13
2013 senesinde koü* reklamcılık'tan mezun olarak yer aldığım gruptur.
istanbul'da çalışmaya başlama fırsatımı babam beyin kanaması* geçirdiği için iptal ettiğim stajdan dolayı kaçırdım ve izmir'de mesleğimi yapmaya gayret etmekteyim (babam hala hayatta çok şükür). izmir'deki reklamcılık işletmelerinin büyük çoğunluğu maalesef eğitimini gördüğümüz şekilde değiller. halk arasında "tabela"cılık yapıyor çoğu. grafik tasarım becerilerimi (ve eğitimimi) reklamcılıktan aldığım eğitimle birleştirip bu şekilde sektörde kalmaya gayret ediyorum. yönetim bilişim sistemleri alanında ise yüksek lisans yaptım ve tasarım konusunda kendimi yazılım olarak da geliştirdim. kds* üzerine bir makalem de dijital bir dergide yayımlanmaya hazır. öğretim görevliliği peşinde de koşacağım gelecekte. gelecekle ilgili alternatifler düşünmek gerekiyor.
biz iletişimcilerin işi günümüz türkiye'sinde çok zor. pek de saygı duyulan bir meslek de değil ülkemizde. saygısızlıklara dayanamayıp iş bıraka bıraka işletme kalmayacak izmir'de.* uzun süredir işsizim zaten.
benim okuduğum fakültede diğer iletişim bölümlerinin temel derslerini de almıştım. mesela haber üretim süreçleri dersini gazetecilik bölümü öğrencileriyle beraber görmüştüm. haber de yaptırdılar bana elimde foto makinesi şehir şehir gezip haber aramıştım ve bulduklarımı koüha'ya yüklemiştim. hocamız da sağolsun alman disiplini ile eğitim aldığı için bizi de çok zorluyordu. görsel iletişim tasarımı ve sinema-televizyon dersleri ve uygulamaları en çok sevdiklerimdi. günümüzde de iletişim fakültelerinde eğitim bu şekilde mi merak etmedim değil.
anılarım depreşti bir anda. özledim sanırım.
özellikle iletişim fakültesinde hala eğitim görmekte olan erkek sözlük yazarı arkadaşlarıma tavsiyem mezun olmadan iş bağlantılarınızı bulun ve asla koparmayın. mezun olduktan sonra askere gidiyorsunuz ve geldiğinizde iş arıyorsunuz deli gibi. bulduklarınız ise meslekten soğutacak işler olabiliyor. ve bizim sektörle ilgili eğitimini aldığımız asıl işleri çoğunlukla istanbul'daki işletmelerle yapabiliyoruz anca. diğer işletmelerde çalışırken onca lisans eğitimini boşa almışsınız gibi hissediyorsunuz.
özellikle görsel iletişim tasarımı bölümlerinden mezun olup tasarımcı olacak arkadaşlar şimdiden sabır yüklemesi yapsınlar kendilerine. 3 aylık kurs ile sadece illustrator ve photoshop temellerini bilen kişilerle aynı maaşları alma ihtimaliniz çok yüksek. özellikle ufak işletmeler nasıl olsa piyasada çok var bu işi yapan diye olabildiğince az maaş teklif ediyorlar. eh böyle olunca da kursa gidenlerle eş değer görülebiliyorsunuz.
moral bozmadım umarım*. farklılık yaratabilmek için önünüze konulan eğitimden de fazlasını almaya gayret edin. sıradan bir tasarımcı olmadığınız elbet anlaşılacak ve değeriniz verilecektir; fakat zaman alacak. bir de son bir tavsiyem var sakın isviçre çakısı gibi bir tasarımcı olduğunuzu belli etmeyin. bunu bilen işletme yanınızdaki tasarımcıları işten çıkarıp tüm işi aynı az maaşla size yaptırmaya başlıyor. sömürülüyorsunuz. bilin ama belli etmeyin. askere gidenlere verilen tavsiye gibi "ne çok salağa yat ne de çok akıllı görün." her iki koşulda da size iş kitlerler çünkü*.
istanbul'da çalışmaya başlama fırsatımı babam beyin kanaması* geçirdiği için iptal ettiğim stajdan dolayı kaçırdım ve izmir'de mesleğimi yapmaya gayret etmekteyim (babam hala hayatta çok şükür). izmir'deki reklamcılık işletmelerinin büyük çoğunluğu maalesef eğitimini gördüğümüz şekilde değiller. halk arasında "tabela"cılık yapıyor çoğu. grafik tasarım becerilerimi (ve eğitimimi) reklamcılıktan aldığım eğitimle birleştirip bu şekilde sektörde kalmaya gayret ediyorum. yönetim bilişim sistemleri alanında ise yüksek lisans yaptım ve tasarım konusunda kendimi yazılım olarak da geliştirdim. kds* üzerine bir makalem de dijital bir dergide yayımlanmaya hazır. öğretim görevliliği peşinde de koşacağım gelecekte. gelecekle ilgili alternatifler düşünmek gerekiyor.
biz iletişimcilerin işi günümüz türkiye'sinde çok zor. pek de saygı duyulan bir meslek de değil ülkemizde. saygısızlıklara dayanamayıp iş bıraka bıraka işletme kalmayacak izmir'de.* uzun süredir işsizim zaten.
benim okuduğum fakültede diğer iletişim bölümlerinin temel derslerini de almıştım. mesela haber üretim süreçleri dersini gazetecilik bölümü öğrencileriyle beraber görmüştüm. haber de yaptırdılar bana elimde foto makinesi şehir şehir gezip haber aramıştım ve bulduklarımı koüha'ya yüklemiştim. hocamız da sağolsun alman disiplini ile eğitim aldığı için bizi de çok zorluyordu. görsel iletişim tasarımı ve sinema-televizyon dersleri ve uygulamaları en çok sevdiklerimdi. günümüzde de iletişim fakültelerinde eğitim bu şekilde mi merak etmedim değil.
anılarım depreşti bir anda. özledim sanırım.
özellikle iletişim fakültesinde hala eğitim görmekte olan erkek sözlük yazarı arkadaşlarıma tavsiyem mezun olmadan iş bağlantılarınızı bulun ve asla koparmayın. mezun olduktan sonra askere gidiyorsunuz ve geldiğinizde iş arıyorsunuz deli gibi. bulduklarınız ise meslekten soğutacak işler olabiliyor. ve bizim sektörle ilgili eğitimini aldığımız asıl işleri çoğunlukla istanbul'daki işletmelerle yapabiliyoruz anca. diğer işletmelerde çalışırken onca lisans eğitimini boşa almışsınız gibi hissediyorsunuz.
özellikle görsel iletişim tasarımı bölümlerinden mezun olup tasarımcı olacak arkadaşlar şimdiden sabır yüklemesi yapsınlar kendilerine. 3 aylık kurs ile sadece illustrator ve photoshop temellerini bilen kişilerle aynı maaşları alma ihtimaliniz çok yüksek. özellikle ufak işletmeler nasıl olsa piyasada çok var bu işi yapan diye olabildiğince az maaş teklif ediyorlar. eh böyle olunca da kursa gidenlerle eş değer görülebiliyorsunuz.
moral bozmadım umarım*. farklılık yaratabilmek için önünüze konulan eğitimden de fazlasını almaya gayret edin. sıradan bir tasarımcı olmadığınız elbet anlaşılacak ve değeriniz verilecektir; fakat zaman alacak. bir de son bir tavsiyem var sakın isviçre çakısı gibi bir tasarımcı olduğunuzu belli etmeyin. bunu bilen işletme yanınızdaki tasarımcıları işten çıkarıp tüm işi aynı az maaşla size yaptırmaya başlıyor. sömürülüyorsunuz. bilin ama belli etmeyin. askere gidenlere verilen tavsiye gibi "ne çok salağa yat ne de çok akıllı görün." her iki koşulda da size iş kitlerler çünkü*.
