82
şampiyonlar liginde genelde underdog taraf olduğumuz için oynadığımız karşılaşmalar sonrası önemli bir veri ama ligimizde en üst seviye takım olduğumuz için o kadar önemi yok bana kalırsa. örnek olarak bu linkte 2018-2019 sezonu premier lig'de ilk 30 haftanın koşu mesafeleri var. https://www.sabah.com.tr/...%20kalm%C4%B1%C5%9F.
o sezon şampiyon olan manchester city, söz konusu listede ilk 10 sırada bile değil. zaten oyun planları oyunculardan çok topu ve rakibi koşturmak üzerine kurulu bir pas oyunu. galatasaray teknik heyeti de takımda tempolu oyuncular olmadığı için teknik oyuncular üzerinden az eforla topu koşturduğu bir oyun tercih ediyordu iki sezondur.* yani, galatasaray için de oyunculardan bağımsız çok yüksek olmasını beklememek gerekirdi.
ayrıca, illa pas oyunu oynamak gerekmiyor, büyük takım oyunu rakip sahaya uzun süre yıkabiliyor ve geri dönüşleri minimuma indiriyorsa veya şenol güneş'in çokça yaptırdığı gibi yugoslav faulü ile temposuz geçiş yapıyorsa zaten sürekli koşu olmuyor. bir de antrenman teknikleri önemli tabii ki.
mesela, igor tudor zamanı* galatasaray daha çok koşu mesafelerine yönelik bir antrenman sistemi üzerine kuruluyken ve çok yüksek rakamlara ulaşabiliyorken, fatih hoca geldikten sonra koşu mesafesinden çok sprintlere dayalı bir metoda geçmişti. https://www.fotomac.com.tr/...1/24/kosma-sprint-at
istatistik olarak, xg'ler* bana göre daha önemli bir veri. çok koşmanın kaybettikten sonra bir değeri kalmıyor bence ama kaybetsen de kazansan da xg sayısının yüksekliği veya düşüklüğü birçok şeyi açıklıyor.
o sezon şampiyon olan manchester city, söz konusu listede ilk 10 sırada bile değil. zaten oyun planları oyunculardan çok topu ve rakibi koşturmak üzerine kurulu bir pas oyunu. galatasaray teknik heyeti de takımda tempolu oyuncular olmadığı için teknik oyuncular üzerinden az eforla topu koşturduğu bir oyun tercih ediyordu iki sezondur.* yani, galatasaray için de oyunculardan bağımsız çok yüksek olmasını beklememek gerekirdi.
ayrıca, illa pas oyunu oynamak gerekmiyor, büyük takım oyunu rakip sahaya uzun süre yıkabiliyor ve geri dönüşleri minimuma indiriyorsa veya şenol güneş'in çokça yaptırdığı gibi yugoslav faulü ile temposuz geçiş yapıyorsa zaten sürekli koşu olmuyor. bir de antrenman teknikleri önemli tabii ki.
mesela, igor tudor zamanı* galatasaray daha çok koşu mesafelerine yönelik bir antrenman sistemi üzerine kuruluyken ve çok yüksek rakamlara ulaşabiliyorken, fatih hoca geldikten sonra koşu mesafesinden çok sprintlere dayalı bir metoda geçmişti. https://www.fotomac.com.tr/...1/24/kosma-sprint-at
istatistik olarak, xg'ler* bana göre daha önemli bir veri. çok koşmanın kaybettikten sonra bir değeri kalmıyor bence ama kaybetsen de kazansan da xg sayısının yüksekliği veya düşüklüğü birçok şeyi açıklıyor.