281
yaptığım hiçbir maçın kritiği skor odaklı değildir. çünkü türk futbol medyasının (ülkemizde spor medyası yoktur) en büyük hastalığı skor odaklı olmasıdır ve yorumdan çok bilinenleri, futbol seyircisinin gördüklerini tekrardan ibarettir.
galatasaray sezon başında kurduğu ve hazırlık maçları dahil tüm resmi maçlarda kullandığı ilk onbirle çıktı sahaya. bunun oyun alışkanlığı, maç hafızası ve pozisyon üstünlüğü gibi getirileri vardır ve meyvelerini de topladı fatih hoca.
başakşehir, okan buruk’un geldiği ilk günden beri uyguladığı çift santrafor kurgusundan vaz geçip, orta sahayı eksik bırakmamak için berkay’ı monte etmişti oraya. berkay sol kanat gözüküyordu ama sadece kağıt üstünde asıl orta solda oynadı. bunda geçen sezonun son maçında galatasaray’ın orta sahada başakşehir’e karşı kurduğu mutlak üstünlüğün payı vardı.
evet galatasaray 2-0 kazandı, evet oyun olarak, istek ve motivasyon olarak iyiydi ancak ilk hafta hatay maçını kaybeden başakşehir de ikinci kaybı yaşamamak için oldukça diri ve kazanmak için çıkmıştı sahaya. dolayısıyla öyle kolay maç değildi.
galatasaray’ın kazanmasının nedenlerini saymak gerekirse;
-başakşehir’in bütün takımları çökerttiği sağ kanattaki visca-çaicara varyasyonlarını saracci ile önledi ama bu maçın 60. dakikasında saracci’nin sakatlanmasına yol açtı. sırası gelmişken söyleyeyim saracci fizik olarak kısa kaslara sahip bir futbolcu. bu nedenle üst-üste maçları kaldırması zor. belki 8-10 hafta sakatlanmadan gidebilseydi sonrasında yürüyebilirdi ama olmadı işte lifi attı. kısa kaslı futbolcuların sakatlıktan korunmak için açma-germe denilen fiziksel aktiviteyi (tabi diğer bazı aktiviteleri) diğer futbolcuların iki katı kadar yapması gerektiğini hatırlatmak isterim. scott piri’nin bunu hatırlatmaması ilginçti. saracci hazırlık maçları ve neftçi bakü dahil tüm maçlarda 90 dakika oynamıştı ve bu tehlikeliydi. en azından neftçi maçında son 30 dakika dinlenseydi bu sakatlığı yaşamazdı diye düşünüyorum.
-başakşehir bir yıldır uyguladığı çift santrafordan vaz geçince hücumda ezberi bozuldu ve etkili tek pozisyonları, mahmut’un luyindama’dan (aşırı güvenden kaynaklı hareketi sonucu) kaptığı top sonucu oluştu.
-ikinci yarıya crivelli değişikliği ile başlayıp aslına dönünce tehlikeli ataklar da yapmaya başladı başakşehir ama son hareketleri yapamayınca skoru değiştiremedi.
galatasaray’ın 45-71. dakikalar arasındaki mahkum oyununu izlemesi fatih hoca’nın bir taktiği miydi bilmiyorum ama taktik de olsa bence uzun ve tehlikeli bir süreydi. taktik derken şunu kasdediyorum; ikinci yarının 71. dakikasına kadar başakşehir’in oyunu domine etmesine izin vererek risk aldı. başakşehir bu arada golü bulsaydı maç farklı bir atmosfere bürünebilirdi. 71. dakikada yaptığı üç değişiklik ile oyunun kontrolünü yeniden ele aldı ve dört beş pozisyon daha buldu. peki bu değişikliği daha erken yapıp oyunu tutamaz mıydı? bence tutardı ama nedense bekledi.
fatih hoca eski kurt. alışkanlıklarını kolay kolay değiştiremez bu nedenle yardımcılarının kendisini uygun bir şekilde uyarması gerekir. özellikle beş değişiklik hakkının olduğu bu maçlarda daha erken değişikliğin hiçbir mahsuru yok. çünkü değişiklik hakkını erken kullanırsam, sakatlık falan sıkıntı yaşarın derdi de yok. örneğin ben dünkü maçta 60. dakikadan önce saracci’yi linnes ile değiştirseydi maçın sonucunun daha farklı olacağını düşünüyorum. çünkü yukarıda da izah ettiğim gibi hazırlık aşaması dahil saracci bütün maçlarda 90 dakika oynamıştı ve buna uzun bakü yolculuğunu da eklersek sıkıntı çıkabileceği açıktı.
galatasaray’ın yedek kulübesi çok mükemmel. en az beş futbolcu oyuna sokabilirsin ve bunlar çok ciddi oyuncular. örneğin dünkü maçta oyuna alınan, linnes, babel, diagne ve etebo ilk onbir futbolculardı. ömer bayram yine yetersiz kaldı ben olsam öner bayramın yerine m.kerem aktürkoğlu’nu kadroya alır ömer bayram’ın yerine 70. dakikada sahaya sürerdim. çünkü ömer bayram’ın bire-bir yakaladığı bir pozisyonda nispeten ağır skirtel’e topu kaptırması can sıktı. o pozisyonda kerem aktürkoğlu olsaydı skirtel ya kırmızı kart yerdi ya da kerem, mert günok ile karşı karşıya kalırdı. ömer bayram ve j. durmaz galatasaray’ın yedek kulübesinde bile yetersizler. tabi sadece lig için söylemiyorum avrupa kupalarını da düşünerek söylüyorum.
galatasaray maçı net bir skorla kazanmasına rağmen zaafları vardı. ilk ve öncelikli zaafı, gol vuruşlarını plase yapması ve çok gol kaçırmasıydı. galatasaray gollerini genellikle plase şutlarla buluyor. dünkü maçta da belhanda’nın golü dahil tüm şutları plaseydi. sanki birisi emir vermiş sert şut atılmayacak diye. diagne’nin iki tane, belhanda’nın iki tane, feghouli’nin bir tane olmak üzere tam beş gol pozisyonunda plase şut denemesi garipti. halbuki çok daha sert şutlar deneyebilirlerdi. tabi bunun çalışmasını yaparlarsa. bu zaaf ligde bize çok zarar vermeyebilir ama avrupa’da başarı isteniyorsa bundan kurtulmak zorundayız. kısa mesafede de sert şut çıkarabilmeli futbolcularımız. neftçi ve gaziantep maçlarında da goller plase vuruşlardan geldiği gibi gaziantep kalecisi bu plaselerin dört tanesini de kurtardı. ceza alanı dışından sert şut atamıyoruzu geçtim ceza alanı içinden de sert şut atamıyoruz. çok garip bir hal.
galatasaray’ın ikinci zaafı, kenar ortaları. saracci, omar ve emre kılınç’ın varlığına rağmen şöyle usturuplu bir kenar ortası göremedik maçlarda. duran toplar haricinde şöyle falcao’nun ya da diagne’nin yükselip çaktığı sert bir orta yoktu. neftçi maçında linnes’in diagne’ye attırdığı bir gol vardı ama o bile istediğim sertlikte bir orta değildi.
galatasaray bu zaaflarını giderebilir çünkü çalışmakla giderilebilecek zaaflar. ancak avrupa maçları geldi çattı. bundan sonraki rakiplerimiz neftçi gibi olmayacak. çok daha sert ve çok daha hızlı oynayan takımlarla karşılaşacağız. bu nedenle bizim de hızımızı ve sertliğimizi artırmamız gerek. temaslı oyunu oynamamız gerek. şu anda orta sahada temaslı oyunu oynayabilen tek futbolcumuz taylan. etebo da oynayabiliceğini gösterdi dünkü maçta. ancak orta sahada belhanda ve arda’dan vaz geçmezsek etebo’yu kimin yerine monte edeceğiz. bence arda turan’ı özellikle avrupa kupası maçlarında kenara çekmek ve etebo ile oynamak zorundayız. arda son otuz dakikalarda süre alırsa yaratıcı paslar yapabilir. aksi halde çok koşan ve sert oynayan avrupalı takımlara karşı orta sahamız çok yumuşak kalır ve taylan’ın üzerine çok yük biner. bu da allah korusun taylan’ın kas sakatlığı yaşamasına neden olabilir. yani etebo’yu avrupa için hazırlayıp ilk onbire monte etmek zorundayız bana göre.
özetlersek, sert şutlar, orta sahada temaslı ve sert oyun, sert kenar ortalarını da menümüze eklersek çok daha mükemmel bir futbol çıkacak ortaya.
galatasaray sezon başında kurduğu ve hazırlık maçları dahil tüm resmi maçlarda kullandığı ilk onbirle çıktı sahaya. bunun oyun alışkanlığı, maç hafızası ve pozisyon üstünlüğü gibi getirileri vardır ve meyvelerini de topladı fatih hoca.
başakşehir, okan buruk’un geldiği ilk günden beri uyguladığı çift santrafor kurgusundan vaz geçip, orta sahayı eksik bırakmamak için berkay’ı monte etmişti oraya. berkay sol kanat gözüküyordu ama sadece kağıt üstünde asıl orta solda oynadı. bunda geçen sezonun son maçında galatasaray’ın orta sahada başakşehir’e karşı kurduğu mutlak üstünlüğün payı vardı.
evet galatasaray 2-0 kazandı, evet oyun olarak, istek ve motivasyon olarak iyiydi ancak ilk hafta hatay maçını kaybeden başakşehir de ikinci kaybı yaşamamak için oldukça diri ve kazanmak için çıkmıştı sahaya. dolayısıyla öyle kolay maç değildi.
galatasaray’ın kazanmasının nedenlerini saymak gerekirse;
-başakşehir’in bütün takımları çökerttiği sağ kanattaki visca-çaicara varyasyonlarını saracci ile önledi ama bu maçın 60. dakikasında saracci’nin sakatlanmasına yol açtı. sırası gelmişken söyleyeyim saracci fizik olarak kısa kaslara sahip bir futbolcu. bu nedenle üst-üste maçları kaldırması zor. belki 8-10 hafta sakatlanmadan gidebilseydi sonrasında yürüyebilirdi ama olmadı işte lifi attı. kısa kaslı futbolcuların sakatlıktan korunmak için açma-germe denilen fiziksel aktiviteyi (tabi diğer bazı aktiviteleri) diğer futbolcuların iki katı kadar yapması gerektiğini hatırlatmak isterim. scott piri’nin bunu hatırlatmaması ilginçti. saracci hazırlık maçları ve neftçi bakü dahil tüm maçlarda 90 dakika oynamıştı ve bu tehlikeliydi. en azından neftçi maçında son 30 dakika dinlenseydi bu sakatlığı yaşamazdı diye düşünüyorum.
-başakşehir bir yıldır uyguladığı çift santrafordan vaz geçince hücumda ezberi bozuldu ve etkili tek pozisyonları, mahmut’un luyindama’dan (aşırı güvenden kaynaklı hareketi sonucu) kaptığı top sonucu oluştu.
-ikinci yarıya crivelli değişikliği ile başlayıp aslına dönünce tehlikeli ataklar da yapmaya başladı başakşehir ama son hareketleri yapamayınca skoru değiştiremedi.
galatasaray’ın 45-71. dakikalar arasındaki mahkum oyununu izlemesi fatih hoca’nın bir taktiği miydi bilmiyorum ama taktik de olsa bence uzun ve tehlikeli bir süreydi. taktik derken şunu kasdediyorum; ikinci yarının 71. dakikasına kadar başakşehir’in oyunu domine etmesine izin vererek risk aldı. başakşehir bu arada golü bulsaydı maç farklı bir atmosfere bürünebilirdi. 71. dakikada yaptığı üç değişiklik ile oyunun kontrolünü yeniden ele aldı ve dört beş pozisyon daha buldu. peki bu değişikliği daha erken yapıp oyunu tutamaz mıydı? bence tutardı ama nedense bekledi.
fatih hoca eski kurt. alışkanlıklarını kolay kolay değiştiremez bu nedenle yardımcılarının kendisini uygun bir şekilde uyarması gerekir. özellikle beş değişiklik hakkının olduğu bu maçlarda daha erken değişikliğin hiçbir mahsuru yok. çünkü değişiklik hakkını erken kullanırsam, sakatlık falan sıkıntı yaşarın derdi de yok. örneğin ben dünkü maçta 60. dakikadan önce saracci’yi linnes ile değiştirseydi maçın sonucunun daha farklı olacağını düşünüyorum. çünkü yukarıda da izah ettiğim gibi hazırlık aşaması dahil saracci bütün maçlarda 90 dakika oynamıştı ve buna uzun bakü yolculuğunu da eklersek sıkıntı çıkabileceği açıktı.
galatasaray’ın yedek kulübesi çok mükemmel. en az beş futbolcu oyuna sokabilirsin ve bunlar çok ciddi oyuncular. örneğin dünkü maçta oyuna alınan, linnes, babel, diagne ve etebo ilk onbir futbolculardı. ömer bayram yine yetersiz kaldı ben olsam öner bayramın yerine m.kerem aktürkoğlu’nu kadroya alır ömer bayram’ın yerine 70. dakikada sahaya sürerdim. çünkü ömer bayram’ın bire-bir yakaladığı bir pozisyonda nispeten ağır skirtel’e topu kaptırması can sıktı. o pozisyonda kerem aktürkoğlu olsaydı skirtel ya kırmızı kart yerdi ya da kerem, mert günok ile karşı karşıya kalırdı. ömer bayram ve j. durmaz galatasaray’ın yedek kulübesinde bile yetersizler. tabi sadece lig için söylemiyorum avrupa kupalarını da düşünerek söylüyorum.
galatasaray maçı net bir skorla kazanmasına rağmen zaafları vardı. ilk ve öncelikli zaafı, gol vuruşlarını plase yapması ve çok gol kaçırmasıydı. galatasaray gollerini genellikle plase şutlarla buluyor. dünkü maçta da belhanda’nın golü dahil tüm şutları plaseydi. sanki birisi emir vermiş sert şut atılmayacak diye. diagne’nin iki tane, belhanda’nın iki tane, feghouli’nin bir tane olmak üzere tam beş gol pozisyonunda plase şut denemesi garipti. halbuki çok daha sert şutlar deneyebilirlerdi. tabi bunun çalışmasını yaparlarsa. bu zaaf ligde bize çok zarar vermeyebilir ama avrupa’da başarı isteniyorsa bundan kurtulmak zorundayız. kısa mesafede de sert şut çıkarabilmeli futbolcularımız. neftçi ve gaziantep maçlarında da goller plase vuruşlardan geldiği gibi gaziantep kalecisi bu plaselerin dört tanesini de kurtardı. ceza alanı dışından sert şut atamıyoruzu geçtim ceza alanı içinden de sert şut atamıyoruz. çok garip bir hal.
galatasaray’ın ikinci zaafı, kenar ortaları. saracci, omar ve emre kılınç’ın varlığına rağmen şöyle usturuplu bir kenar ortası göremedik maçlarda. duran toplar haricinde şöyle falcao’nun ya da diagne’nin yükselip çaktığı sert bir orta yoktu. neftçi maçında linnes’in diagne’ye attırdığı bir gol vardı ama o bile istediğim sertlikte bir orta değildi.
galatasaray bu zaaflarını giderebilir çünkü çalışmakla giderilebilecek zaaflar. ancak avrupa maçları geldi çattı. bundan sonraki rakiplerimiz neftçi gibi olmayacak. çok daha sert ve çok daha hızlı oynayan takımlarla karşılaşacağız. bu nedenle bizim de hızımızı ve sertliğimizi artırmamız gerek. temaslı oyunu oynamamız gerek. şu anda orta sahada temaslı oyunu oynayabilen tek futbolcumuz taylan. etebo da oynayabiliceğini gösterdi dünkü maçta. ancak orta sahada belhanda ve arda’dan vaz geçmezsek etebo’yu kimin yerine monte edeceğiz. bence arda turan’ı özellikle avrupa kupası maçlarında kenara çekmek ve etebo ile oynamak zorundayız. arda son otuz dakikalarda süre alırsa yaratıcı paslar yapabilir. aksi halde çok koşan ve sert oynayan avrupalı takımlara karşı orta sahamız çok yumuşak kalır ve taylan’ın üzerine çok yük biner. bu da allah korusun taylan’ın kas sakatlığı yaşamasına neden olabilir. yani etebo’yu avrupa için hazırlayıp ilk onbire monte etmek zorundayız bana göre.
özetlersek, sert şutlar, orta sahada temaslı ve sert oyun, sert kenar ortalarını da menümüze eklersek çok daha mükemmel bir futbol çıkacak ortaya.