9
kulübümüzün son zamanlarda ne olduğunu yine unuttuğunu düşündüren eylemdir.
daha evvel bu konuyla alakalı şöyle bir (bkz: iletişim/#2575151) entri yazmıştım. gariptir ki bu entriye de benzeri bir cümleyle giriş yapmış oldum.
2017/2018 sezonunda cenk ergün, her ne kadar bütçeyi bol keseden dağıtarak tüketse de, kurulan kadro 2 sene üst üste şampiyon oldu. o dönem bu şampiyon kadronun kurulmasından bence daha önemli olan şey cen ergün'ün transferlerle alakalı süreci belli aralıklarla kamuoyuna açıklamasıydı. listemizde olan oyuncuların hepsiyle iletişime geçilmiş, her bir alternatifle belli bir aşamaya gelinmiş ve süreç buralara getirildikten sonra basınla paylaşılmaya başlanmıştı. bu durumda bonservislerle alakalı zaten belli mesafeler katedildiğinden piyasanın yükselmesi gibi bir durumun önüne de geçilmiş oluyordu (hoş, fiyatlar zaten yükseleceği kadar yükselmişti!).
bugün transferde bir çıkmazda olduğumuz ortada, bunun temel sebebi harcama yapmadan önce satmamız gereken oyuncuları hali hazırda satamamış olmamız. dolayısıyla belli bir aşamaya geldiğimiz oyuncularla alakalı aksiyon alamıyor, dahası anlaşmaya yaklaştığımız oyuncuları kaçırıyor da olabiliyoruz. transfer süreçlerini anlatan basın mensuplarıysa satılması muhtemel oyuncularımızı kurtulmak spotuyla manşete aldıklarından beklediğimiz teklifler düşmeye, şuna sattık dediğimiz oyuncumuzu düşündüğümüzün yarısına satmak zorunda kalıyoruz gibi bir durum ortaya çıkıyor (bkz: maicon pereira roque). taraftarımızın sosyal medyada yaptıkları saçmalıklar ayrı bir tartışma konusu.
tabi ki başkanın ya da ilgili yetkilinin çıkıp şuna talibiz, bunu istiyoruz, falancayla anlaşmak üzereyiz demesini beklemiyoruz, beklememeliyiz. fakat en azından neyin ne olduğu konusunda galatasaray'da transfer bitmez diyerek işin içinden çıkılamadığını artık öğrenmemiz gerekiyor. en basitinden bir kondisyoner meselesi bile medyada, sözlükte bu kadar gündem olmamalı. bu da ancak kurumsallıktan, ilişki yönetiminden geçiyor ve ne yazık ki, o hep övündüğümüz büyüklüğümüz bu konuda birden bire kaybolabiliyor.
umarım bu başlığa tekrar yazmak zorunda kalmayacağımız günleri görürüz.
daha evvel bu konuyla alakalı şöyle bir (bkz: iletişim/#2575151) entri yazmıştım. gariptir ki bu entriye de benzeri bir cümleyle giriş yapmış oldum.
2017/2018 sezonunda cenk ergün, her ne kadar bütçeyi bol keseden dağıtarak tüketse de, kurulan kadro 2 sene üst üste şampiyon oldu. o dönem bu şampiyon kadronun kurulmasından bence daha önemli olan şey cen ergün'ün transferlerle alakalı süreci belli aralıklarla kamuoyuna açıklamasıydı. listemizde olan oyuncuların hepsiyle iletişime geçilmiş, her bir alternatifle belli bir aşamaya gelinmiş ve süreç buralara getirildikten sonra basınla paylaşılmaya başlanmıştı. bu durumda bonservislerle alakalı zaten belli mesafeler katedildiğinden piyasanın yükselmesi gibi bir durumun önüne de geçilmiş oluyordu (hoş, fiyatlar zaten yükseleceği kadar yükselmişti!).
bugün transferde bir çıkmazda olduğumuz ortada, bunun temel sebebi harcama yapmadan önce satmamız gereken oyuncuları hali hazırda satamamış olmamız. dolayısıyla belli bir aşamaya geldiğimiz oyuncularla alakalı aksiyon alamıyor, dahası anlaşmaya yaklaştığımız oyuncuları kaçırıyor da olabiliyoruz. transfer süreçlerini anlatan basın mensuplarıysa satılması muhtemel oyuncularımızı kurtulmak spotuyla manşete aldıklarından beklediğimiz teklifler düşmeye, şuna sattık dediğimiz oyuncumuzu düşündüğümüzün yarısına satmak zorunda kalıyoruz gibi bir durum ortaya çıkıyor (bkz: maicon pereira roque). taraftarımızın sosyal medyada yaptıkları saçmalıklar ayrı bir tartışma konusu.
tabi ki başkanın ya da ilgili yetkilinin çıkıp şuna talibiz, bunu istiyoruz, falancayla anlaşmak üzereyiz demesini beklemiyoruz, beklememeliyiz. fakat en azından neyin ne olduğu konusunda galatasaray'da transfer bitmez diyerek işin içinden çıkılamadığını artık öğrenmemiz gerekiyor. en basitinden bir kondisyoner meselesi bile medyada, sözlükte bu kadar gündem olmamalı. bu da ancak kurumsallıktan, ilişki yönetiminden geçiyor ve ne yazık ki, o hep övündüğümüz büyüklüğümüz bu konuda birden bire kaybolabiliyor.
umarım bu başlığa tekrar yazmak zorunda kalmayacağımız günleri görürüz.