3644
bu başlığa yazı yazmaktan kendimi sürekli malum sebeplerden dolayı alıkoysam da artık bu kararımı çiğnemek istiyorum...
çocukluğum, gençliğim kendisinin gollerine yaşadığım sevinçle geçti. gol orucuna girdiği dönemler o sakal bırakırdı bense evrene mesaj gönderirdim gol atsın diye. hatta hakan şükür'süz 4-0 kazanacağımıza 1-0 olsun hakan şükür'ün golüyle olsun diyenlerdendim. o derece severdim kendisini. torino'ya transfer olduğunda çocuk aklımla ağlamıştım. geri döndüğünde de inanılmaz sevinmiştim. evet hizipçiydi, takım içi gruplaşmalarda rol oynuyordu, kendisini kazanalım diye bir ton santraforu da harcadık o dönem ama ne olursa olsun giydiği formanın hakkını verdi, bizleri sevince boğdu. nasıl sevilmesin ki.. 30 yaşında bir galatasaraylının en az 18 senesini etkileyen bir adamdan bahsediyoruz. hayatının çoğunda kendisinin attığı gollere sevinmiş, kaçırdıklarına üzülmüş, kral olunca alkışlamış vs vs. bu duyguları bu kadar uzun zaman diliminde yaşayan biri nasıl unutsun ki kendisini? fetoya olan sevgisini bilip tasvip etmezdim ama bu şey gibiydi biraz, evladının sigara içtiğini bilen bir baba gibi kabullendik. zaten o dönem o hocaefendi denen şarlatanın peşinden gitmeyen çok az kişi vardı da neyse... bundan sonraki sözlerim direkt olarak kendisinin şahsınadır...
futbolu bıraktıktan sonra bir garip oldun. siyasete girmeni hiç istemedim aslında kendisinin. yahu ne işin var senin siyasetle? hangi altyapıyla, hangi donanımla bu işe giriştin? federasyonda görev yap tamam, teknik direktör ol ya ne bilim tv'lere çık spor yorumculuğu yap ki yaptın da zaten milletvekili olduğun dönem ama siyasete atılmak nedir? neyi amaçladın, ne yapmak istedin de bu yola girdin hiç anlamayacağım. biliyorum o kadar pişmansın ki şu an bundan. ama işte bazı hatalar yapılınca geri dönüş olmuyor.
futbol yorumculuğu yaparken de bir gariptin zaten. tamam anlıyorum, o dönem oynamak istemene rağmen zorla futbolu bıraktırdılar sana ama bunun acısını kulübe sert eleştiri yapmakla çıkaramazsın. hagi'nin sağ ayağı etmeyecek alex'e güzelleme yaptın tv başında ben çıldırdım resmen. alex daha muz orta kesiyor, hagi'nin ortaları çok sertti minvalinde bir şeyler saçmaladın ki o hagi seni hakan şükür yapanlardan biriydi. üstelik takım arkadaşıydınız yahu. yıllarca oynadığın, beraber güldüğün, ağladığın bir adam. ha şey desen anlarım, desen ki alex mükemmel orta açıyor ki açıyor ama hagi ile karşılaştırmak ne alaka aq? niye kendisiyle kıyaslama gereği duydun? bu olayların suçlusu hagi değil ki? 2001 yılında futbolu bırakan bir adam hagi. kulübe en sert eleştiri yapanlardan biri de hakan ünsal mesela. şu an galatasaray taraftarının çoğu futbol sonrası demeçlerinden ötürü sevmez kendisini ama o bile hagi mi alex mi sorusuna tartışmasız hagi demiştir. aklın yolu bir çünkü ama sende o akıl olmadı hiçbir zaman. neyse fazla uzatmak bile istemiyorum bu konuyu.
sonrası malum işte.. malum şeyler oldu, hiç hatırlanmak istenmeyen ama tarih sayfalarında yer alacak şeyler oldu. senin darbeyle onunla bununla işin olmadığından adım gibi eminim. hatta haberin bile yoktur ama işte seçtiğin yol sana nasıl milletvekilliğini getirdiyse, servetini, vatanını, aileni, yakınlarını, prestijini her şeyini götürdü. sürgün yaşamak zorunda kalıyorsun şu an. ara sıra dikkat çekmeye çalışıyorsun tekrar eskisi gibi saygı görmek için ama bu olmayacak sevgili hakan şükür. en azından uzun bir süre... bunun sen de farkındasın, ondan bu sitemlerin ama ben bilmediğin bir şeyi söyleyeceğim sana..
zannedildiğinden çok daha fazla seviliyorsun her şeye rağmen. sadece galatasaraylılar tarafından değil, diğer rakip takım taraftarları bile seni seviyor. bakma şu an sosyal medyada sana sallıyorlar ama içten içe kıskançlıklarının ya da galatasaraya olan kinlerinin dışa vurumu onlar. değilse futbolculuk hayatında kimse sana tek bir şey söyleyemedi. saha içinde ve saha dışında hep örnek bir insan oldun. hangi takımlı olursa olsunlar sokakta top oynayan çocukların idolü oldun. dedim ya çocukluktan itibaren hayatlarımıza girdin diye, sen bile istesen de çıkaramazsın o duyguları zaten. o yüzden o kadar üzülme.. bugün uefa kupasının yıldönümü için yapılan paylaşıma içerledin ama galatasaray gerçekten seni sildiği için kesmedi görüntülerden seni.. toplumda infial olmasın, kanayan yarayı kaşımanın anlamsız olduğunu bildiği için kesiyor görüntülerini. daha önce de yazmıştım; rocky koreografisi için bile soruşturma açıldı kulübe. o derece paranoyak bir dönem geçiriyoruz. şu an bile her başarımızda feto feto diye havlayan bir grup var. napsın kulüp allah aşkına? dedim ya üzülme diye, galatasaray müzesinde adın duruyor mesela arif erdem'le birlikte. kulüpten ihraç edilmedin mesela ilk celsede. o ilk celse vicdan, ikinci celse de konjonktür gereği verilen karardı. kalplerde, gönüllerde halen kralsın. halen seni çekemeyenlerin suratına tükür tezahüratı yapılan adamsın ama sadece kalplerde.. bundan fazlasını bekleme çünkü yaptığın tercih hatası geri dönülemez hasarlara yol açtı bizde ve ülkede. ne desem bilmiyorum artık başka.. üzülüyorum haline ama cidden elden bir şey gelmiyor bazen. tek demek istediğim şey;
(bkz: olmasaydı sonumuz böyle)
çocukluğum, gençliğim kendisinin gollerine yaşadığım sevinçle geçti. gol orucuna girdiği dönemler o sakal bırakırdı bense evrene mesaj gönderirdim gol atsın diye. hatta hakan şükür'süz 4-0 kazanacağımıza 1-0 olsun hakan şükür'ün golüyle olsun diyenlerdendim. o derece severdim kendisini. torino'ya transfer olduğunda çocuk aklımla ağlamıştım. geri döndüğünde de inanılmaz sevinmiştim. evet hizipçiydi, takım içi gruplaşmalarda rol oynuyordu, kendisini kazanalım diye bir ton santraforu da harcadık o dönem ama ne olursa olsun giydiği formanın hakkını verdi, bizleri sevince boğdu. nasıl sevilmesin ki.. 30 yaşında bir galatasaraylının en az 18 senesini etkileyen bir adamdan bahsediyoruz. hayatının çoğunda kendisinin attığı gollere sevinmiş, kaçırdıklarına üzülmüş, kral olunca alkışlamış vs vs. bu duyguları bu kadar uzun zaman diliminde yaşayan biri nasıl unutsun ki kendisini? fetoya olan sevgisini bilip tasvip etmezdim ama bu şey gibiydi biraz, evladının sigara içtiğini bilen bir baba gibi kabullendik. zaten o dönem o hocaefendi denen şarlatanın peşinden gitmeyen çok az kişi vardı da neyse... bundan sonraki sözlerim direkt olarak kendisinin şahsınadır...
futbolu bıraktıktan sonra bir garip oldun. siyasete girmeni hiç istemedim aslında kendisinin. yahu ne işin var senin siyasetle? hangi altyapıyla, hangi donanımla bu işe giriştin? federasyonda görev yap tamam, teknik direktör ol ya ne bilim tv'lere çık spor yorumculuğu yap ki yaptın da zaten milletvekili olduğun dönem ama siyasete atılmak nedir? neyi amaçladın, ne yapmak istedin de bu yola girdin hiç anlamayacağım. biliyorum o kadar pişmansın ki şu an bundan. ama işte bazı hatalar yapılınca geri dönüş olmuyor.
futbol yorumculuğu yaparken de bir gariptin zaten. tamam anlıyorum, o dönem oynamak istemene rağmen zorla futbolu bıraktırdılar sana ama bunun acısını kulübe sert eleştiri yapmakla çıkaramazsın. hagi'nin sağ ayağı etmeyecek alex'e güzelleme yaptın tv başında ben çıldırdım resmen. alex daha muz orta kesiyor, hagi'nin ortaları çok sertti minvalinde bir şeyler saçmaladın ki o hagi seni hakan şükür yapanlardan biriydi. üstelik takım arkadaşıydınız yahu. yıllarca oynadığın, beraber güldüğün, ağladığın bir adam. ha şey desen anlarım, desen ki alex mükemmel orta açıyor ki açıyor ama hagi ile karşılaştırmak ne alaka aq? niye kendisiyle kıyaslama gereği duydun? bu olayların suçlusu hagi değil ki? 2001 yılında futbolu bırakan bir adam hagi. kulübe en sert eleştiri yapanlardan biri de hakan ünsal mesela. şu an galatasaray taraftarının çoğu futbol sonrası demeçlerinden ötürü sevmez kendisini ama o bile hagi mi alex mi sorusuna tartışmasız hagi demiştir. aklın yolu bir çünkü ama sende o akıl olmadı hiçbir zaman. neyse fazla uzatmak bile istemiyorum bu konuyu.
sonrası malum işte.. malum şeyler oldu, hiç hatırlanmak istenmeyen ama tarih sayfalarında yer alacak şeyler oldu. senin darbeyle onunla bununla işin olmadığından adım gibi eminim. hatta haberin bile yoktur ama işte seçtiğin yol sana nasıl milletvekilliğini getirdiyse, servetini, vatanını, aileni, yakınlarını, prestijini her şeyini götürdü. sürgün yaşamak zorunda kalıyorsun şu an. ara sıra dikkat çekmeye çalışıyorsun tekrar eskisi gibi saygı görmek için ama bu olmayacak sevgili hakan şükür. en azından uzun bir süre... bunun sen de farkındasın, ondan bu sitemlerin ama ben bilmediğin bir şeyi söyleyeceğim sana..
zannedildiğinden çok daha fazla seviliyorsun her şeye rağmen. sadece galatasaraylılar tarafından değil, diğer rakip takım taraftarları bile seni seviyor. bakma şu an sosyal medyada sana sallıyorlar ama içten içe kıskançlıklarının ya da galatasaraya olan kinlerinin dışa vurumu onlar. değilse futbolculuk hayatında kimse sana tek bir şey söyleyemedi. saha içinde ve saha dışında hep örnek bir insan oldun. hangi takımlı olursa olsunlar sokakta top oynayan çocukların idolü oldun. dedim ya çocukluktan itibaren hayatlarımıza girdin diye, sen bile istesen de çıkaramazsın o duyguları zaten. o yüzden o kadar üzülme.. bugün uefa kupasının yıldönümü için yapılan paylaşıma içerledin ama galatasaray gerçekten seni sildiği için kesmedi görüntülerden seni.. toplumda infial olmasın, kanayan yarayı kaşımanın anlamsız olduğunu bildiği için kesiyor görüntülerini. daha önce de yazmıştım; rocky koreografisi için bile soruşturma açıldı kulübe. o derece paranoyak bir dönem geçiriyoruz. şu an bile her başarımızda feto feto diye havlayan bir grup var. napsın kulüp allah aşkına? dedim ya üzülme diye, galatasaray müzesinde adın duruyor mesela arif erdem'le birlikte. kulüpten ihraç edilmedin mesela ilk celsede. o ilk celse vicdan, ikinci celse de konjonktür gereği verilen karardı. kalplerde, gönüllerde halen kralsın. halen seni çekemeyenlerin suratına tükür tezahüratı yapılan adamsın ama sadece kalplerde.. bundan fazlasını bekleme çünkü yaptığın tercih hatası geri dönülemez hasarlara yol açtı bizde ve ülkede. ne desem bilmiyorum artık başka.. üzülüyorum haline ama cidden elden bir şey gelmiyor bazen. tek demek istediğim şey;
(bkz: olmasaydı sonumuz böyle)