalan 328 milyon dolar ve 81.4 milyon dolarlık faiz ve finansal borçlarla toplamda 409.5 milyon dolarlık enkazı devraldı. üstelik aziz yıldırım’ın kankası adnan polat, 3 yıllık loca geliri, stadyum isim hakkı, forma sponsorluğu gibi net gelirlerin hepsini harcamış halde enkazı devretti.
ilk icraatı, takımın başına fatih terim’i getirmek oldu. üstelik daha 6 ay öncesi adnan polat’ın teklifine ‘’hayır’’ diyen fatih terim, ünal aysal’ın teklifini kabul edip kulübün başına geçti.
kulübün borç yükünün yüzde 40’ını türk lirası değerine sabitleyerek kulübün kasasına 60 milyon tl’lik gelir elde edip. teminatları 850 milyon dolardan 550 seviyesine , temlikleri ise 252 milyon dolardan 110 milyon dolar seviyesine geriletti. üstelik bunu artan kur baskısıyla gerçekleştirdi.
görev yaptığı 3 sene içerisinde, 2 süper lig, 2 süper kupa, 1 türkiye kupası, 1 şampiyonlar ligi son 16, 1 şampiyonlar ligi çeyrek finali ile galatasaray için normal, ali koç’un gerçekleştirmesi durumunda, kendisini devlet başkanlığına kadar götürebilecek bir hikayeyi başardı.
genel toplamda görevde kaldığı 40 ayda 27 kupa kazanarak amatör branşlarda da sürekliliği sağladı. fenerbahçe’den bayanlar eurolig, erkek basketbol takımını ise 24 yıl sonra lig şampiyonu yaparak yüzümüzü tüm branşlarda güldürdü.
erkek basketbol takımını şike tapelerinde adı geçen semih özsoy ve ilgili hakemin maça atanmasından sonra final maçında, müsabakadan çekti. hemde gs tv’den, ulusa sesleniş konuşmasıyla ete et, döte döt diyerek.
şikecilere biat etmeden, aziz yıldırım’ın kankası olmadan her zaman her yerde, galatasaray başkanlığı seviyesinde gerekli cevabı yapıştırdı. zaten gidişine en çok sevinenler, tapelerde adı geçenlerdi.
fatih terim’in ayrılış sürecinde bir günahı olmadığını, hocanın kendini kovdurtmak için elinden geleni yaptığını, dönemin şike hükümlüsü kulübü beşiktaş eski başkanı, yeni federasyon başkanı demirören ile verdiği pozları taraftar olarak siz sindiremediyseniz, galatasaray başkanının sindirmesinin ne kadar komik olduğunu biliyorsunuz herhalde.
en çok eleştirildiği mancini dönemi transferleri için, ‘’yabancı sınırı elimizi bağlıyordu, mancini kimi istediyse biz yönetim olarak görevimizi yaptık.’’ sözü, şu anda mustafa cengiz’in en çok eleştirildiği konudur zannedersem. yönetimin görevi hocanın dediğini elinden geldiğince yapabilmektir. ancak umut gündoğan, ontivero gibi isimlerin alınışının faturası sadece scout ve teknik şef ünal aysal’a kesildi. hocanın ve diğerlerinin hiç suçu yokmuş gibi.
2013’te abdurrahim albayrak’ın ne olduğunu öngörüp baskın seçime giderek ali dürüst ve albayrak’ı afaroz etti. günümüzde neden olduğunu umarım anlamışsınızdır.
en çok vurgu yaptığı ‘’marka değeri’’ konusunu, kulübün nasıl yönetilmesi gerektiğini göstere göstere yukarı çekti.
409 milyon dolara devraldığı kulüp ekonomisini, 375 milyon dolar ile bıraktı. üstelik kısa dönem borçların hepsinin vadesini uzatarak. transfere harcadığı ilk sezon 109 milyon dolar, ikinci sezon 38 milyon dolar gibi büyük rakamlara rağmen.
en önemlisi görevi bir galatasaray başkanına yakışacak şekilde bıraktı. koltuk sevdasının hiç olmadığını herkese gösterdi. ne fatih hocanın, ne galatasaray’ın arkasından kötü tek bir kelime etmedi. sessiz sedasız geldi geçti. adnan polat gibi kanal kanal dolaşıp ona buna sallasa azcık değeri olurdu zannedersem.
günahıyla sevabıyla galatasaray’ın en asil başkanı kendisidir benim için. ve bir daha o göreve gelmeyeceğini, ben dahil herkes biliyor. ancak daha acısı, kendisi gibi bir başkanda zor göreceğiz kulübün başında. neyse ki galatasaray, kendi kendini yönetebilen dinamizme sahip. elimizde kalan tek umut o zaten.
görevi devraldığı adnan polat döneminden kalan 328 milyon dolar ve 81.4 milyon dolarlık faiz ve finansal borçlarla toplamda 409.5 milyon dolarlık enkazı devraldı. üstelik aziz yıldırım’ın kankası adnan polat, 3 yıllık loca geliri, stadyum isim hakkı, forma sponsorluğu gibi net gelirlerin hepsini harcamış halde enkazı devretti.
ilk icraatı, takımın başına fatih terim’i getirmek oldu. üstelik daha 6 ay öncesi adnan polat’ın teklifine ‘’hayır’’ diyen fatih terim, ünal aysal’ın teklifini kabul edip kulübün başına geçti.
kulübün borç yükünün yüzde 40’ını türk lirası değerine sabitleyerek kulübün kasasına 60 milyon tl’lik gelir elde edip. teminatları 850 milyon dolardan 550 seviyesine , temlikleri ise 252 milyon dolardan 110 milyon dolar seviyesine geriletti. üstelik bunu artan kur baskısıyla gerçekleştirdi.
görev yaptığı 3 sene içerisinde, 2 süper lig, 2 süper kupa, 1 türkiye kupası, 1 şampiyonlar ligi son 16, 1 şampiyonlar ligi çeyrek finali ile galatasaray için normal, ali koç’un gerçekleştirmesi durumunda, kendisini devlet başkanlığına kadar götürebilecek bir hikayeyi başardı.
genel toplamda görevde kaldığı 40 ayda 27 kupa kazanarak amatör branşlarda da sürekliliği sağladı. fenerbahçe’den bayanlar eurolig, erkek basketbol takımını ise 24 yıl sonra lig şampiyonu yaparak yüzümüzü tüm branşlarda güldürdü.
erkek basketbol takımını şike tapelerinde adı geçen semih özsoy ve ilgili hakemin maça atanmasından sonra final maçında, müsabakadan çekti. hemde gs tv’den, ulusa sesleniş konuşmasıyla ete et, döte döt diyerek.
şikecilere biat etmeden, aziz yıldırım’ın kankası olmadan her zaman her yerde, galatasaray başkanlığı seviyesinde gerekli cevabı yapıştırdı. zaten gidişine en çok sevinenler, tapelerde adı geçenlerdi.
fatih terim’in ayrılış sürecinde bir günahı olmadığını, hocanın kendini kovdurtmak için elinden geleni yaptığını, dönemin şike hükümlüsü kulübü beşiktaş eski başkanı, yeni federasyon başkanı demirören ile verdiği pozları taraftar olarak siz sindiremediyseniz, galatasaray başkanının sindirmesinin ne kadar komik olduğunu biliyorsunuz herhalde.
en çok eleştirildiği mancini dönemi transferleri için, ‘’yabancı sınırı elimizi bağlıyordu, mancini kimi istediyse biz yönetim olarak görevimizi yaptık.’’ sözü, şu anda mustafa cengiz’in en çok eleştirildiği konudur zannedersem. yönetimin görevi hocanın dediğini elinden geldiğince yapabilmektir. ancak umut gündoğan, ontivero gibi isimlerin alınışının faturası sadece scout ve teknik şef ünal aysal’a kesildi. hocanın ve diğerlerinin hiç suçu yokmuş gibi.
2013’te abdurrahim albayrak’ın ne olduğunu öngörüp baskın seçime giderek ali dürüst ve albayrak’ı afaroz etti. günümüzde neden olduğunu umarım anlamışsınızdır.
en çok vurgu yaptığı ‘’marka değeri’’ konusunu, kulübün nasıl yönetilmesi gerektiğini göstere göstere yukarı çekti.
409 milyon dolara devraldığı kulüp ekonomisini, 375 milyon dolar ile bıraktı. üstelik kısa dönem borçların hepsinin vadesini uzatarak. transfere harcadığı ilk sezon 109 milyon dolar, ikinci sezon 38 milyon dolar gibi büyük rakamlara rağmen.
en önemlisi görevi bir galatasaray başkanına yakışacak şekilde bıraktı. koltuk sevdasının hiç olmadığını herkese gösterdi. ne fatih hocanın, ne galatasaray’ın arkasından kötü tek bir kelime etmedi. sessiz sedasız geldi geçti. adnan polat gibi kanal kanal dolaşıp ona buna sallasa azcık değeri olurdu zannedersem.
günahıyla sevabıyla galatasaray’ın en asil başkanı kendisidir benim için. ve bir daha o göreve gelmeyeceğini, ben dahil herkes biliyor. ancak daha acısı, kendisi gibi bir başkanda zor göreceğiz kulübün başında. neyse ki galatasaray, kendi kendini yönetebilen dinamizme sahip. elimizde kalan tek umut o zaten.