23
hiçbiri galatasaray'ın maaşlı çalışanı değil; çeşitli medya kuruluşları için galatasaray'ı takip eden basın emekçileridir. gazetecilerdir.
galatasaray gerek kurumsal kimliğiyle gerek vizyonuyla her zaman çağdaş olmayı, batıyı örnek almayı ve türkiye'yi uluslararası arenalarda başarılı bir şekilde temsil etmeyi kendisine görev bilmiş bir kültürdür.
"vatanını en çok seven görevini en iyi yapandır" diyen, türkiye'de özgür gazeteciliğin temellerini atabilmek için büyük çabalar harcayan ulu önder atatürk cumhuriyeti yeşertirken osmanlı'dan kalma birçok kurumu ıslah ederken sarayın en büyük eğitim kurumu galatasaray lisesi'ne dokunmamıştır çünkü galatasaray lisesi mezunları ve hocaları ile zaten batının biliminden ve ilminden faydalanmayı alışkanlık haline getirmiş bir kurumdu. ali sami yen ve arkadaşları önderliğinde o lisenin sıralarından çıkan bir kulübün de bu vizyondan pay almamış olması düşünülemez, düşünülmemeli.
ben bunları niye yazıyorum? bak nereye bağlayacağım olayı. geçen sene dahi yaşanan bir gerginlik vardı burada. hatta gerginlik bile değil, sadece beni geren muhtemelen. galatasaray'dan transfer hedefleri ile ilgili isimler sızdığında sözlükte büyük bir grup muhabirleri hedef aldı. neymiş? isim sızdırmayacaklarmış. bak hele sen şu işe yav! bunun alt metni "birader kurumundan paranı al işini yapma" demek. liyakat neydi? liyakat tarihti, önemsizdi. siz yapsanıza bunu iş yerlerinizde. bankacı olan renkdaşlar tüm gün otursun veznede işlem yapmasın, sağlık personeli olanlar hasta bakmasın, muhasebeci olanlar elleşmesin hiçbir şeye... bakalım kaçıncı gün koyuyorlar sizi kapının önüne.
ülkede sadece spor muhabirleri özgür şu an, gerisi ya hapiste ya da mobbingle falan uğraşıyor.* siz de gelmiş spor muhabirlerine kendiniz sansür uygulamaya çalışıyorsunuz. insanların yıllarca okulunu okuduğu, emek verdiği mesleklerini yapmamalarını istiyorsunuz. vay anasını yauv, kafalara bak on numara.
kusura bakmayın vereceğim örnek biraz mide bulandırıcı olacak ama anadolu'nun çeşitli köşelerinde çocuklar tecavüze uğradığında, kadınlar öldürüldüğünde "niye hiçbir gazeteci peşine düşmüyor bu olayın" diye ağlayanlar değil miydi gazeteciler bir bir içeri atılırken aman ağrısız başım diyerek üç maymunu oynayan? ortada gazeteci mi kaldı? şimdi de gelmiş spor alanına da siz karışıyorsunuz. bu mu sizin özgür basına olan saygınız? yaz geliyor, yine başlarsınız bir bir bütün işini yapan galatasaray muhabirlerini çükünden taksim'in ortasında sallandırmaya.
benim galatasaray muhabirlerinden tek beklentim var o da patronlarının gazına gelip yanlış haber yapmamaları. yoksa doğru olan bir haberi gizlerlerse hem meslek etiğine, hem de topluma karşı olan sorumluluklarına ihanet etmiş olurlar. eğer sızmaması gereken bir isim sızıyorsa bunun tek sorumlusu galatasaray kulübü personelidir, basın emekçileri değil.
galatasaray gerek kurumsal kimliğiyle gerek vizyonuyla her zaman çağdaş olmayı, batıyı örnek almayı ve türkiye'yi uluslararası arenalarda başarılı bir şekilde temsil etmeyi kendisine görev bilmiş bir kültürdür.
"vatanını en çok seven görevini en iyi yapandır" diyen, türkiye'de özgür gazeteciliğin temellerini atabilmek için büyük çabalar harcayan ulu önder atatürk cumhuriyeti yeşertirken osmanlı'dan kalma birçok kurumu ıslah ederken sarayın en büyük eğitim kurumu galatasaray lisesi'ne dokunmamıştır çünkü galatasaray lisesi mezunları ve hocaları ile zaten batının biliminden ve ilminden faydalanmayı alışkanlık haline getirmiş bir kurumdu. ali sami yen ve arkadaşları önderliğinde o lisenin sıralarından çıkan bir kulübün de bu vizyondan pay almamış olması düşünülemez, düşünülmemeli.
ben bunları niye yazıyorum? bak nereye bağlayacağım olayı. geçen sene dahi yaşanan bir gerginlik vardı burada. hatta gerginlik bile değil, sadece beni geren muhtemelen. galatasaray'dan transfer hedefleri ile ilgili isimler sızdığında sözlükte büyük bir grup muhabirleri hedef aldı. neymiş? isim sızdırmayacaklarmış. bak hele sen şu işe yav! bunun alt metni "birader kurumundan paranı al işini yapma" demek. liyakat neydi? liyakat tarihti, önemsizdi. siz yapsanıza bunu iş yerlerinizde. bankacı olan renkdaşlar tüm gün otursun veznede işlem yapmasın, sağlık personeli olanlar hasta bakmasın, muhasebeci olanlar elleşmesin hiçbir şeye... bakalım kaçıncı gün koyuyorlar sizi kapının önüne.
ülkede sadece spor muhabirleri özgür şu an, gerisi ya hapiste ya da mobbingle falan uğraşıyor.* siz de gelmiş spor muhabirlerine kendiniz sansür uygulamaya çalışıyorsunuz. insanların yıllarca okulunu okuduğu, emek verdiği mesleklerini yapmamalarını istiyorsunuz. vay anasını yauv, kafalara bak on numara.
kusura bakmayın vereceğim örnek biraz mide bulandırıcı olacak ama anadolu'nun çeşitli köşelerinde çocuklar tecavüze uğradığında, kadınlar öldürüldüğünde "niye hiçbir gazeteci peşine düşmüyor bu olayın" diye ağlayanlar değil miydi gazeteciler bir bir içeri atılırken aman ağrısız başım diyerek üç maymunu oynayan? ortada gazeteci mi kaldı? şimdi de gelmiş spor alanına da siz karışıyorsunuz. bu mu sizin özgür basına olan saygınız? yaz geliyor, yine başlarsınız bir bir bütün işini yapan galatasaray muhabirlerini çükünden taksim'in ortasında sallandırmaya.
benim galatasaray muhabirlerinden tek beklentim var o da patronlarının gazına gelip yanlış haber yapmamaları. yoksa doğru olan bir haberi gizlerlerse hem meslek etiğine, hem de topluma karşı olan sorumluluklarına ihanet etmiş olurlar. eğer sızmaması gereken bir isim sızıyorsa bunun tek sorumlusu galatasaray kulübü personelidir, basın emekçileri değil.