197
galatasarayın bu maçı erteletmeye niyeti yoktu. istese oynamaz, sahayı, doğayla başbaşa bırakır maçı oynatmazdı.yakışanı yapıp, her ne koşulda olursa olsun bu maçı oynayacaktı. üst düzey galatasaray taraftarı tribünlerdeydi her zamanki gibi. ve maça gelenlerin tamamının söylediği şarkılar hem kendilerini, hem futbolcuları ısıttı. hava güzel olsa da tribünler tıklım tıklım olsa desibel bundan daha fazla olmazdı zaten.
sahanın zeminini futbol oynanır hale getirebilmek için harcanan yoğun çaba sonuç verdi ve yeni transferimiz lukas'lı galatasaray kış günü beyaz formayla tünelden göründü. beyaz zeminde, beyaz forma bizim gibi gözlerinden sorunlu olanların sorununa sorun kattı. zor görüyorduk futbolcuları. ikinci yarı için yaptırılan kırmızı forma tam zamanında görücüye çıkacaktı, ama gaziantepspor'un başka renk forma getirmemiş olması yüzünden klasik defileyi izleyemedik.
maça galatasaray büyük bir tempoyla başladı. ben de küfürle başladım. bu manda yiyiycisi bizle dalga geçiyor herhalde. saç baş yoldurdu, bunca sakatın içinde en sakat futbolcumuz ne yazık ki nonda idi. bu adam penaltı bile olsa atamaz, belki reykard üşümesin diye ilk 11 de oynattı çuvalı. ısınmak için koşar bir işe yarar sandı!. topla buluşmamak için elinden geleni yaptığı halde olmayan beynini iki kere, demir bağlı ayaklarını 1 kere gol pozisyonuna soktular.
aslında ikinci devre için en büyük transfer caner'di. her işte bir hayır var misali kewıl'ın sakatlığı, kara şimşeğin yokluğunda ilk yarı muhteşem bir futbol oynadı. sol tarafın karları, balta, arda, caner'le erimesine rağmen sağ taraf ilk yarı için aynı üretkenliği gösteremedi. iki baskın oyuncuyu aynı kanatta oynatmak bence de akıllı işi bir taktik bu sahada bulduğun yerden yükleneceksin.
gaziantepspor'lu futbolcu hakeme ağır küfürden atıldı. atılınca maç 10 a 10 oynanmaya başladı. biz de nonda yüzünden 10 kişi oynadık ilk yarıyı. hatta nonda'dan dönen topları hesaba katarsak, onlar fazla bile sayabiliriz. lukas ilk yarıyı hatasız kapadı, defansa gelen güven servet'in de hatasız oynamasını sağladı, ilk yarı itibariyla herhangi bir acemilik yapmadan oynadı. ve ilk yarı olumsuz koşullara rağmen takım, beklenen de güzel futbol oynayarak soyunma odasına yöneldi.
ben bu yazdıklarımı devre arasında yazdığım için tabelaya göre bir değişiklik yapmadım. nonda, penaltıyı atsa bile görüşüm değişmeyecekti. yanlız arda nasıl olur da penaltıda topu nonda'ya verir? eminim tribündekilerin çoğu atamaz demiştir.
ikinci yarı aynı tempoyla oynandı oyun. nonda penaltıyı kaçırdı, kaleci topu kurtarmasa bile sanki top çizgiye kadar bile gitmeyecek gibiydi. penaltıdan sonra bir gol daha kaçırınca homurdanmalar başladı tribünlerden. koskoca surinam'lı taraftarın dediğini yapacak değildi, elano çıktı. co'yla beraber yüklendikçe yüklendik. taraftar ve televizyondan seyreden galatasaray'lılar rahat maç seyrediyorlardı. gol nasıl olsa gelecekti. arda topun başına geçtiğinde arka direkte reykard'ın cini, mustafa bitiverip topu tavana asıverdi. ikinci gol bir türlü gelipte rahat bir nevizade geceleri şarkısını söyletmedi taraftara. bu gidişle melodisini unutacaklar. yine de ürkerek de olsa söylendi bu şarkı.
son saniyelerde atılan korner acabamı diyen galatasaray'lıları heyecanlandırdı. haklılık payı vardı, maç başından beri kardan adam formasıyla dikilen leo, bi sakatlık yapsa ne olacaktı? neyse ki savaş hali haftası geçirilen istanbul'da puan kaybetmeden lige giriş yaptık. oynanan oyun umut vericiydi, maçın adamı caner'di. arda sakınarak oynadı ki bence çok iyi yaptı.
ilk maçın ardından, ben umutlu yazılar yazarak noktalıyorum. güzel futbol bekliyorum, pozisyon verilmeden maç tamamlandı. sezon sonuna kadar ilk yarı yediğimizin yarısını bile yemeyiz. keyta, kewıl, baros'un katılımıyla takım dahada büyüyecektir. haydi bakalım gazamız mübarek olsun
sahanın zeminini futbol oynanır hale getirebilmek için harcanan yoğun çaba sonuç verdi ve yeni transferimiz lukas'lı galatasaray kış günü beyaz formayla tünelden göründü. beyaz zeminde, beyaz forma bizim gibi gözlerinden sorunlu olanların sorununa sorun kattı. zor görüyorduk futbolcuları. ikinci yarı için yaptırılan kırmızı forma tam zamanında görücüye çıkacaktı, ama gaziantepspor'un başka renk forma getirmemiş olması yüzünden klasik defileyi izleyemedik.
maça galatasaray büyük bir tempoyla başladı. ben de küfürle başladım. bu manda yiyiycisi bizle dalga geçiyor herhalde. saç baş yoldurdu, bunca sakatın içinde en sakat futbolcumuz ne yazık ki nonda idi. bu adam penaltı bile olsa atamaz, belki reykard üşümesin diye ilk 11 de oynattı çuvalı. ısınmak için koşar bir işe yarar sandı!. topla buluşmamak için elinden geleni yaptığı halde olmayan beynini iki kere, demir bağlı ayaklarını 1 kere gol pozisyonuna soktular.
aslında ikinci devre için en büyük transfer caner'di. her işte bir hayır var misali kewıl'ın sakatlığı, kara şimşeğin yokluğunda ilk yarı muhteşem bir futbol oynadı. sol tarafın karları, balta, arda, caner'le erimesine rağmen sağ taraf ilk yarı için aynı üretkenliği gösteremedi. iki baskın oyuncuyu aynı kanatta oynatmak bence de akıllı işi bir taktik bu sahada bulduğun yerden yükleneceksin.
gaziantepspor'lu futbolcu hakeme ağır küfürden atıldı. atılınca maç 10 a 10 oynanmaya başladı. biz de nonda yüzünden 10 kişi oynadık ilk yarıyı. hatta nonda'dan dönen topları hesaba katarsak, onlar fazla bile sayabiliriz. lukas ilk yarıyı hatasız kapadı, defansa gelen güven servet'in de hatasız oynamasını sağladı, ilk yarı itibariyla herhangi bir acemilik yapmadan oynadı. ve ilk yarı olumsuz koşullara rağmen takım, beklenen de güzel futbol oynayarak soyunma odasına yöneldi.
ben bu yazdıklarımı devre arasında yazdığım için tabelaya göre bir değişiklik yapmadım. nonda, penaltıyı atsa bile görüşüm değişmeyecekti. yanlız arda nasıl olur da penaltıda topu nonda'ya verir? eminim tribündekilerin çoğu atamaz demiştir.
ikinci yarı aynı tempoyla oynandı oyun. nonda penaltıyı kaçırdı, kaleci topu kurtarmasa bile sanki top çizgiye kadar bile gitmeyecek gibiydi. penaltıdan sonra bir gol daha kaçırınca homurdanmalar başladı tribünlerden. koskoca surinam'lı taraftarın dediğini yapacak değildi, elano çıktı. co'yla beraber yüklendikçe yüklendik. taraftar ve televizyondan seyreden galatasaray'lılar rahat maç seyrediyorlardı. gol nasıl olsa gelecekti. arda topun başına geçtiğinde arka direkte reykard'ın cini, mustafa bitiverip topu tavana asıverdi. ikinci gol bir türlü gelipte rahat bir nevizade geceleri şarkısını söyletmedi taraftara. bu gidişle melodisini unutacaklar. yine de ürkerek de olsa söylendi bu şarkı.
son saniyelerde atılan korner acabamı diyen galatasaray'lıları heyecanlandırdı. haklılık payı vardı, maç başından beri kardan adam formasıyla dikilen leo, bi sakatlık yapsa ne olacaktı? neyse ki savaş hali haftası geçirilen istanbul'da puan kaybetmeden lige giriş yaptık. oynanan oyun umut vericiydi, maçın adamı caner'di. arda sakınarak oynadı ki bence çok iyi yaptı.
ilk maçın ardından, ben umutlu yazılar yazarak noktalıyorum. güzel futbol bekliyorum, pozisyon verilmeden maç tamamlandı. sezon sonuna kadar ilk yarı yediğimizin yarısını bile yemeyiz. keyta, kewıl, baros'un katılımıyla takım dahada büyüyecektir. haydi bakalım gazamız mübarek olsun