97
öncelikle tanım yapalım, stadyumumuza adını veren sponsor. 2021 yılı itibariyle isim hakkı sponsorluğu bitecek, yine kulüplere destek adına uzatılabilir; göreceğiz.
benim bahsetmek istediğim ise ayrı bir durum; sözlükte biraz ekonomi ve finanstan bahsetmek istiyorum. hem farkındalık yaratsın istiyorum hem de bu ülke nasıl soyuldu çeşitli mecralarda kayıtlara geçsin istiyorum, biraz uzun bir yazı olacak.
hikayeyi biraz geri sardığımızda (çoğu yazarın yaşı yetmeyecektir) 2005 yılına kadar devlet yönetiminde olan türk telekom ülkenin güzide kurumlarından biriydi. 2005 yılında nüfus sayım kaydı olmamakla beraber 2007 yılında 70.5 milyonluk bir nüfusa sahip ve büyüme potansiyeli olan türkiye'nin bütün telekom altyapısını yönlendiren; stratejik öneme sahip bir kurum. 90'lı yıllarda 25-30 milyar usd kadar değer biçilen bir telekom devi.
bu dev; türkiye'de bir bankacılık ve finans krizi olan, 1999'da ülkenin sanayisinin de merkezi olan izmit depreminin sebeplerinden biri olduğu 2001 krizi (uzun uzun sebeplerini tartışabiliriz), imf anlaşması ile kemal derviş'in gelmesi ve mhp başkanı devlet bahçeli siyasi intiharı (!) sonrası yönetime gelen "gömlek değiştirmiş" siyasal islamcı akp elinde özelleştirmeye karar verilmişti. öncelikle şunu söylemek zorundayım; her ne kadar liberalizm eski yunan'a ve aristoteles'in politika eserine kadar dayansa da kendi hayat görüşümü modern liberalizma daha yakın görüyorum; bu kapsamda da devlet elindeki şirketlerin özelleştirilmesinde bir beis görmüyorum. çünkü hepimiz biliyoruz ki devlet elindeki kik'ler aşırı verimsizleşiyor, politik sebeplerle çarkları çok zor dönen ağır bir dişliye dönüşüyor. her mal satılabilir fakat tek şart vardır; doğru fiyatı ve şartları bulduğunda.
takvimler kasım 2005'i gösterdiğinde "babalar gibi satarım" diyen benim gözümde hiç rahmetli olmayan cleveland whisperer unakıtan'ın sırıtışlarıyla, türk telekom'un %55'lik hissesi 21 yıllığına suudi bağlantılı hariri ailesine ait lübnan firması oger telecom’un türkiye’de kurduğu ojer telekomünikasyon aş (otaş) adlı şirkete, 6.5 milyar usd karşılığında devredilmişti. bu 6.5 milyar usd %20'si peşin olmak üzere beş eşit taksitte ödenecekti. sözleşme sonunda ise telekom şebeke ve tesisatı kullanılabilir şekilde devlete devredecekti.
şirket değeri hesaplanırken ina vs. gibi birçok parametre olmasıyla beraber kasa/bankadaki parasıyla beraber borçları da bu hesaba dahil edilir; telekom devredilirken kayda değer bir borcu bulunmazken kasasında tam 2 milyar usd olan, 2004 yılı karı 2.2 milyar tl olan bir şirket durumundaydı. yani çok düz bir hesapla şirket 5-6 yıllık karına özelleştirilmişti ki atlamayalım ödeme planının peşinatı kadar türk telekom'un kasasında para vardı.
gelelim madde madde soygunun kalan kısmına;
- telekom 2005-2015 arasında 14 milyar dolar net kâr elde etti. 2016'ya dek 12,6 milyar dolar temettü ödendi. hariri'nin oger şirketi bunun 7 milyar dolarını aldı. hazine bu dönemde her kar dağıtımını seyretti.
- oger ödemesi gereken 6.5 milyar usd'lik tutarın sadece 1.4 milyar usd olan peşinatını ve 2013'te 600 m usd olan taksidini ödedi. kalan 4.5 milyar usd'yi hiç ödemedi. hazine yine seyretti.
- şebeke ve tesisatları kullanılabilir durumda devredecek oger bu dönemde bakır kabloları bile satıp kar dağıtımı yöntemiyle parayı kendine çıkardı.
- oger, türk telekom'u borçlandırmaya da başladı. satılırken borçsuz olan şirketi 2013’te oluşturulan konsorsiyumdan hükümetin de ittirmesiyle (akbank, iş bankası ve garanti) 4.7 milyar usd'lik kredi alarak borçlandırdı. ilk yılları ödemesiz olan bu kredinin de ödeme vakti yani yıl 2016'ya geldiğinde yine ödenmedi. devir hisseler rehine konu olamayacakken hisse rehni ile bu kredi kullandırılmıştı.
- nihayet şirket değeri iyice düşürülerek ve borçlandırılarak 2018 yılında şirketin %55'lik kısmı 3 bankaya devredildi.
her şey tamamlandığında suudi bağlantılı hariri 7 milyar doları kendi cebine göndermiş; 5 milyar usd ekstra borç yaratmış ve buradan da kazanç elde etmiş, sözleşmenin hiçbir maddesine tam olarak uymamış ve sadece 2 milyar usd (satın alınırken telekom'un bankasındaki para kadar) ödeme yaparak ülkeden çıkıp gitmiştir.
bu süreçte yönetim kurullarında yiğit bulutlar, şimdinin cb yardımcısı fuat oktaylar, eski bakanlar rotasyona girdiler. etinden sütünden her türlü yararlanıldı. ülkenin bir değeri hükümet, hazine ve yöneticilerin göz önünde hiç edildi. hariri'ye giden bu 7 milyar usd kimler arasında paylaşıldı onu da sizin hayal gücünüze bırakıyorum.
hanımlar beyler söylemek utanç verici ama bu bir soygundur!
benim bahsetmek istediğim ise ayrı bir durum; sözlükte biraz ekonomi ve finanstan bahsetmek istiyorum. hem farkındalık yaratsın istiyorum hem de bu ülke nasıl soyuldu çeşitli mecralarda kayıtlara geçsin istiyorum, biraz uzun bir yazı olacak.
hikayeyi biraz geri sardığımızda (çoğu yazarın yaşı yetmeyecektir) 2005 yılına kadar devlet yönetiminde olan türk telekom ülkenin güzide kurumlarından biriydi. 2005 yılında nüfus sayım kaydı olmamakla beraber 2007 yılında 70.5 milyonluk bir nüfusa sahip ve büyüme potansiyeli olan türkiye'nin bütün telekom altyapısını yönlendiren; stratejik öneme sahip bir kurum. 90'lı yıllarda 25-30 milyar usd kadar değer biçilen bir telekom devi.
bu dev; türkiye'de bir bankacılık ve finans krizi olan, 1999'da ülkenin sanayisinin de merkezi olan izmit depreminin sebeplerinden biri olduğu 2001 krizi (uzun uzun sebeplerini tartışabiliriz), imf anlaşması ile kemal derviş'in gelmesi ve mhp başkanı devlet bahçeli siyasi intiharı (!) sonrası yönetime gelen "gömlek değiştirmiş" siyasal islamcı akp elinde özelleştirmeye karar verilmişti. öncelikle şunu söylemek zorundayım; her ne kadar liberalizm eski yunan'a ve aristoteles'in politika eserine kadar dayansa da kendi hayat görüşümü modern liberalizma daha yakın görüyorum; bu kapsamda da devlet elindeki şirketlerin özelleştirilmesinde bir beis görmüyorum. çünkü hepimiz biliyoruz ki devlet elindeki kik'ler aşırı verimsizleşiyor, politik sebeplerle çarkları çok zor dönen ağır bir dişliye dönüşüyor. her mal satılabilir fakat tek şart vardır; doğru fiyatı ve şartları bulduğunda.
takvimler kasım 2005'i gösterdiğinde "babalar gibi satarım" diyen benim gözümde hiç rahmetli olmayan cleveland whisperer unakıtan'ın sırıtışlarıyla, türk telekom'un %55'lik hissesi 21 yıllığına suudi bağlantılı hariri ailesine ait lübnan firması oger telecom’un türkiye’de kurduğu ojer telekomünikasyon aş (otaş) adlı şirkete, 6.5 milyar usd karşılığında devredilmişti. bu 6.5 milyar usd %20'si peşin olmak üzere beş eşit taksitte ödenecekti. sözleşme sonunda ise telekom şebeke ve tesisatı kullanılabilir şekilde devlete devredecekti.
şirket değeri hesaplanırken ina vs. gibi birçok parametre olmasıyla beraber kasa/bankadaki parasıyla beraber borçları da bu hesaba dahil edilir; telekom devredilirken kayda değer bir borcu bulunmazken kasasında tam 2 milyar usd olan, 2004 yılı karı 2.2 milyar tl olan bir şirket durumundaydı. yani çok düz bir hesapla şirket 5-6 yıllık karına özelleştirilmişti ki atlamayalım ödeme planının peşinatı kadar türk telekom'un kasasında para vardı.
gelelim madde madde soygunun kalan kısmına;
- telekom 2005-2015 arasında 14 milyar dolar net kâr elde etti. 2016'ya dek 12,6 milyar dolar temettü ödendi. hariri'nin oger şirketi bunun 7 milyar dolarını aldı. hazine bu dönemde her kar dağıtımını seyretti.
- oger ödemesi gereken 6.5 milyar usd'lik tutarın sadece 1.4 milyar usd olan peşinatını ve 2013'te 600 m usd olan taksidini ödedi. kalan 4.5 milyar usd'yi hiç ödemedi. hazine yine seyretti.
- şebeke ve tesisatları kullanılabilir durumda devredecek oger bu dönemde bakır kabloları bile satıp kar dağıtımı yöntemiyle parayı kendine çıkardı.
- oger, türk telekom'u borçlandırmaya da başladı. satılırken borçsuz olan şirketi 2013’te oluşturulan konsorsiyumdan hükümetin de ittirmesiyle (akbank, iş bankası ve garanti) 4.7 milyar usd'lik kredi alarak borçlandırdı. ilk yılları ödemesiz olan bu kredinin de ödeme vakti yani yıl 2016'ya geldiğinde yine ödenmedi. devir hisseler rehine konu olamayacakken hisse rehni ile bu kredi kullandırılmıştı.
- nihayet şirket değeri iyice düşürülerek ve borçlandırılarak 2018 yılında şirketin %55'lik kısmı 3 bankaya devredildi.
her şey tamamlandığında suudi bağlantılı hariri 7 milyar doları kendi cebine göndermiş; 5 milyar usd ekstra borç yaratmış ve buradan da kazanç elde etmiş, sözleşmenin hiçbir maddesine tam olarak uymamış ve sadece 2 milyar usd (satın alınırken telekom'un bankasındaki para kadar) ödeme yaparak ülkeden çıkıp gitmiştir.
bu süreçte yönetim kurullarında yiğit bulutlar, şimdinin cb yardımcısı fuat oktaylar, eski bakanlar rotasyona girdiler. etinden sütünden her türlü yararlanıldı. ülkenin bir değeri hükümet, hazine ve yöneticilerin göz önünde hiç edildi. hariri'ye giden bu 7 milyar usd kimler arasında paylaşıldı onu da sizin hayal gücünüze bırakıyorum.
hanımlar beyler söylemek utanç verici ama bu bir soygundur!