667
artık yakalanmamanın neredeyse mucize olduğu hastalık. hastalık çıktığında işsizdim. babam, annem ve ben köye gidelim dedik, istanbul'da durulmaz dedik. 2 ay kaldık orada. kimse dikkat etmiyordu, burada bir şey olmaz diyordu ki çarşıya 10 günde 1 iniliyordu normalde, sadece çarşıya indiğinde dikkat etsen gerçekten bir şey olmazdı. toplam 4 evin olduğu bir köyden bahsediyoruz.
neyse 2 ay sonra biz döndük ama gerçekten ciddiye almayan 2 ev vardı. hepimiz de akrabayız bu arada. babam ise orada kaldı. babam 1 ay önce geldi ve geldiğinden 3 gün sonra köyde hastalığın çıktığını öğrendik. o 2 evde yaşayan 4 kadın, komşu ziyaretlerine gidiyorlar. normalde de öyle bir şey yaptıkları yok ama bu dönemde akıllarına gelmiş. oradan hastalığı kapıyorlar ama ilk başta haberleri yok tabi. babam gelmeden 4 gün önce de ölmüşlerin ruhuna diye kuran okutuyorlar. köydeki herkesi de eve topluyorlar, hatta diğer köylerden de insanlar çağırıyorlar. niye gittiniz diye sorduğum herkes de gitmezsek ayıp olurdu cevabını veriyor ki gel de küfür etme. bir tek babaannem gitmiyor ki kadın 90 yaşında. bir gün sonra o kadınlar babaannem gelemedi diye ziyaretine geliyor eve. orada ikisi kötü oluyor. bunlar ama 4 gün boyunca hastaneye gitmiyorlar, üşütmüştürler diye düşünüyorlar. tabi normal hayatlarına devam ediyorlar ki maske takmayı bırak herkes iç içe yaşıyor köyde. bize de hastaneye gittikten 3 gün sonra haber veriyorlar. haber geldikten sonra babam ayrı odaya geçti ama 3 gün iç içeydik. o 4 kadın haricinde 5 kişi de daha çıktı ama bizim evden kimsede çıkmadı. babamın amcasının karısı da öldü.
ben istanbul'a döndüğümde bir iş buldum. 1 ay çalıştım sadece, sonra ayrıldım. fabrikada çalıştım ve orada da kimse dikkat etmiyordu ki dikkat edebileceğin bir ortam da yoktu. çok küçük bir soyunma odası vardı ve 150-200 kişi aynı yerde giyiniyorduk. ara verildiğinde herkes beraber sigara içiyor, herkes beraber yiyordu. daha gittiğim ilk gün mühendislerden biri gel büfeye gidelim yolda laflarız dedi. sonra oturduk bir bankta ve bana daha yeni corona geçirdiğini söyledi. sonra öğrendim ki çalıştığım bölümde olan insanların yarısı geçirmiş hastalığı. ben çalışırken de 2 kişi yakalandı. ama şansa o 1 ayda ben yakalanmadım hastalığa.
8 ay boyunca hiçbir arkadaşımla görüşmedim. bazıları darıldı hatta. ilk defa bundan 12 gün önce bir arkadaşımın evine gittim. toplam 6 kişiydik. ben bir arkadaşla aynı odada kaldım. 2 gün önce karantinaya girdiğini öğrendim. çalıştığı yerde aynı odada çalıştığı kişi hastalığı kapmış. hayırlısı diyorum ben de.
bir de bugün oturduğumuz binanın covid-19 ile sarıldığını öğrendik. üst kat komşumuz aradı ve test yaptırdıklarını söyledi. annem de diğerlerine haber vermek istedi ve aradığı 2 kişide de hastalık çıktı. 10 dairenin olduğu bir binadayız. her katta 2 daire var. şu an bir alt katımız, yanımızdaki daire ve bir üst katımızda hastalık var. bir de en üst katta var. bizim sitede yok diye hepsi rahat rahat takılıyorlardı. havalar güzelken sitenin bahçesine çıkıp çay içiyorlardı kadınlar. anneme çok sert çıktım bir tek annem gidemedi. annem diğerlerini de uyardı ama dinlemediler. bu yüzden olmadı belki ama şimdi hepsi hasta.
ben 8 ay boyunca kendi yaş grubumda bu hastalığa en fazla önlem alan insanlardan biri olabilirim. belki korkak biri olduğum için de olabilir bu ama ciddiye alınması gereken bir hastalık olduğu apaçık ortada olan bu hastalığı insanlar ciddiye almadı ve hala daha almıyor. dalga geçtiler, çok ciddiye alıyorsun dediler, böyle kafayı yersin dediler ve belki de normalde olmadığı kadar sosyalleştiler. şimdi nasıl korktuklarını görmeniz lazım. birkaç kişi çıkmıştı televizyona çok pişmanız diye, işte hepsi öyle. ama insanoğlu işte böyle maalesef; yaşamadıkça bir şeyi ciddiye almıyorlar. insanlardan kendimi uzaklaştırmıştım ama bu dönem daha da uzaklaşmama vesile oldu. böyle aptal insanlarla ilişkimi kesmeme sebep olması da bu hastalığın getirdiği tek olumlu şey olabilir. neyse, bekliyoruz bakalım piyango bize ne zaman vuracak...
neyse 2 ay sonra biz döndük ama gerçekten ciddiye almayan 2 ev vardı. hepimiz de akrabayız bu arada. babam ise orada kaldı. babam 1 ay önce geldi ve geldiğinden 3 gün sonra köyde hastalığın çıktığını öğrendik. o 2 evde yaşayan 4 kadın, komşu ziyaretlerine gidiyorlar. normalde de öyle bir şey yaptıkları yok ama bu dönemde akıllarına gelmiş. oradan hastalığı kapıyorlar ama ilk başta haberleri yok tabi. babam gelmeden 4 gün önce de ölmüşlerin ruhuna diye kuran okutuyorlar. köydeki herkesi de eve topluyorlar, hatta diğer köylerden de insanlar çağırıyorlar. niye gittiniz diye sorduğum herkes de gitmezsek ayıp olurdu cevabını veriyor ki gel de küfür etme. bir tek babaannem gitmiyor ki kadın 90 yaşında. bir gün sonra o kadınlar babaannem gelemedi diye ziyaretine geliyor eve. orada ikisi kötü oluyor. bunlar ama 4 gün boyunca hastaneye gitmiyorlar, üşütmüştürler diye düşünüyorlar. tabi normal hayatlarına devam ediyorlar ki maske takmayı bırak herkes iç içe yaşıyor köyde. bize de hastaneye gittikten 3 gün sonra haber veriyorlar. haber geldikten sonra babam ayrı odaya geçti ama 3 gün iç içeydik. o 4 kadın haricinde 5 kişi de daha çıktı ama bizim evden kimsede çıkmadı. babamın amcasının karısı da öldü.
ben istanbul'a döndüğümde bir iş buldum. 1 ay çalıştım sadece, sonra ayrıldım. fabrikada çalıştım ve orada da kimse dikkat etmiyordu ki dikkat edebileceğin bir ortam da yoktu. çok küçük bir soyunma odası vardı ve 150-200 kişi aynı yerde giyiniyorduk. ara verildiğinde herkes beraber sigara içiyor, herkes beraber yiyordu. daha gittiğim ilk gün mühendislerden biri gel büfeye gidelim yolda laflarız dedi. sonra oturduk bir bankta ve bana daha yeni corona geçirdiğini söyledi. sonra öğrendim ki çalıştığım bölümde olan insanların yarısı geçirmiş hastalığı. ben çalışırken de 2 kişi yakalandı. ama şansa o 1 ayda ben yakalanmadım hastalığa.
8 ay boyunca hiçbir arkadaşımla görüşmedim. bazıları darıldı hatta. ilk defa bundan 12 gün önce bir arkadaşımın evine gittim. toplam 6 kişiydik. ben bir arkadaşla aynı odada kaldım. 2 gün önce karantinaya girdiğini öğrendim. çalıştığı yerde aynı odada çalıştığı kişi hastalığı kapmış. hayırlısı diyorum ben de.
bir de bugün oturduğumuz binanın covid-19 ile sarıldığını öğrendik. üst kat komşumuz aradı ve test yaptırdıklarını söyledi. annem de diğerlerine haber vermek istedi ve aradığı 2 kişide de hastalık çıktı. 10 dairenin olduğu bir binadayız. her katta 2 daire var. şu an bir alt katımız, yanımızdaki daire ve bir üst katımızda hastalık var. bir de en üst katta var. bizim sitede yok diye hepsi rahat rahat takılıyorlardı. havalar güzelken sitenin bahçesine çıkıp çay içiyorlardı kadınlar. anneme çok sert çıktım bir tek annem gidemedi. annem diğerlerini de uyardı ama dinlemediler. bu yüzden olmadı belki ama şimdi hepsi hasta.
ben 8 ay boyunca kendi yaş grubumda bu hastalığa en fazla önlem alan insanlardan biri olabilirim. belki korkak biri olduğum için de olabilir bu ama ciddiye alınması gereken bir hastalık olduğu apaçık ortada olan bu hastalığı insanlar ciddiye almadı ve hala daha almıyor. dalga geçtiler, çok ciddiye alıyorsun dediler, böyle kafayı yersin dediler ve belki de normalde olmadığı kadar sosyalleştiler. şimdi nasıl korktuklarını görmeniz lazım. birkaç kişi çıkmıştı televizyona çok pişmanız diye, işte hepsi öyle. ama insanoğlu işte böyle maalesef; yaşamadıkça bir şeyi ciddiye almıyorlar. insanlardan kendimi uzaklaştırmıştım ama bu dönem daha da uzaklaşmama vesile oldu. böyle aptal insanlarla ilişkimi kesmeme sebep olması da bu hastalığın getirdiği tek olumlu şey olabilir. neyse, bekliyoruz bakalım piyango bize ne zaman vuracak...