468
3+1 yabancı sınırı bulunan ispanya'da barcelona'nın ronaldinho, saviola, rafael marquez ile beraber 4 yabancı futbolcusundan 1 tanesiydi. zaten pasaporttan dolayı dezavantajlı olduğu barcelona kariyerine küçük takımlardan 3 büyüklere gelince ilk başta bir sudan çıkmış balığa dönüp mala bağlayan anadolu takımı topçusu gibi başlayınca bir daha forma yüzü göremedi. barcelona ona biraz sabır gösterse, rüştü oranın havasına, suyuna alışsa kalitesini çok rahat gösterebilirdi.
peki konunun pas futbolu ile alakası var mıydı? öyle çok da bir alakası yoktu. yani rüştü ayakları iyi bir kaleci olsa bile muhtemelen yine 3+1 e takılacaktı ki; barcelona busquet'teki potansiyeli görünce yaya toure'yi düşünmeden harcamış bir bilbao'nun daha ılımlı hali gibi bir takımdı. o dönem barcelona 5 yıllık bir periyotta değil real madrid ile rekabet etmek, deportivo ve valencia'nın bile altında kalıyordu. libero kaleciyi geçtim, pasör stoper bile parmakla gösterilecek kadar azdı. dahası stoper özellikli, salt savunma yapabilen, hücumdaki kapasiteleri fazlasıyla sınırlı bek oyuncularının olduğu bir dönemdi. bugün ise topa bomba muamelesi yapan stoperlere bile tahammül edilemiyor. yani rüştü için bugünkü barcelona'yı açıp izlesin neden oynayamadığını anlar demek biraz absürd.
rüştü 5 yıldır değil real madrid ile rekabet etmek, deportivo ve valencia'nın bile altında kalan ve bir arayış içerisine giren barcelona'nın o dönem yaptığı ve verim alamadığı tek transferdi belki de. barcelona'nın değişim arayışı bir sonraki transfer döneminde de devam etmiş; sylvinho, belletti, edmilson, deco, giuly, eto'o, larsson gibi oyuncular takıma katılarak değişim başarılı bir şekilde tamamlanmış, la liga'yı ve dünya futbolunu domine eden barcelona'nın temelleri atılmıştı. sonrasında bu takımın başına guardiola'nın gelip o pas oyununu öyle bir geliştirdi ki insanların beklerden, kalecilerden, hatta stoperlerden beklentileri bile değişti.
kısacası rüştü barcelona'ya transfer olduğu dönem konu kalecinin ayaklarına geldiğinde isabetli mi, pas oyununa yatkın mı diye değil daha çok güçlü mü? topu ne kadar ileri vurabiliyor diye bakıldığı bir dönemdi.
peki konunun pas futbolu ile alakası var mıydı? öyle çok da bir alakası yoktu. yani rüştü ayakları iyi bir kaleci olsa bile muhtemelen yine 3+1 e takılacaktı ki; barcelona busquet'teki potansiyeli görünce yaya toure'yi düşünmeden harcamış bir bilbao'nun daha ılımlı hali gibi bir takımdı. o dönem barcelona 5 yıllık bir periyotta değil real madrid ile rekabet etmek, deportivo ve valencia'nın bile altında kalıyordu. libero kaleciyi geçtim, pasör stoper bile parmakla gösterilecek kadar azdı. dahası stoper özellikli, salt savunma yapabilen, hücumdaki kapasiteleri fazlasıyla sınırlı bek oyuncularının olduğu bir dönemdi. bugün ise topa bomba muamelesi yapan stoperlere bile tahammül edilemiyor. yani rüştü için bugünkü barcelona'yı açıp izlesin neden oynayamadığını anlar demek biraz absürd.
rüştü 5 yıldır değil real madrid ile rekabet etmek, deportivo ve valencia'nın bile altında kalan ve bir arayış içerisine giren barcelona'nın o dönem yaptığı ve verim alamadığı tek transferdi belki de. barcelona'nın değişim arayışı bir sonraki transfer döneminde de devam etmiş; sylvinho, belletti, edmilson, deco, giuly, eto'o, larsson gibi oyuncular takıma katılarak değişim başarılı bir şekilde tamamlanmış, la liga'yı ve dünya futbolunu domine eden barcelona'nın temelleri atılmıştı. sonrasında bu takımın başına guardiola'nın gelip o pas oyununu öyle bir geliştirdi ki insanların beklerden, kalecilerden, hatta stoperlerden beklentileri bile değişti.
kısacası rüştü barcelona'ya transfer olduğu dönem konu kalecinin ayaklarına geldiğinde isabetli mi, pas oyununa yatkın mı diye değil daha çok güçlü mü? topu ne kadar ileri vurabiliyor diye bakıldığı bir dönemdi.