334
futbol ilahları, galatasaray tarihine birini göndermişti daha önce. adı hagi'ydi, geldi, oynadı, ve bir daha gitmedi. futbol konuşuldukça, adı anıldıkça galatasaray taraftarlarının gözlerini buğulandıran hagi'yi bir tarafa koyup, hagi ve diğerleri diyoruz.
hagi'den önce ve sonra diğerlerinden yüzlerce yabancı futbolcu geldi geçti. nesiller gelip geçecek, yüzlerce futbolcu daha gelecek. havaalanlarına koşulaşak, boyunlarına atkılar takılacakak, itiş kakışlarla marşlarla şarkılarla florya'ya getirilecek, bir heyecanla çıkacağı ilk maç beklenecek. bunların çoğu beğenilmeyecek, gönderilecek her seferinde taraftarın heyecanı yüksek tutulacak. yeni heyecanlar beklenecek.
devre arasında gelen futbolculara hep kuşkuyla bakmışımdır. hele ki gelenler kiralıksa pek istikbal bağlamam. o yüzden ne lukas, ne co beni fazla heyecanlandırmadı. ilk yarıdaki kadroyu, maçları izledikten sonra, ikinci yarıda en çok beklentisi karşılanmış taratar olarak görüyorum kendimi. beni gökhan-servet ile sarp-topal 4 lüsünden kurtardığı için surinamlı'ya yönetime, haldun'a minnettarım. ama yine de içimde bir gamlı baykuş'luk kuşkusunu hep taşıyacaktım bu ikisi için.
çocuğun ismini duyduğumda, yıllar önce hagi'nin ismini duyduğumdaki heyecanlarıma döndüm. beklentim büyük, koskoca bir ülkenin gözbebeği, geleceği, prensi, muhtemelen dünya kupası'nın yıldızı galatasaray'da. kendisini hiç izlemedim, tanımıyorum, benim gibi olumsuz birinin kendisi için şimdiden methiyeler dizmesinin belki mantığı yok. bu durumlarda olmayana ergi metodum vardır benim. galatasaray'ın başındaki adama herkesten daha çok güveniyorum. onun tanıdığı 17 yaşında noi camp'a saldığı ve florya'ya getirttiği futbolcu benim için efsanedir. hiç oynayamadan, ya da çok kötü oynayarak gönderilse bile benim bu görüşüm değişmeyecek bir bahanem her zaman hazır olacaktır.
göreceksiniz, şu kısa zamanda hepimizin sembol yabancı futbolcusu olacaktır. ancak ben yine de yarım sezon seyrettikten sonra gider olasılığı karşısında duygularımı saklayacağım. giderse üzülmemenin bir yolu da fazla sevmemektir.
el çiko; her neyse adın, her nasıl söyleniyorsa benim için sen el çiko'sun. gözüm sende çocuk*, kalbimin de seninle olması için aslantepe'de oynama garantini bekleyeceğim.
hagi'den önce ve sonra diğerlerinden yüzlerce yabancı futbolcu geldi geçti. nesiller gelip geçecek, yüzlerce futbolcu daha gelecek. havaalanlarına koşulaşak, boyunlarına atkılar takılacakak, itiş kakışlarla marşlarla şarkılarla florya'ya getirilecek, bir heyecanla çıkacağı ilk maç beklenecek. bunların çoğu beğenilmeyecek, gönderilecek her seferinde taraftarın heyecanı yüksek tutulacak. yeni heyecanlar beklenecek.
devre arasında gelen futbolculara hep kuşkuyla bakmışımdır. hele ki gelenler kiralıksa pek istikbal bağlamam. o yüzden ne lukas, ne co beni fazla heyecanlandırmadı. ilk yarıdaki kadroyu, maçları izledikten sonra, ikinci yarıda en çok beklentisi karşılanmış taratar olarak görüyorum kendimi. beni gökhan-servet ile sarp-topal 4 lüsünden kurtardığı için surinamlı'ya yönetime, haldun'a minnettarım. ama yine de içimde bir gamlı baykuş'luk kuşkusunu hep taşıyacaktım bu ikisi için.
çocuğun ismini duyduğumda, yıllar önce hagi'nin ismini duyduğumdaki heyecanlarıma döndüm. beklentim büyük, koskoca bir ülkenin gözbebeği, geleceği, prensi, muhtemelen dünya kupası'nın yıldızı galatasaray'da. kendisini hiç izlemedim, tanımıyorum, benim gibi olumsuz birinin kendisi için şimdiden methiyeler dizmesinin belki mantığı yok. bu durumlarda olmayana ergi metodum vardır benim. galatasaray'ın başındaki adama herkesten daha çok güveniyorum. onun tanıdığı 17 yaşında noi camp'a saldığı ve florya'ya getirttiği futbolcu benim için efsanedir. hiç oynayamadan, ya da çok kötü oynayarak gönderilse bile benim bu görüşüm değişmeyecek bir bahanem her zaman hazır olacaktır.
göreceksiniz, şu kısa zamanda hepimizin sembol yabancı futbolcusu olacaktır. ancak ben yine de yarım sezon seyrettikten sonra gider olasılığı karşısında duygularımı saklayacağım. giderse üzülmemenin bir yolu da fazla sevmemektir.
el çiko; her neyse adın, her nasıl söyleniyorsa benim için sen el çiko'sun. gözüm sende çocuk*, kalbimin de seninle olması için aslantepe'de oynama garantini bekleyeceğim.