9571
kanuni sultan süleyman
hazinenin bol olduğu bir dönemde iyi bir yönetim kadrosuyla geldi.
pek çok fetih yaptı, sınıları genişletti
sonra adını ego savaşı mı koyarsınız bilmem bu kaliteli yöneticiler ile ayrılığa düştü
hazine de yavaştan erimeye başladı
üst üste yapılan hatalı tercih ve harcamalar duraklamanın başlangıcıdır aslında
yeni keşif yolları/bilimsel ilerlemeler/modernizasyon yerine daha güzel gözükecek olan kale fetihlerine yoğunlaşıldı kendisi döneminde
bu beraberinde belli olmasa da defolar getirdi
zaten hükümdarlığının sonuna doğru bunlar iyice ortaya çıktı
vefat ettiğinde adı bütün dünya tarafından biliniyordu rakipleri tarafından bile muhteşem lakabını edinmişti
bu döneme iki türlü bakarsınız
bir yerde şanlı zaferler, büyük seferler, düşürülen kaleler
diğer tarafta ise macaristan ovalarında çarçur edilmiş paralar, önemi kavranamamış deniz* hakimiyeti, kötü yönetilmiş bir veraset durumu ve yaklaşan rus tehtidini görmeme.
bu iki görüşün de ortak bir noktası var ama. ikisinin de zerre kadar önemi yok. ne türkiye'nin şu anda viyana ile sınırı var, ne de kanuni hayatta, ne o fethedilen kaleler elimizde duruyor, ne de tahtın kime geçtiğinin bir önemi var.
bizim yapmamız gereken şu ana bakmak. buradan sonra ne yapabilirize bakmak.
hazinenin bol olduğu bir dönemde iyi bir yönetim kadrosuyla geldi.
pek çok fetih yaptı, sınıları genişletti
sonra adını ego savaşı mı koyarsınız bilmem bu kaliteli yöneticiler ile ayrılığa düştü
hazine de yavaştan erimeye başladı
üst üste yapılan hatalı tercih ve harcamalar duraklamanın başlangıcıdır aslında
yeni keşif yolları/bilimsel ilerlemeler/modernizasyon yerine daha güzel gözükecek olan kale fetihlerine yoğunlaşıldı kendisi döneminde
bu beraberinde belli olmasa da defolar getirdi
zaten hükümdarlığının sonuna doğru bunlar iyice ortaya çıktı
vefat ettiğinde adı bütün dünya tarafından biliniyordu rakipleri tarafından bile muhteşem lakabını edinmişti
bu döneme iki türlü bakarsınız
bir yerde şanlı zaferler, büyük seferler, düşürülen kaleler
diğer tarafta ise macaristan ovalarında çarçur edilmiş paralar, önemi kavranamamış deniz* hakimiyeti, kötü yönetilmiş bir veraset durumu ve yaklaşan rus tehtidini görmeme.
bu iki görüşün de ortak bir noktası var ama. ikisinin de zerre kadar önemi yok. ne türkiye'nin şu anda viyana ile sınırı var, ne de kanuni hayatta, ne o fethedilen kaleler elimizde duruyor, ne de tahtın kime geçtiğinin bir önemi var.
bizim yapmamız gereken şu ana bakmak. buradan sonra ne yapabilirize bakmak.